Ajans Bakırçay
2021-05-16 15:26:26

Herşey Merakla Başlar...

Muammer Toprakçı

16 Mayıs 2021, 15:26

"Dışındaki hava
karardığında içindeki
ışığı yak..."

Günde 10 saat yürüyorsunuz. Yorgun argın gelip, gaz lambası ışığına içinizdeki ışığı katıp bir saray inşa ediyorsunuz...

SBS kanalında, 2018 yapımı, Nils Tavernier yönetiminde çekilmiş "The İdeal Place"
(Facteur Cheval) filmini bir kez daha seyrettim.

Başarabilirsiniz...
Başladığınız işi bitirebilirsiniz...
İnanarak, odaklanarak.
Güçlü bir irade,
kararlılık, sabır ve azimle çalışarak...

93 bin saat,
33 yıl sürse de...

Nasıldı o kıssa?
Kaplumbağaya sorarlar:
-"Yolculuk nereye?"
-"Hacca..."
-"Senin ömrün yetmez..."
-"Olsun, hiç değilse uğruna o yolda ölürüm ya..."

Film, Fransa'nın güneyinde Hauterives kasabasında, posta dağıtıcısı Ferdinand Cheval'in yaşam öyküsünü anlatıyor. (Chavel'i oynayan Jacques Gamblin,
gerçek Chavel'e şaşılacak derecede benziyor.)

Chavel, 13 yaşında fırıncı olmak için okulu bırakan yoksul bir köylü.
Fırıncı olamasa da postacı olur.
Çok soğuk geçen bir kışın ardından eşini kaybeder. Geride kalan oğlunu akrabalarının yanına bırakır...
Her gün, bir çiftlikten diğerine 20 mil yürüyerek posta dağıtır.
Dağıttığı, dünyanın dört bir yöresinden gelen kartpostallardaki sarayları, tapınakları,
kilise ve camileri,
değişik hayvan ve bitki resimlerini, desenlerini dikkatlice inceler, kafasına nakşeder...

Bu arada ikinci eşi Philomene ile evlenir ve Alice doğar.

Dağıtım sırasında,
ayağına takılarak onu düşüren, yağmur ve akarsuların aşındırmasıyla dekoratif bir figür oluşturmuş ilginç bir taşı inceler.
Taş büyüleyici bir güzelliktedir, hayran olur...

Ve ayağına takılan bu taş ile sürekli gördüğü rüyasının peşine düşer.

Rüyasında gördüğü,
mağaralar üzerine kurulu kale gibi bir sarayı, dünyasını değiştiren çok sevdiği kızı Alice için inşa etmek ister.

Ve aynı bölgedeki dekoratif figürlü bu taşları toplamaya başlar.
Önce çantasına atar...
Sonra sepet kullanır...
O da yetmeyince posta dağıtımını bir el arabası ile yapar ve bulduğu taşları buna doldurarak taşımaya başlar...

Taşlara bakarak der ki kendine:

"Doğaya bak!
Bir heykeltraş gibi muhteşem heykeller yapıyor... Ben neden duvar işçiliğini ve mimarisini yapmayayım?..."

Hiç bir mimari eğitimi olmasa da, topladığı taşları kireç, çimento ve harçla birleştirerek,
iş dönüşü gaz lambası ışığı altında sarayı yapmaya başlar...

Ne olur dersiniz?
Adı deliye çıkar...
Kendisine inanan birisi vardır:
Kızı Alice...
Ama onun da adı 'delinin kızı'na çıkar...

Ne yazık ki Alice 15 yaşında iken ölür.
Sevdiklerini kaybeden Chavel bunalıma girse de, kızı için yaptığı sarayı bitirme azim ve inancı onu ayakta tutar...

1879'da başladığı sarayı 1912 yılında bitirir...
Ortaya masalsı bir mimari eser çıkar...
Dile kolay...
12 metre yüksekliğinde, 26 metre uzunluğunda,
ince işleme ve detaylarla,
heykellerle, oymalarla bezenmiş bir saray!..

Yaptığı sarayın duvarına şunları kazır:

"Ben bir inşaatçı değilim. Hayatım boyunca ne bir mala kullanmıştım ne de bir heykeltıraştım. Mimar olmak bir yana, keski bile bana yabancı bir aletti.
Buradan geçen, bil ki şahit olduğun her şey, gördüğü bir rüyadan esinlenerek dünyanın kraliçesini yaratan sıradan bir köylünün eseridir..."

1969 yılında,
Fransa'nın Kültür Bakanı Andre Malraux bu sarayı, tarihi eser kapsamında koruma altına alır...
Saray Picasso dahil bir çok sanatçının eserlerine konu olur...
Posta pulu olarak basılır...

Bugün mü?
Fransa'nın en önemli turizm merkezlerinden birisi konumunda...
Dağ başında, turistik olmayan bir bölgedeki bu sarayı her yıl 100 binden fazla insan geziyor...

İçinizdeki ışığın sürekli yanması, merakınızın eksilmemesi, inanç,
azim ve çabanızın daim olması dileğiyle,
henüz görmediyseniz filmi seyretmenizi öneririm...

(Ekte saraydan fotoğraflar...)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.