“Eğer ‘Evrim’ gibi bir kanunu alır ve resmi okullarda öğretilmesini yasaklarsanız yarın özel okullarda okutulmasını da suç sayabilirsiniz…
Ve yakında kitapları ve gazeteleri de yasaklayabilirsiniz.
Daha sonra da Katoliği Protestanla, Protestanı Protestanla karşı karşıya getirirsiniz…
Ve kendi dininizi insanların kafasına zorla sokmaya çalışırsınız…
Çünkü fanatizm ve cahillik daima açtır ve beslenmeye ihtiyacı vardır…
Ve sayın yargıç elimizde flamalar ve çalan davullarla geriye doğru yürüyor olacağız… Geriye…
Bağnazların insan aklına zeka ve aydınlanma getirmeye cüret eden adamı yaktıkları 16. yüzyılın karanlık çağlarına doğru…Geriye…”
'Inherit The Wind' filminde,
okulda Evrim yasasını okuttuğu için yargılanan öğretmeni savunan avukatın mahkeme salonundan taşarak bugünlere ulaşan tiradından bir bölümdü yukarıdaki satırlar…
F.Altaylı’nın, Prof.Dr.Ahmet Aslan ve Celal Şengör ile yaptığı 'Evrim' konulu proğramda bahsi geçince bir kez daha seyrettim, 1960’da Stanley Kramer’in çektiği o muhteşem filmi…
Neydi gerçek hayattan alınan filmin konusu?
1925 yılında, ABD’nin bir eyaletinde John Scopes adlı biyoloji öğretmeni derste, aynı yıl çıkarılan kanunla öğretilmesi yasaklanan Evrim yasasını anlattığı için yargılanır.
Filmde öğretmeni savunan avukat Henry Drummond’u oynayan Spencer Tracy, 10.Berlin Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu ödülünü alır.
Filmin özü, bilim ile doğmanın hesaplaşmasıdır…
Soktates’in ölüme mahkum edilmesidir…
Matematikçi Hypatia’nın taşlanarak öldürülmesidir…
Pisagor ve öğrencilerinin okulları ateşe verilerek yakılmalarıdır…
Copernicus’un engizisyondan çekinerek çalışmalarını gizli tutmak zorunda kalmasıdır…
Galileo Galilei’nin
yargılanmasıdır…
Giordano Bruno’nun diri diri yakılmasıdır…
ABD’nin Tennessee eyalet kongresi yasaklamıştı Darwin’in Evrim yasasının öğretilmesini ve bir öğretmen yasağa uymadığı için cezalandırılmak istenmişti…
Yıl 1925’di…
Aradan 48 yıl geçti…
Yıl 1973…
Elazığ…
Elazığ Ticaret Lisesi Fen Bilimleri öğretmeni eşim Nuran, müfredat proğramında da olan Darwin’in Evrim yasasını dersinde işler…
Başta okul müdürü, fanatik dinciler işbirlikçi öğrencilerinden gerçek dışı yazılı beyanlar alarak öğretmeni şikayet ederler…
Nedir suçlamanın konusu?..
Nuran öğretmen, yaratılış inancına uymayan anlatımlarla kutsal dinimize hakaret etmiştir!..
Cezalandırılmalı, öğretmenlik yapması engellenmelidir…
Milli Eğitim Bakanlığı işi gücü bırakır. Ankara’dan bir müfettiş gönderilir.
Türkiye’de (belki de ilk kez) bir öğretmen Evrim yasasını anlattığı için soruşturma geçirir…
Ama ummadıkları bir gelişme yaşanır…
Yönetimin tüm baskı, şantaj ve korkutmalarına karşın kullanılan birkaç öğrencinin dışındaki tüm öğrenciler öğretmenlerine sahip çıkarlar.
Sözlü ifade ile yetinmez,
öğretmenlerinin dersi nasıl işlediğini anlatan, altında imzalarının bulunduğu yazılı ifadelerini de işleme koydururlar…
Tertip boşa çıkarılır…
(Öğretmenine sahip çıkan o öğrencilerden birisi de, 12 Eylül faşizminde işkenceden geçirilerek, 20 yıl zindanlarda tutulan 78’liler Vakfı Başkanı
Celalettin Can’dı…)
Bilim ile doğmanın kavgası bugün de sürmüyor mu?..
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘Çedes’ uygulaması size nedir?..
Öğretmenler kadro bekleyedursun…
İmam ve vaizler sınıflara!..
Filmde bağnazların savunuculuğunu yapan ve “Bilimin yolu karanlığın yoludur!” tezinden yola çıkan ‘Albay’, mahkemenin kapısına ‘İncil’i Okuyun!’ levhası astırır.
Bunun üzerine bilimi savunan avukat, davada eşitsizlik yaratacağı gerekçesiyle karşılık olarak mahkemenin kapısına ‘Türlerin Kökenini Okuyun!’ tabelasının yazılmasını ister…
“Ateistler için kutsal olan bir şey var mı?” diye sorulunca da yanıt verir:
“Evet var… İnsan aklı…
Bir çocuğun çarpım tablosunu öğrenmesinde şu bağırdığınız ‘Amin’ ya da ‘Şükür’lerden daha fazla kutsallık vardır…
Bir düşünce bir katedralden çok daha büyük bir anıttır…
İlerleme asla ucuz bir şey değildir, bedelini ödemek zorundasınız…”
Az bedel ödenmedi…
Az bedel ödemedik…
Ödemeye de devam ediyoruz…
Dünyanın Güneş etrafında dönmesi iddiasından vazgeçmeye zorlansa da ne demişti Galileo Galilei?
“Dünya yine de dönüyor!..”
Büyük kızımızın adı mı?
Kızımızın adını Evrim koyduk.
Evrim…