Bugün, Sydney merkezindeki Hyde Park'ta bulunan Atatürk Anıtı önünde toplanarak saygı duruşunda bulunduk.
Anlık yaptığım konuşmanın aklımda kalanlarını sizlerle de paylaşmak istedim:
Avustralya'da Atatürk'e duyulan saygının yarattığı sevgi halesi bugün de bizleri kucaklıyor.
Tıpkı dünyanın dört bir yöresinde olduğu gibi...
Yaşadığımız anılardan sadece ikisi...
Biri yakın,
diğeri hayli eski ...
Yakın olanı, 2019 Kasım'ından...
Nuran ile Çin'deydik.
10 Kasım sabahı tur rehberi:
"Biliyorsunuz,
aramızda iki Türk arkadaşımız var.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu babası Atatürk'ün 81.ölüm yıldönümü. Bugünkü program hakkında konuşmadan önce bu büyük devlet adamını analım istedim."
diyerek kısa bir konuşma yaptı.
Özetle, Atatürk'ün ülkelerini işgal eden emperyalistlere karşı ulusal kurtuluş savaşını başlattığını,
ulusal bağımsızlığı kazandıktan sonra da derebeylik sistemini ortadan kaldırarak çağdaş bir ulus devlet kurduğunu söyledi ve
konuşmasını:
"10 Kasım'da Türk halkı kurucu babasını,
insanlık ise büyük bir evladını kaybetti..."
diyerek tamamladı.
Öğle yemeği molasında da yanımıza gelerek;
yanında getirdiği,
kapağında Lenin ve Gandhi ile birlikte Atatürk'ün fotoğrafının da bulunduğu, "Dünya Yakın Çağ Tarihi" ve "Çinli ve Yabancı Tarihi Figürler"
kitaplarındaki Atatürk bölümlerini gösterdi...
Çok duygulandık.
Ama ilk değildi.
Dünyanın birçok yerinde aynı duyguları yaşadığımız olaylarla karşılaştık...
Hayli eski olanı ise
1999 yılından...
Bu kez Nuran'la Hindistan'ın
güneyinde, Karnataka eyaletinin yemyeşil dağlarının tepesindeki Coorg yaylasında,
Madikeri kasabasının bir köyündeyiz.
Konuğu olduğumuz Suma, "Sizi gördüğüne sevinecek, Türkleri çok sever ama artık çok yaşlı, herşeyi karıştırıyor..." diyerek terastaki sandelyesinde ileri geri sallanarak,
önünde uzanan yeşil denize dalmış,
yaşlanmış yüzünün kıvrımlarında çok görmüş, yaşamış bir insanın derin izlerini taşıyan dedesine bizi tanıttı.
Türk olduğumuzu öğrenince heyecanlanarak ellerimizi avuçlarının içine alan dede, sönük ferinde sanki bir anlık ışıma sezdiğimiz gözlerini yüzümüze çevirerek soruverdi:
"Mustafa Kemal Paşa'mın sağlığı nasıl?.."
Hidistanda dağların tepesinde bir köy, yaşlı bir dede ve Mustafa Kemal...
Neredeyse tüm Avustralyalılar Atatürk'ün,
Çanakkale'de ölen Anzak'lar için, önünde toplandığımız yazıttaki sözlerini ezbere bilirler.
Gelin ben konuşmamı,
Gelibolu'da evladını yitirmiş Avustralyalı bir annenin Atatürk'ün o sözlerine verdiği yanıtla noktalayalım:
"Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını alicenap sözleriniz hafifletti, gözyaşlarımız dindi.
Bir anne olarak bana bir güzelim teselli verdi. Yavrularımızın sonsuz uykularında huzur içinde dinlendiklerinden hiç şüphemiz kalmadı.
Majesteleri kabul buyururlarsa, bizler de size "Ata" demek istiyoruz. Çünkü yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce.
Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan Büyük Ata'ya bütün anneler adına sevgi, şükran,
saygıyla..."
Bu 10 Kasım'da da hepimiz adına Atatürk'e sevgi, şükran ve saygıyla...
Teşekkür ederim...