İzmir Konak Meydanı’nda mitingin yapıldığı yere yaklaştığımda,
önce sloganları duyuyorum:
“Okullarda imam istemiyoruz!
Türkiye laiktir, laik kalacak!..”
Geçen Perşembe günü,
içlerinde Eğitim İş, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, Eğit Der, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin de olduğu kuruluşlar;
Anayasamıza, yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak gündeme getirilen ‘ÇEDES’ uygulamasını protesto etmek için “UYARIYORUZ” mitingi düzenlediler.
Nedir ÇEDES?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte yürütecekleri
“Çevreme Duyarlıyım,
Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi…
Nedir projenin özü?
Ortaokul ve liselerde din hizmetlerinde çalışan kişilerin ‘manevi danışman’ olarak görevlendirilmeleri…
İlginçtir, ilk pilot bölge olarak İzmir’i seçerek, 842 okula atama yapıp uygulamayı başlattılar…
Ben bir öğretmenim.
Konu ile ilgili düşüncelerim:
1- Öğretmenlik bir uzmanlık mesleğidir, formasyon gerektirir.
Peki bu projeyle kimler görevlendiriliyor?
İmam, vaiz, Kuran kursu hocası…
Peki bunların eğitim formasyonu var mı?..
(Kaldı ki okullarımızda bu görevi zaten yürüten rehber öğretmenlerimiz var…)
2- Ne diyor Anayasa’nın 42. maddesi:
“Eğitim ve Öğretim, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş eğitim ve bilim esaslarına göre … kanunla düzenlenir. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yapılamaz.”
Atatürk ilke ve inkilapları…
Çağdaş bilim ve eğitim esasları…
Bırakın bunları, bu proje kanunla düzenlenmiş bir uygulama mı?..
3- Eğitim Kanunu ne diyor?
“Eğitim hizmetinin yürütülmesi, gözetilmesi ve denetlenmesinden Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur.”
Peki, bu projeyle bakanlık ne yapıyor?
Yasanın kendine verdiği yetkiyi yasaya aykırı olarak başka kurumlarla paylaşıyor…
4-Kaldı ki bu proje, yalnız okullarla sınırlı da değil, kurumların göstereceği mekanlarda okul dışında ve tatillerde de uygulanacak…
Daha da ilginci, Diyanet Gençlik Merkezi ile koordineli olarak…
(Medresede din eğitimi görürken canına kıyan daha 12 yaşındaki Abdulbaki Dakak’ın yüreğimizdeki acısının dumanı hala tüterken ve geçmişte yaşanan acıların deneyimi ortadayken…)
5- Kaldı ki bu projeyle,
okullarımızdaki farklı inanç ve kimlikteki öğrencilerimizin
ayrımcı uygulamalara maruz kalmayacakları söylenebilir mi?..
Miting izlenimlerime gelince:
Öncelikle düzenleyen kuruluşları kutluyorum.
Ama böylesine önemli bir konuda, bu kadar kuruluşumuzun birlikte düzenledikleri bir etkinliğe daha büyük bir katılım beklerdim.
Gerek öğretmenler gerek veliler ve vatandaşlar daha duyarlı davranarak, binlerle meydanı doldurmalıydılar diye düşündüm…
Geçmişte, TÖS’ün ardından TÖB-DER’in düzenlediği yığınsal görkemli yürüyüş ve mitingleri anımsadım, yüreğim burkuldu…
Mitinge bir düzensizlik hakimdi ve ses düzeni yetersizdi.
Mitingdeki konuşmaları duymakta güçlük çektim,
çünkü katılanlar bu konuşmaları dinlemek yerine aralarında konuşmaları tercih ediyorlardı…
Oysa geçen Pazar günü,
Urla’nın Bademler Köyü’nde,
öğretmen ve köylüler bu projeyi protesto etmek için köy meydanını doldurmuşlardı.
Muhtar Kudret Kubilay, köy meydanından tüm Türkiye’ye seslendi:
“Bilimden ve laiklikten uzak her türlü eğitime karşıyız.
Bunun ateşini ilk defa Bademler’den yakarak, bu duyarlılığın Türkiye çapında gerekli ilgiyi görmesini bekliyoruz…”
Veliler adına konuşan Serkan Bulut’da:
“Çocuklarımızın çağdaş,
demokratik ve evrensel değerlerin bilincinde aydın yurttaşlar olarak yetiştirilmesini gözeteceğiz.
Bademler Köyü halkı;
çocuklarımızın çağdaş,
bilimsel, laik, karma eğitim ve öğretim anlayışı ile yetişmesinden başka hiçbir yönetimi kabul etmemektedir…”
Bademler Köyümüzü ve İzmir’de bu protesto mitingini düzenleyen arkadaşlarımızı kutluyor, Bademler muhtarımızın dediği gibi bu duyarlılığın tüm Türkiye’ye yayılmasını umuyorum.
Babalar Gününüz kutlu olsun.