Yaşayan efsane Enrico Macias’ın harika konseriyle açılan Çeşme Festivali, bir diğer efsane gurubun konseriyle muhteşem bir final yaptı:
Chico & The Gypsies…
Gitar ve kemanı, hızdan görmekte zorlandığınız el ve parmaklarıyla değil,
enstrümanla bütünleşen tüm bedenleriyle çalıyorlar…
Balık için su neyse onlar için gitar ve kemanları da o…
Şarkıları söylerken o duyguyu öylesine içselleştiriyorlar ki,
tüm vücutlarından yayılan enerji sizi sarıp sarmalıyor ve siz de yerinizde duramayarak söyleyip dans etmeye başlıyorsunuz…
Konser boyunca neredeyse tüm amfi tiyatro grubun bir parçasıydı…
Pirinç tarlalarında çalışanların halk türküsü iken, faşizme karşı savaşan İtalyan yurtseverlerin anti faşist marşına dönüşen Çav Bella’yı ve Bamboleo’yu çalıp söylediklerinde coşku tavan yaptı…
Çingene müziği nasıl bir müzik mi?..
“Bazan okşayıp ısıtan bir sabah güneşiydi… Fakat derhal yüzümüzü yırtan,
gözümüzü kör eden, içindeki ateşleri kum tanesi gibi etrafa saçan bir çöl fırtınası oluyor, yahut bağrımıza işleyen bir bıçak haline geliyordu…”
(Sabahattin Ali-Değirmen)
Enrico ile başlayıp Chico ile bitirmek…
Eğer bilinçli bir tercih idiyse festival düzenleyicilerini kutluyorum, değilse de harika bir bütünlük oluşturmuş.
O kadar ortak noktaları var ki…
Chico da Cezayir’li bir anne ve Fas’lı bir babanın oğlu.
O da bir göçmen…
O da bir ‘Barış’ eylemcisi…Unesco Barış elçilerinden…
Chico (ufaklık) Bouchikhi, Gipsy Kings’in kurucusu.
Hangimizin evinde bu harika grubun önce kasetleri ardından CD’leri yoktu ki…
Her özlemde, Ege ve Akdeniz’in esintisini ilk onların müziğiyle duyumsardım…
Kurduğu gruptan ayrılıp dün bir kez daha keyifle dinlediğimiz Chico & The Gypsies’i yarattı…
“Dünyanın dört köşesinde gitarımı barış ve hoşgörü çubuğu olarak kullanıyorum.”
diyor…
Ağabeyi Ahmet, İsrail İstihbarat Teşkilatı Mossad tarafından (bir başkası sanılarak) öldürülmesine karşın Chico yine de İsrail’de ‘Barış’ konseri verir…
1994 yılında İsrail ile Filistin barışı için Yaser Arafat ve Şimon Perez bir araya geldiklerinde o da orada,
liderlerle el sıkışır ve gitarını 'barış' için çalar.
“İsrail’de, Filistin’de, Cezayir’de işgale, savaşa karşı birlik kardeşlik, dayanışma ve barış için konserler verdik.
Günümüz dünyasında en zor olan şey barışı sağlamak gibi gözüküyor. Bu nedenle de insanlar arasında kardeşlik duygusunu oluşturmak son derece önemli.
Birlikte yaşayacağız, başka şansımız yok…” diyor.
(21/08/2016 HT Pazar’da Dilek Birgen’in kendisiyle yaptığı söyleşi)
Kendisi dışında grubun diğer üyeleri İspanya İç Savaşı’nda Katolanya’dan Fransa’ya göçen çingene ailelerinden…
Ben çingeneleri, onların sevgilerini, müziklerini, doğa ile bütünleşmelerini ilk,
ortaokulda okuyup tadına doyamadığım Sabahattin Ali’nin ‘Değirmen’i ile tanıdım ve sevdim:
“Siz sevemezsiniz adaşım,siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar, siz birisine iltifat eden ve birisine emredenler,
siz birisinden korkan ve birisini tehdid edenler siz sevemezsiniz.
Sevmeyi yalnız bizler biliriz.
Bizler, batı rüzgarı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka Allah tanımayan biz çingeneler.
Dinle arkadaşım sana bir çingenenin aşkını anlatayım…”
(age)
Küçük kızım Ürün, Kafka ailesinden Çek asıllı İvo ile evli ve en küçük torunumun adı da Roman…
Soyadı da ‘Kafka’ olduğu için güzel bir birliktelik …
Türkiye’de adını duyan bazı dostların hafif burulduklarını hissettiğimde, daha da burulmaları için, “bilerek koyduk, çünkü çingeneleri çok seviyoruz…”diyorum…
Roman daha 6 yaşında…
Ama Türkiye’de çingeneler için kullanılan adının hakkını veriyor:
“Büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında,
“MUTLU OLMAK…” diye yanıtlıyor…
Geçtiğimiz Pazar akşamı ‘Chico ve Çingeneler’ bizi coşturarak çok mutlu ettiler…