14 gündür Antalya/Manavgat, Muğla/Marmaris, Köyceğiz, Kavaklıdere, Milas, Yatağan ile Aydın Çine ve Isparta Sütçüler'deki orman yangınları ile mücadele devam ederken sorulan sorulardan biri yangınlarda Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının neden kullanılmadığı idi.
Bir diğer konu ise Tarım ve Orman Bakanının “Orman yangınlarıyla mücadelede gönüllü olarak bulunmak isteyenler e-devlet üzerinden başvuru yapsın." Açıklaması. Bu konu üzerinde çok fazla durulmadı ve geçiştirildi…
Bu iki konuya önceki yıllarda ki uygulamalar ve mevcut yasalar açısından baktığımızda karşımıza çıkan durum hiçte iç açıcı değil.
Şöyle ki;
TSK’dan sorumlu Milli Savunma Bakanı ilk günlerde yangınlarda Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının neden kullanılmadığı sorusuna yanıt vermezken günler sonra Eğirdir de ki yangında askeri birliğin kullanıldığını açıklıyor ve birkaç gün sonra rakamlarla şu cevabı veriyordu.
"400’den fazla Mehmetçik; 3 İHA, 4 helikopter, 2 çıkarma gemisi, 50’den fazla itfaiye, arozöz ve iş makinasıyla görev yapıyor. TSK verilecek her türlü ilave göreve hazırdır."
Belli ki zoraki bir açıklama. Daha önceki yıllarda tabii afetlerde ön plana çıkan ve bu konuda özel kurulmuş ve eğitilmiş birlikleri olan TSK bu sefer alanda niye yoktu?
Bu soruyu ben de kendime sordum ve teyit etmek için yanıtını beraber görev yaptığımız taburun harekât subayından aldım. Evet, bizim birliğimizin Orman Yangınına müdahalede görevi vardı. Çatalkaya’dan, Seferihisar yolunda Çamlı'ya kadar olan bölgede keşif ve yangın önleme görevi için bir timle devriye geziyorduk, diğer komşu birlikte ise özel bir bölük/tabur yangına müdahale ile görevliydi…
Şimdi bu birlikler aynı yerler de duruyor ancak asıl görevlerine ilave afete yönelik bir görevleri var mı, varsa neden kullanılmıyorlar? Yoksa bu görevleri neden kaldırıldı?
Tabii aynı soru İzmir depreminde de sorulabilirdi? Pek gündeme gelmemekle beraber özel eğitilmiş arama kurtarma birlikleri bölgede görevlendirildi mi? Özel kuvvetlerin belki bir timi ve bir komando birliği ki o da arama kurtarma değil asayiş içindi.
Orman yangını ile ilgili sorulan soruya cevap verenlere göre, "Orman yangınlarıyla mücadele edecek TSK unsurları, yurtiçi ve yurtdışında devam eden operasyonlarda görev alıyor.", "Orduda profesyonelleşme ile birlikte, birliklerde mevcut azaldı…" açıklamaları yeterli bir sebep midir? Yoksa iktidar da asker kışladan çıkmasın, askeri vesayeti kırdık bu olaylarda ön plana çıkarıp halkın gözünde yüceltmeyelim anlayışı mı hâkimdi?
Önce konu ile ilgili kanunu belirlemekte fayda var. "7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun" Ancak bu kanun da askeri teşkilat yani MSB lığı ana unsur olarak yok, destek unsuru olarak değerlendirilmiş görünüyor ve bu da askerin görevlendirilmesi için açık ve net değil.
7126 sayılı Sivil Savunma Kanunu tabii afetleri de içine alsa da bir muamma ve bunu sivillerle ilgili bölümde inceleyeceğiz
6831 sayılı Orman Kanunu ise şu anda orman yangınları ile ilgili mevzuatı açıklayan kanun olmakla beraber asker işbirliği konusu muallakta…
O zaman daha önce doğal afetlerde, orman yangınlarında TSK nasıl kullanılıyordu?
Gelin biraz geriye gidelim ve iş başında ki iktidar tarafından değiştirilinceye kadar TSK nin görevini belirten İç Hizmet Kanunun 35nci maddesine bir bakalım.
"Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır."
İşte bu maddeye dayanarak yapılmış kollamak ve korumak görevi ile ilgili Emasya (Emniyet, Asayiş, Yardımlaşma) planları vardı. Bu planlara göre Valilik bölgesinde oluşacak olumsuz durumlar karşısında askeri birliklerden yardım talep eder ve diğer güçlerle koordineli olarak çalışma yapılırdı.
Bu planlara göre de TSK birlikleri kullanılabilecekleri terör, tabii afet, iç güvenlik olayları için özel teşkilat kurar, konu ile ilgili eğitimini sınıf eğitiminden ayrı olarak yapar ve gerekirse diğer sivil unsurlarla koordineli kullanım esaslarına uygun tatbikatlar icra eder ve bunları planlardı.
Mevcut iktidar İller İdaresi Kanunun da yazılı olan bu işbirliğini Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında yapılan bir protokolü esas alarak iptal ettiğini açıkladı ve Emasya planları bir bilinmezliğe sürüklendi. Vali, üst makamdan talimat almadan hareket edemiyor, asker ne olduğu belli olmayan Emasya dan elini çekmiş, eğitimlerini bırakmış, teşkilatını iptal etmiş olabilir ve bunda da haklıdır.
Yukarıda yazdığım İç Hizmet Kanunun 35 maddesi ise darbelere yol gösterici oluyor gerekçesiyle 2013 yılında "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır" şeklinde değiştirildi.
Bu maddeye göre yurt içinde doğal afetlerde askeri nasıl kullanacaksınız? O zaman elinizde İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma ve Sahil Güvenlik birlikleri kalır ve onları kullanırsınız.
Eğer o yok edilmeye çalışılan ve belirsizliğini koruyan Emasya planları yürürlükte olsaydı;
* Askeri birlikler planlara uygun orman alanlarında keşif, gözetleme ve önleme görevlerini yaparlardı.
* THK nin hangarda bekletilen yangın söndürme uçakları Hv. Kuvvetleri Komutanlığının imkânları ile bakımları yapılır ve kullanılır halde tutulabilirdi.
* Deniz Kuvvetleri Komutanlığının deniz karakol uçakları yangın söndürme uçağına dönüştürülme imkanı varken hurdaya ayrılmazdı.
* İlk müdahaleyi karadan yapacak Orman teşkilatı birimlerine TSK unsurlarınca anında lojistik ve personel desteği verilirdi.
* Özel eğitilmiş birlikler özellikle İstihkam ve Özel Kuvvetler birlikleri hemen bölgede söndürme faaliyeti ile görevlendirilebilirdi.
* Orman teşkilatına bağlı sivil helikopter ve uçaklar söndürme işinde kullanılırken TSK helikopterleri keşif ve planlama görevlerinde kullanılırdı.
* TSK nin Mobil komuta kontrol araçları ile kontrol ve koordinasyon ve diğer mobil araçlarla orman işçilerinin iaşe, barınma ve dinlenme ihtiyaçları karşılanırdı.
* Bölgeden tahliye, sivil unsurlar yanın da askeri araç ve personelin desteği ile daha süratli yapılabilirdi.
Bir diğer konu, Tarım ve Orman Bakanı sivil vatandaşlardan destek isteyen “Orman yangınlarıyla mücadelede gönüllü olarak bulunmak isteyenler e-devlet üzerinden başvuru yapsın." açıklaması ise yasa bilmezliğin, koordinesizliğin, adam sendeciliğin açık ve net örneğidir.
Aşağıda ki kanun maddeleri bu konuda ki yapılacak işlemleri ve görevli makamı açıklamaktadır. Bu kanunu bilen kişi öyle laf olsun diye sivil halktan destek istemez, isteyemez, istememeliydi.
7126 sayılı Sivil Savunma Kanunu;
Md.1 Sivil Savunma; düşman taarruzlarına, doğal afetlere ve büyük yangınlara karşı halkın can ve mal kaybının asgari hadde indirilmesi, hayati ehemmiyeti haiz her türlü resmî ve hususi tesis ve teşekküllerin korunması ve faaliyetlerinin idamesi için acil tamir ve ıslahı, savunma gayretlerinin sivil halk tarafından azami surette desteklenmesi ve cephe gerisi maneviyatının muhafazası maksadıyla alınacak her türlü silâhsız koruyucu ve kurtarıcı tedbir ve faaliyetleri ihtiva eder.
Md.3: Hassas bölgelerde sivil savunmayı teşkilâtlandırmaktan ve sivil savunmanın eğitim, idare ve umumi kontrolünden ve mükelleflerin hizmete çağrılmasından İçişleri Bakanı sorumludur. Bu işlerin maksada uygun şekilde plânlanmasını, tatbikini ve hassas bölgeler arasındaki iş birliği ve yardımlaşmayı temin için İçişleri Bakanlığına bağlı ve Bakana karşı sorumlu bir Sivil Savunma Genel Müdürlüğü kurulur.
Bu maddelere göre soruyorum;
1- Yasa gereği tabii afet ve büyük yangınlarda sivil halkın desteği için planlama ve eğitim İçişleri Bakanlığının görevi iken Tarım ve Orman Bakanı e-devlet üzerinden müracaat edenleri nerede, nasıl, ne zaman eğitecek ve bunlara ne görevi verecek?
2- Orman bölgeleri İçişleri Bakanlığı ile koordine edilerek “hassas bölge” olarak ilan edilmiş midir?
3- Bu bölgelerde Sivil Savunma Bölge Müdürlüklerince yangına karşı sivil halktan destek almak için ne gibi teşkilatlanma yapılmıştır?
4- Yangın bölgesinde Sivil Savunma Birimleri görev yapmış mıdır? Hangi teşkilatla nerede görevlendirilmiştir?
Görünen o ki; Cumhurbaşkanından talimat almamış (!) Tarım ve Orman Bakanı ile İçişleri Bakanı bu konuları Milli Savunma Bakanı ile görüşmemişler ve alt kademelere talimat vermemişler.
Görünen o ki; askeri vesayeti kaldırdık diyenler TSK nin yok edilen emir komuta zinciri ve askeri hiyerarşisi ile sağlık, eğitim ve öğretim kademeleri yanında yok edilen Emasya planları ile devletin plan, koordinasyon ve işbirliği içinde çalışma becerisini de rafa kaldırmışlar.
Sonuç; itibardan tasarruf etmeyenler ormanlardan tasarruf etmekte bir mahzur görmemişler…
Çözüm; gelin bu yangın bir ders olsun sen, ben kavgasından, siyasi rant elde etmekten vazgeçin. Devletin tüm imkânlarını seferber edecek, doğal afetlerde elbirliği ile çalışmayı sağlayacak liyakatli kadrolarla yeni bir planlama yapın ve böyle afetlerle karşılaştığınızda teşkilatınıza güvenin ve başınız dik olarak göreve gidin ve dönün…