Ajans Bakırçay
2020-07-31 12:42:25

Kurban Ve Kurban Bayramı Üzerine…

Hasan Zeki Sungur

31 Temmuz 2020, 12:42

Koronavirüs salgını nedeniyle alınan önlemlerle yeni bir hayatta daha doğrusu ‘Kontrollü Hayat’ olarak adlandırılan süreçte her gün kontrolsüzlüğe sebep olacak yeni tedbirler açıklanıyor. Bunlardan biri de Kurban Bayramı öncesinde açılacak kurban satış yerlerinde alınacak tedbirler. Açıklanan tedbirlere uyulmayacağını önceki önlemlere bakarak bunun da sadece sözde ve yazıda kalacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Bazı büyük marketler kurbanları vekâletle kesmeyi ve eve hazır paketler halinde göndermeyi pazarlarken bazı vakıf ve derneklerde yurt içi ve yurt dışı kesimlerle kurban hizmeti verdiklerini ilan ediyorlar.

Ortak olan tek konu; dini kuralları yerine getirmek, kurbanı kesmek ve bayramlaşmak. Kurban kesmek; küçükbaş veya büyükbaş hayvan kanını akıtmak, etini usulüne uygun dağıtmak, derisini bağışlamak ve bu işlemleri yaparken ekonomik çarkın dönmesine ve sosyal paylaşıma destek olmak.

Pek çoğumuzun çocukluğundan itibaren yerine getirilmesi gereken dini bir görev olarak gördüğümüz ve öyle yetiştirildiğimiz, bir bölümümüzün ise karşı çıktığı veya daha sağlıklı şartlarda yerine getirilmesini istediği Kurban Bayramı hakkında ne biliyorum? İslam da kurban nedir, ne zaman uygulanmaya başlamıştır, Kur’an da kurbanla ilgili hükümler nelerdir? Araştırdım işte elde ettiğim bilgiler.

Türkçe deki Kurban sözcüğünün Farsça (Qorbān/yaklaşan), Arapçada (krb/yaklaşmak), İbranice (korban/yakınlaşmak) sözcüğü ile ilişkili olduğunu belirtebiliriz.

Türk Dil Kurumu sözlüğünde ‘Kurban’ sözcüğü şu anlamları ile açıklanıyor.

- Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan.

- İçtenliği belirten bir seslenme sözü.

- Bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse.

- Bir kazada veya felakette ölen kimse.

- Maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş, insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisin de ise açıklama şöyledir:

“Arapça ’da gerek maddî gerekse manevi her türlü yakınlığı ve yakın olmayı kuşatacak bir anlam yelpazesine sahip olan kurban kelimesi dinî terminolojide kendisiyle Allah’a yaklaşılan şeyi, özel olarak da Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.”

Arapça ve Türkçesinde de bir maddesi hariç insan veya hayvan canlının ölümü ile sonuçlanan bir anlam. Kısaca ‘Kurban’ bu açıklamalardan edindiğimiz anlamı ile dini terim olarak; “Allah’a yaklaşmak ve Allah rızasına ermek niyetiyle kesilen, kurban edilen, hayvan demektir.”

Eski çağlardan itibaren çeşitli kültürlerde ve günümüze kadar gelen dinlerde tapınılana/tanrıya kurban kesmek/sunmak bir ibadet/inanış olarak ortaya çıkmış ve farklı uygulamaları ile bu güne kadar gelmiştir.

İslam dininde kurban anlatılan kıssalarla (olay, konu, öykü) vücut bulmuştur. Bu kıssalar Kur’an da Maide ve Saffat surelerinde açıklanmıştır.

5/Maide Suresi 27. ayetinde “Onlara Âdem’in iki oğlunun haberini de gerçek olarak oku diye başlayan iki kardeşin sunduğu kurbanlardan bahsedilen kıssa da kurban sözcüğü kullanılmıştır. Ancak burada bahsedilen kurban sözcüğünden çıkarılan anlam İslam bilginlerine göre bugün uygulanan kurban ile aynı değildir.

İslam’da bugün anlaşılan kurban kavramının temelini 37/Saffat Suresi 100-110ncu ayetlerdeki kıssa oluşturmaktadır. Hz. İbrahim ile oğlu İsmail'e atfedilen, içinde boğazlama/kesme eylemiyle birlikte adanmışlık duygularını da ifade eden kıssa da İbrahim’in oğlu İsmail’i rüyasında gördüğü üzere oğlunun da onayını alarak onu Allah’ına kurban etmek üzere iken Allah’ın bunun bir sınav olduğu belirtilerek ona bir koç göndermesi anlatılır.

Kur’an da bu iki ayette anlatılan kıssalardan başka ‘Allah adına kesilen’ ve ‘Kurban’ sözünün geçtiği ayetler şunlardır.

2/Bakara 67, 71, 173, 196, 3/Ali-İmran183, 5/Maide3,27, 6/Enam138, 22/Hac27,28,34-37, 27/Neml21, 37/Saffat100-110, 47/Muhammed4, 108/Kevser2,

Bakara suresi 196ncı ayette “Hac ve kurban birlikte anılmakta her hangi bir nedenle hac yolunda hacca gitmesi engellenenin kurbanı göndermesi” belirtilmektedir.

Kurbanı en açıklıkla anlatan Hac ibadetinin bazı usullerine temas eden ‘Hac Suresinin’ 27,28, 34-37nci ayetleridir. 27 ve 28 de kurban hac ile bağlantılı olarak anlatılır; "İnsanlar içinde haccı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler. Kendileri için birtakım yararlara şahit olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah'ın adını ansınlar. Bunlardan yiyin ve sıkıntı içinde ki fakiri de doyurun.”

34 ve 35 de kurban kesmeyi bir ibadet ve meşru bir işlem olarak Allah’ın adının anılmasına vesile olacak bir yol olarak belirlemiştir. Ayetin mealinde parantez içindeki bölümler farklı meallerden alıntılardır. “Biz her ümmete kurban kesmeyi meşru kıldık ki (bir kurban ibadeti belirledik ki),(bir kurban kesme yeri/bir kurban kesme tarzı belirlemişizdir ki) kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar. Sonuç itibariyle hepinizin mabudu/tanrısı tek bir tanrıdır (sizin tanrınız bir tek tanrıdır) Şu halde yalnız O’na teslimiyet gösterin. Sen de (Muhammed) Allah’ın buyruklarına içtenlikle teslimiyet gösteren kimseleri müjdele!”

36 de ise kurban edilecek hayvanların insanların hizmetine verildiği ve bunlarla kendilerinin ve yoksulların doyurulması gerektiği belirtilmektedir “Biz o büyükbaş hayvanları (develeri) size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da (canları çıktığında) onlardan yiyin, isteyen yoksulu da, istemeyen yoksulu da (kanaatkârı da) doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki şükredesiniz.”

37nci ayet ise sevap olanın (Tanrı rızasını elde etmek inancıyla yapılan, Tanrı’ca ödüllendirileceğine inanılan her türlü hayır işi) kesilen hayvanların eti ve kanı değil ‘takva’ (Allah’a karşı olan kulluk görevlerini yerine getirmesi, emirlerini tutup yasakladıklarından kaçınması, ibadetleri gösterişten uzak sırf Allah rızası için yapmak) olduğu belirtilmektedir. “Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah'a ulaşmaz, ancak O'na sizin takvanız ulaşır…”

Kurbanın emredildiği kabul edilen Kevser sureti 2nci ayetidir. Ancak Arapçada “Nahar” sözcüğünün anlamının kurban kesmek/boğazlamak yanında "hayatını ada", "elleri boğaza kadar kaldırıp tekbir al" şeklinde açıklanması ile bu sure de din bilginleri arasında tam bir fikir birliği oluşmamıştır. Aşağıda ki mealler buna örnektir.

"Şimdi sen rabbin için namaz kıl ve kurban kes!" (DİB lığı Kur’an Meali ve Tefsiri)

"Öyleyse rabbin için namaz kıl ve nahret (kurban kes veya ellerini kaldırıp tekbir al)" (Prof. Dr. Süleyman Ateş, Kur’an Tefsiri)

"O halde Rabbine yönel/destek iste ve güçlüklere göğüs ger/diren" (İhsan Eliaçık, Kur’an Tefsiri)

Kur’an da ‘Kurbanla’ ilgili yazanlar bunlar ve yorumunu yapmak da kişinin kendi düşüncesinde değerlendireceği bir konudur.

Peki, İslam dininde kurban ibadeti ne zaman ve nerede uygulanmaya başlamıştır?

Bu konuda hem fikir olunan tarih Hz. Muhammedin Hicretin 2nci yılından (624) itibaren kurban ibadetini hac ve umre esnasında ki uygulaması ile başladığıdır.

Kurban ibadeti konusunda tartışılan bir diğer husus ise kurban kesmenin farz (geçerli bir özür olmadıkça kesinlikle yapılması gereken, yapılmaması günah sayılan Tanrı buyruğu) olup olmadığıdır. Bu konu için müracaat edilecek yer İslami din kaynaklardır ki bunlar sırasıyla “Kuran’ı Kerim” (Kutsal Kitap), “Sünnet” (Peygamberin söz ve davranışları), “Kıyas’ı Fukuha” (Din bilginlerinin kıyas/karşılaştırma yoluyla çıkardıkları sonuçlar), "İcma’i Ümmet" (Belli bir konuda görüş birliğidir).

Kur'an'da hac ibadeti esnasında kesilecek kurbanlarla ilgili hükümleri yukarıda incelemiştim. Hac da kurban kesmek surelerde açık ve net olarak belirtildiği için farzdır. Hac dışında kurban kesme ile ilgili Kevser suresi 2nci ayeti yer alsa da bunun peygambere kişisel olarak söylendiği ve kelime anlamında ki belirsizlik nedeniyle farz olarak kabul edilmesini gerektirecek açıklık yoktur.

Ayrıca Hac suresi 37nci ayeti "Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah'a ulaşmaz, ancak O'na sizin takvanız ulaşır…" kurban kesmenin farz olmadığı yönündedir…

Buradan çıkardığım sonuç ise Farz olanın Hacda kurban kesmek olduğudur. Kurban Bayramında kurban kesmek ise; Hz Muhammedin Hicretin 2nci yılından itibaren başlattığı uygulamanın, kurbanla ilgili çeşitli açıklamalarından oluşan hadis rivayeti ve bu alandaki dinî gelenek, dini yorum ve değerlendirmelerin sonucunda, sünnet ve icmâ ile ortaya çıkan ve Hanefi mezhebinde vacip (yapılması gerekli olan) bir ibadettir. Din bilginlerinin birleştiği ortak nokta da budur.

Kurban Bayramı ile ilgili nerede ne yazıyor bir de buna bakalım.

Kur’an’da Kurban bayramı ile ilgili açıklama yoktur. Bayram kelimesi sadece 5/Maide suresi 114ncü ayette geçer. “Meryem oğlu Îsâ şöyle yalvardı: "Allah’ım! Ey rabbimiz! Bize gökten öyle bir sofra indir ki, ilk gelenimizden son gelenimize kadar bizler için bir bayram ziyafeti ve senden bir işaret olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın."

Kuran’ın hiç bir ayetinde bayram uygulaması yer almaz. Ancak Hac da farz olan kurban kesme ibadeti daha sonraları hacca gidemeyen kişiler tarafından da bulundukları yerlerde yerine getirilmeye başlanmış ve hacca gidenlerin hacda kurban kesmeleri ile aynı döneme gelmesinin ardından kurban bayramı uygulaması oluştuğu kabul edilen bir görüştür. Kurban Bayramı Müslümanların kendi aralarında geliştirip gelenekselleşen insanların kaynaşmaları ve yakınlaşmalarına sebep olması yanında kesilen kurban etlerinin yoksullara dağıtılması ile sosyal bir dayanışmanın uygulamasıdır diye de değerlendirebiliriz.

Konunun sonuna doğru gelirken iki hususu da göz ardı etmemek gerekiyor. İlki Kurbanın sadece kan akıtılarak mı yerine getirileceği? Dini anlamı ile boğazlamak, kesmek ön plana çıktığı için uygulama bu şekildedir. Ancak yine Hac suresi 37 nci ayetin bu konu da yol gösterici olduğunu ve kan akıtmadan da çeşitli yardımlarla Allah’a yakınlaşmanın sağlanabileceğinin değerlendirmesi ve uygulamasının da göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

İkincisi ise dini amaçla kurban kesmek isteyenlerin kurbanlarını dini hükümlere, sağlık şartlarına, çevre temizliğine uygun olarak, hayvana en az acı verecek şekilde bir kesim yapıp yapmadıklarının sorgulanmasıdır.

Özellikle hayvan severler ve kurban ibadetini kabul etmeyenler kurban kesim şeklini tepki ile karşılamaktadırlar. Kurbanların çocukların önünde kesilmemesi, kapalı ortamlarda profesyonel kasaplar tarafından kesilmesi, kurbanın sadece et yemek değil sosyal bir paylaşım olarak ihtiyaç sahiplerine bizzat ulaştırılması gerektiği vakıf ve derneklerin bu işle ilgilenmeleri, hayvanların uyuşturulmadan kesilmeleri ve can alarak bayram kutlamak tepki verdikleri konulardan bir kaçıdır.

5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası "madde 12. - Hayvanların kesilmesi; dini kuralların gerektirdiği özel koşullar dikkate alınarak hayvanı korkutmadan, ürkütmeden, en az acı verecek şekilde, hijyenik kurallara uyularak ve usulüne uygun olarak bir anda yapılır. Hayvanların kesiminin ehliyetli kişilerce yapılması sağlanır." Amir hükmünün iki milyona yakın hayvanın kesileceği değerlendirilen bayramda uygulanması kurban satış alanlarında alınacak tedbirler kadar gerekli ve şart olan uygulamadır.

Sonuç olarak; içinde bulunduğumuz salgın hastalık kapsamında bazı dini uygulamaların tekrar gözden geçirilerek sosyal dayanışma, yardımlaşma, paylaşmanın yeni yöntemlerle uygulanabileceği yol ve usullerin bulunması gerektiği, özellikle çağdaş din bilginleri tarafından bunun sağlıklı yaşam açısından açıklanması ve uygulanması gerektiği düşüncesindeyim.

Sağlıcakla kalın

KAYNAKÇALAR:

Kur’an’ı Kerim Tefsiri: Prof. Dr. Süleyman Ateş Milliyet yayınları 6 cilt 1988

Kur’an’ı Kerim Meali: Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk Hürriyet yayınları 1994

Kur’an’ı Kerim Meali: Prof. Dr. Ali Özek ve heyeti Türk Diyanet Vakfı yayınları 1992

Kur’an’a Göre İslam’ın Temel Kuralları: Prof. Dr. Hüseyin Atay Gelişim yayınları 1985

Dini Bilgiler Kılavuzu: DİB lığı yayınları -136 1987/ TDV İslam Ansiklopedisi/ Türk Dil Kurumu Sözlük

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.