Dün Harf Devrimi'nin yürürlüğe girişinin 94.yılını kutladık.
Bugün de Medeni Kanun'un 96. yılını kutluyoruz.
İki gün önce, Karşıyaka Kent Konseyi'ndeki söyleşide, aydınlanmanın bu önemli iki ışığına da değinmiştim.
Mahir Ünal'ın açıklaması mı?
Daha 1996'da 'Medeniyetler Çatışması'nda ne diyordu Samuel Huntington?
"M.K.Atatürk, bir dizi dikkatlice hesaplanmış devrim yoluyla halkını Osmanlı ve Müslüman geçmişinden uzaklaştırdı...
Türkiye'nin İslam'a liderlik etme vasfını kazanabilmesi için Atatürkün mirasını, Rusya'nın Lenin'in mirasını reddedişinden daha eksiksiz bir şekilde reddetmelidir..."
Breh, breh, breh...
Hepinizin bildiği o günkü okuma-yazma oranlarından söz etmeyeceğim. Tek bir rakam:
Osmanlı'ya matbaa'nın girişi:1727.
İlk kitabın basımı:1729.
1830'a kadar, yüz yıl içinde din dışı konularda basılan (el yazmaları dışında) kitap sayısı: 80...
Türkiye, Cumhuriyet'e 4894 ilkokulda okuyan 130 bin öğrenci ile girdi.
130 bin...
Medenî Kanun mu?
Bence 'kadın' demek...
Kadının yüzlerce yıllık prangalarından kurtulması demek...
Sosyal yaşama girişinde önünün açılması demek...
Seçme ve seçilme hakkından, diğer haklardan söz etmeyeceğim, zaten
biliyorsunuz.
Ama bir anımsatma:
Uluslararası Kadınlar Birliği, 1935 yılındaki toplantısını İstanbul'da yapar.
Niçin?
Genel Sekreter Katherine Bompas'ın açış konuşmasından:
"Türkiye Cumhuriyet'inin Türk kadınına verdiği hak ve özgürlükler bütün dünya kadınlarını cesaretlendiriyor ve mücadelelerinde onlara yardımcı oluyor..."
Bu da Akropolis gazetesinin toplantıya ilişkin haberinden:
"15 sene önce kime
söylesen gülerdi. Türk kadını harem hayatının mahpusluğundan bugün dünya kadın hareketinin tacını başında taşıyor..."
Bir de bugün!..
Yaşasın Harf Devrimi.
Yaşasın Medeni Kanun.
Yaşasın Aydınlanma...