Harun, "parlayan" demek...
Harun Karadeniz, adı gibi parlayan bir yıldızdı.
O dönem yiğitleri içinde beni en çok etkileyen gençlik lideriydi.
Sanırım bu yüzden hemen her ölüm yıldönümünde yazdım.
Hapisteydi, kanserdi,
tedavisi için uzun süre izin verilmedi, 1973'de İngiltere'ye gidebildiğinde de artık çok geç kalınmıştı.
Kolu kesildi.
15 Ağustos 1975'de,
henüz 33 yaşındayken ayrıldı aramızdan...
Uğur Mumcu ne yazmıştı onun için?
"Kanserdik. Ölüm hergün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde.
Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki.
Birbuçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık.
Önce kolumuzu omuz başından keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. Sonra da 33 yaşında bıraktık gittik bu dünyayı ecelsiz..."
Benim için niçin özeldi?
Silahlı mücadele yerine, eyleme geçilecekse bunu bizzat sömürülen,
ezilen sınıfın yapması, özne olması gereğine inanıyordu.
Bu yüzden de hep yığın eylemlerinin,
direnişlerinin örgütlenmesinde etkin rolü oldu.
Onun mihenk taşı işçi sınıfı devrimciliğiydi.
Öğrenci mücadelesinin sınıf hareketinden bağımsız olamayacağını savundu...
Ne diyordu?
Anti emperyalist mücadele sadece gençlik eylemi değildir.
Öğrenci eylemlerini işçi ve köylü direnişleriyle,yani gerçek sahibi emekçilerle kaynaştırmak gerekir...
Emperyalizme ve sömürüye karşı işçi yürüyüşünün de içindeydi, 6. Filo'yu protesto eyleminin de.
Derby işgalinin de içindeydi, Singer direnişinin de.
Kavel grevinin de içindeydi, Gebze tütün mitinginin de...
Kitleleri etkileyebilen,
derdini iyi bir Türkçe ile aktarabilen çok iyi bir konuşmacıydı...
"Sömürüye karşı aldığımız tavır bizi önce anti-emperyalist,
sonra anti-kapitalist ve daha sonra sosyalist bir çizgiye doğal olarak getirdi..."
diyordu...
Refik Durbaş'ın dizeleriyle Harun Karadeniz:
"ışıklar içinde yüzün
yüreğinde tarifsiz bir
telaş
sabah, vardiyadasın
bir dokuma
tezgahında
öğle, bir yürüyüştesin
pankartlar afişlerle
dalga dalga
akşam nöbetini
tutuyorsun bir grev
çadırında onurun..."
Klişe ve klişecilikten uzaktı.
Silahı kalemiydi...
Durmaksızın yazdı:
"Olaylı Yıllar ve Gençlik", "Yaşamımdan Acı Dilimler", "Eğitim Üretim İçindir",
"Kapitalsiz Kapitalistler", "Yerimizi Bilelim", "Devrimcinin Sözlüğü"...
Yazdıklarıyla çağına tanıklık etmekle kalmadı,gelecek kuşaklara önemli bir miras bıraktı...
Şükran Kurdakul nasıl tanıtıyordu onu dizelerinde?
"Kitaptı
Fabrikada,tarlada,
mahpushanede
Okuduk
Harun arkadaşın direncinde
Ölümsüzlüğü ölümünde yaratır gibi
Yürüdük
Harun arkadaşın direncinde..."
Benim için özeldi.
Çünkü eğitimin demokratikleştirilmesi
ilgilendiği ana konulardandı.
"Üretim için Eğitim"in altını hep çizdi...
Alfabe üzerine bile çalıştı...
Beyin göçünün getireceği sıkıntılara dikkat çekti.
Ne diyordu?
"Bilgisizlik baş eğmeyi doğurur..."
"Düşüneceğiz,
devrimci olmak için düşüneceğiz..."
Babası dindardı...
"İslam dininin birçok özelliklerini ve İslam felsefesiyle, İslam mitolojisini kırık dökük de olsa ondan öğrendim. Bu nedenle benim için ilk düşünceler mutasavvıfların
(tasavvuf ehli)
sorularıyla başladı..."
diyordu...
Kamucuydu, kamu harcamalarının halk için kullanılması gereğinin altını çiziyordu.
Özel okulların devletleştirilmesi yürüyüşünün de, milli petrol eylemlerinin de yürütücülerindendi...
Bize inancı da, azmi de, okuyup sorgulamayı da,
ayaklarını ülke toprağına basmayı da,
birlik ve dayanışmayı da... miras bıraktı...
"Kardeşler birlik olduğumuzda hiçbir güç bizi durduramaz.."
diyen Harun Karadeniz, hep parlayan bir yıldız olacak...
Anısına sevgi ve saygıyla...
Coşkun Layık 2 Yıl Önce
Harun Karadeniz ve diğer devrimciler hayatları pahasına bir mücadele verdiler,kimi canını verdi bu yolda kimi cezaevlerinde hayatını çürüttü.Yapılan bunca fedakarlıklara rağmen ülkede insanların fikren 100 yıl geri gitmesi anlaşılır gibi değil.