Tam kapanma dediler virüsün en yoğun görüldüğü yer olan İstanbul’u Ege ve Akdeniz’e gönderdiler. Sahiller nüfusunun iki katını ağırlamak durumunda. Hiç değilse gelenler de test zorunluluğu olsaydı, aşı olanlara seyahat izni verilip diğerlerine oturun oturduğunuz yerde denilseydi. Kapanma sonrası bakacağız virüs hangi sahilde patlayacak…
YÜKSEK FAİZ İNDİ Mİ?
Beştepe yüksek faize karşıydı ona göre enflasyonun sebebi yüksek faizdi ve faiz lobisi buna karar veriyordu. İstediği gibi hareket etmedikleri için Merkez Bankası Başkanları pinpon topu gibi biri gidiyor biri geliyordu. Yeni gelende yakında auta düşerse şaşırmamak lazım. Neden mi? “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 19 düzeyinde sabit tuttu.” Kısaca yeni başkanda yüksek faizci…
BU GENELGE YASAL MI?
Emniyet Genel Müdürlüğü bir genelge yayınlıyor ve “polis teşkilatına özellikle toplumsal olaylarda görüntü çekilmesinin, cep telefonu ile ses ve görüntü alan kişilerin engellenmesi talimatı veriliyor”.
Genelge açıklanınca kıyamet kopuyor ve Anayasa ile güvence altına alınmış olan Md 26 Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, Md 28 Basın hürriyetine, haber alma hakkına aykırı olduğu belirtiliyor. Evet, doğrudur, bu genelge Anayasa aykırıdır da üzerinde durulması gereken konu Emniyet Genel Müdürlüğü böyle bir genelge yayınlayabilir mi? Anayasanın amir hükümlerini bir genelge ile yok edebilir mi? Bu hak ve yetkiyi kimden alıyor. Yoksa imam ve cemaat meselesi mi? Hani o söz var ya “İmam os..sa, cemaat sı.ar.”
Anlaşılan Emniyet Genel Müdürlüğü polisin orantısız güç kullanmasından, kanunsuz davranışlarından rahatsız değil, rahatsız olduğu konu bunların görüntülenmesi ve yayımlanması.
Yasak konulması engellenmesi gereken, basın mensuplarının, vatandaşların ses ve görüntü kaydı alması değil, kolluk görevlilerinin kullandığı orantısız gücün önüne geçilmesidir ve şiddetin önlenmesidir…
DEVLET KİMİN İÇİN VAR
Gazeteci, yazar Fikret Bila’nın yazısından bazı alıntılar. Soruyor “devlet kimin için var” ve “cevaplıyor”…
“…Eğer AK Partili bir bürokratsanız, sizin için babanızın çiftliği gibi kullanabileceğiniz çok iyi bir devlet var. Bulunmaz Hint kumaşı gibi bir bürokrat tam 17 makam sahibi oluyor. Asli işinden aldığı maaşın yanı sıra 4-5 koltuktan daha maaş alabiliyor.
Bankacılık konusunda bilgisi, uzmanlığı olmayan eski siyasiler, milli güreşçiler, dudak uçuklatan maaşlarla devletten geçiniyorlar. Devlet onlar için var.
İktidarın seçtiği ve devlete iş yapan müteahhitler için var. Dünya yansa onlara bir şey olmuyor. Hazineden geçinmeleri garanti. Hem de dolar üzerinden. Yaptıkları köprülerden, yollardan tek bir araç geçmese, yaptıkları havaalanına tek bir yolcu uğramasa bile milyarlarca lirayı, hazine kendilerine aksatmadan ödüyor.
Hem bakan olup hem iş insanı olanlar için devlet var. Aile şirketinizle başında bulunduğunuz bakanlık arasında ticari ilişki kurabiliyorsunuz. Şirketinizden bakanlığınıza milyonlarca liralık mal satabiliyorsunuz.
AK Partili belediye başkanıysanız insan kaçakçıyla iş yapabiliyorsunuz. Onların verdiği isimlere gri pasaport çıkarıyorsunuz. Onlar belediyenize hediye alıyorlar.
Peki, işçi, esnaf, emekli için böyle bir devlet var mı?
Yok. Onlara başka türlü bir devlet var. Öyle anaç, babacan bir devlet yok, eli sopalı bir devlet var…”
EN KÖTÜ İHTİMAL!
“En kötü ihtimalin” sizce anlamı nedir? Bence, yapacağım bir işin, bir düşüncenin önünde bir engel olacağını, sonucunun kötüye gideceğini ve beğenmeyeceğim ama mecburen katlanmak zorunda olduğum son seçenektir.
Eğer bir gazetecinin “Tam kapanmada İstanbul’da mı olacaksınız?” sorusuna, devleti Beştepe den yöneten kişi “Henüz kesin kararımı vermedim ama buralardayım. En kötü ihtimalle Türkiye’deyim” cevabını verirse ne düşünürsünüz?
Malumun ilanıdır der geçer misiniz yoksa…
ELLERİNE, YÜZLERİNE BULAŞTIRDILAR
Becerisizlik konusunda ders verilecekse ders notları hazır. Koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında tam kapanma süreci ile ilgili alınacak tedbirleri içeren İçişleri Bakanlığı genelgesini ve buna ek yayınlanan ilaveleri okuyun ne demek istediğimi anlarsınız.
Sokağa çıkmak yasak, cenaze namazı katılacak kişi sayısı 30 ama Cumhurbaşkanı’nda katıldığı bir cenaze namazında yüzlerce kişi var.
Sahilde, plajda vatandaşa denize girmek yasak, turiste serbest, otelin plajına karışan yok, yatlar sahillerde cirit atıyor.
Futbol maçlarına seyirci alınmıyor ama bu yasak sözde kalıyor. Adana Demirspor ve Giresunspor maçlarında 5000 er bin seyirci var.
Daha önce getirilen alkollü ürün satışı kısıtlamasının yanı sıra marketlerde 7 Mayıstan sonra (neden bu tarih de önü, arkası değil) elektronik eşya, oyuncak, kırtasiye, giyim ve aksesuar, ev tekstili, oto aksesuar, bahçe malzemeleri, hırdavat, zücaciye vb. ürünlerin satışına izin verilmeyecek.
Ev de ampul patladı yedeğin yoksa mum yak, çocuğun kaleme
ihtiyacı var satış yasak, kömürü kalem haline getir ver yazsın. Çiçekçilerde sadece zirai fide satışı serbest, süs çiçeği yasak. Hâlbuki çiçek dikmek, uğraşmak bir rehabilitasyondu o da yasak.
Ailece çarşıya, markete, fırına gitmek yasak, yoğunluğu önlemekmiş gerekçe. Ne yoğunluğu kapıya dikmişler polisi ev de bırakacak kimsesi olmadığı için çocuğu ile gelenlere, ayağı sakat olduğu için torunun motoru ile gelene basıyorlar cezayı amaç para gelsin bütçe dolsun.
İktidarın becerisizlikleri hatalı ve saçma kararları sadece satış yasaklarıyla da sınırlı değil.
Salgın nedeniyle işleri bozulan ticaret erbabının çeklerini erteleyerek onlara yardımcı olmak amacıyla bir yasa çıkardılar. Ancak yasa bütün çeklerin ödemelerini erteleyince ticaretle uğraşanlar bankada karşılığı olan çeklerini de tahsil edemediler. Ticaret kilitlendi. İş insanı ve esnaf kuruluşları ayağa kalktılar. Bu kez yanlışı düzeltmek için bir genelge yayınladılar. Ama hukukun esaslarını bilmedikleri için yasayı bir genelgeyle değiştirmeye kalktılar. Hukuk, anayasa, yasa yine genelgeyle bir tarafa bırakıldı.
Sağlık Bakanlığı yayınladığı ‘vaka sayısının en çok azaldığı iller tablosunda 10 ilden 9’unu yanlış yazıldığını kabul ederek beceriksizliğine bir yenisini ekledi…
128’NCİ GÜN DE, 128NCİ SAHİFE DE, 128 SÖZCÜK DE 128 NEDİR?
Senenin 128nci gününde, Yorum-cu- nun 128nci sahifesinde 128 sözcükle, 128 nedir?
“2019 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faizleri düşük tutmak, döviz kurundaki hızlı yükselişleri dengelemek ve kuru belli bir seviyede tutmak için kamu bankaları üzerinden rezervlerden döviz satış yapma politikası uyguladığının ortaya çıkması üzerine Millet İttifakı olayın peşine düşer.
Kasım 2020’de Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa eden Albayrak’ın istifa ettiği dönemde Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevine getirilen Naci Ağbal’ın Mart ortasında görevden alınmasında rezervlerde yaklaşık 130 milyar dolarlık kayba neden olan döviz satışlarıyla ilgili inceleme başlatmasının rol oynadığını iddia edilir.
Beştepe rezerv kaybı olmadığını, bu paranın “milletin hazinesinde ve Merkez Bankası’nda” olduğunu iddia ederken yardımcısı Canikli ise altın ithal edildiğini bunlarında Cumhuriyet Altını ve bilezik olarak halkının evinde, bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durmakta olduğunu söylüyor…
Soruyorum;
“128 Milyar Dolar Nerede? 1.054.348.800.000,00 (Bir trilyon 54 milyar) TL Nerede?”
ELLER ARKADA, AKIL NEREDE BAĞLI
‘2020 yılında gerçekleştirilen bir program kapsamında ziyaret ettiğiniz Fatih Sultan Mehmet’e ait türbede elleriniz arkanızda bağlı bir şekilde gezinmek suretiyle saygısızlık yaptığınız iddiası…’ ile CİMER’e şikâyet edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu hakkında İçişleri Bakanlığı ön inceleme başlatıyor ve savunma istiyor.
Şikâyet eden kişi Tokatspor kulübü başkanı puan alma peşinde kendisini açıklıyor ve görülüyor ki her yanı vukuat. İçişleri Bakanının konu ile ilgili sorulan soruya verdiği “…görüntüler bana göre suç ama soruşturma izni vermeyeceğim” cevabı ise bizleri kimlerin idare ettiğin resmi. “Bence suç ama soruşturma izni vermem” böyle bir ifade, böyle bir yaklaşım bir bakana yakışır mı? Nerede yazıyor bence suç kavramı?
İmamoğlu’nun elleri arkada bağlı, o belli de, şikâyeti yapanın da inceleme başlatanın da akıl ve vicdanları nerede bağlı acaba?
DÜZELTME DAİRE BAŞKANLIĞI
Geçen yıl da yazmıştım “Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” konusunu ve 1,5 yılda yayımlanan 24 kararnamedeki yanlışları düzeltmek için 31 kararname daha yayımladığını.
Son durum şöyleymiş “2018 Temmuz’undan, yani tek adam rejiminin başladığı tarihten bugüne kadar 73 tane Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayımlanıyor. Daha sonra yayımlanan 45 kararname bu 73 kararnameyi düzeltiyor!
İstatistiki bir değerlendirme ile her on düzenlemenin altısı, bir öncekini düzeltmeye yönelik!” Merak ediyorum acaba Beştepe’de “Yanlış Yazılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerini Düzeltme ve Değişiklik Yapılması Daire Başkanlığı” diye bir makam var mı?
HİDROKSİKLOROKİN YASAK
Sağlık Bakanı 15 Nisan 2020 tarihli basın toplantısında büyük bir gururla, yan etkileri tartışılan sıtma ilacı hidroksiklorokini dünyada en yaygın kullanan ülkenin Türkiye olduğunu açıklamıştı. “Türkiye, tedavide farklı bir yaklaşıma sahip. Hiçbir ülke pozitif, şüpheli tüm vakalarda hidroksiklorokin ilacını erken dönemde kullanmadı. Biz bu ilaçtan daha vaka görülmeden 1 milyon kutu alıp depoladık. Çin’den getirilen Favipiravir’ini de bizdeki yaklaşımla kullanan ülke yok” demişti.
Bir ay sonra 2020 Mayıs’ında ise Dünya Sağlık Örgütü yaptırdığı araştırmayı açıklıyor ve hidroksiklorokini virüste kullanılmasını durduruyordu. Üstelik yan etkilerini de açıklayarak. Bu açıklamayı görmezden gelen ve kullanmaya devam eden Bakanlık ancak bir yıl sonra bu ilacın kullanımını yasakladı.
O zaman sormak hakkımızdır, bir yıl neden beklediniz, amacınız stokları bitirmek miydi? İlacın yan etkilerinden etkilenen hastalar oldu mu, bu hastaların şuan da ki durumu nedir?
HDP DEN BİR SUÇ DUYURUSU DAHA
HKP avukatları; İçişleri Bakanlığı’nın cenaze törenine 9 kişiye kadar bildirimde bulunabilme ve en fazla 30 kişi ile cenaze töreni yapılacağına yönelik genelgesine rağmen, Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım’ın babası Ahmet Galip Yıldırım’ın cenaze töreninde bu sayının katbekat aşıldığına dikkat çekerek, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, İstanbul İl Hıfzıssıhha Kurulu üyeleri hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Merak ediyorum Meclis’te grubu bulunan muhalefet partilerinin eli armut mu topluyor? Cumhurbaşkanı hakkında “Sizi seçimle indirdikten sonra vatana ihanetten yargılanmanız için bütün gücümle çalışacağım” dediği için hakkında hakaret soruşturması açılan CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu acaba diyorum Halkın Kurtuluş Partisine mi geçse…