“Türkiye hiç değilse bir bakımdan eski cumhuriyetleri utandıracak biçimde yeni yıla girdi. Tellallar,davullar çalarak bütün köylere yayıldılar. Arap alfabesi yerine, latin alfabesini öğrenmeleri için 16 ila 40 yaşları arasındaki herkesi Ulus okullarına (Millet Mektepleri.M.T) çağırdılar.
Dört ay içinde Türkiye’nin okur-yazar bir ülke olması planlanmıştır. Eğitim alanında yiğitçe bir atılımdır bu. Biz kendi beyaz çocuklarımız arasındaki okur-yazarlık oranını yüzelli yılda yükseltebildik. Mustafa Kemal’in Türkiye’yi okutmak için gösterdiği ilgi bizde de olsaydı, okullara devamı sağlayacak bir yol bulabilir, bunun için gerekiyorsa davul da çalabilirdik…”
Millet Mekteplerinin 1 Ocak 1929’daki açılış haberini,
Newyork Times gazetesi 3 Ocak 1929 tarihli sayısında bu yorumla veriyordu.
(Avustralya Büyükelçisi olarak görev yaparken, 1.Dünya Savaşı başladığında Broken Hill kasabasında sivil insanları katleden iki Afganlıya Türk olarak sahip çıkması konusunda yoğun tartışmalarımız olsa da kitaplarını büyük bir ilgiyle okuduğum ve beş gün önce kaybettiğimiz değerli Büyükelçi Bilal Şimşir’in 1979 basımı, ‘Amerikan Belgelerinde Türk Yazı Devrimi’ kitabından. S:151)
Millet Mektepleri ile ilgili kararname, 24 Kasım 1928 tarihinde yürürlüğe girer.
Kurtuluş Savaşımızın Başkumandanı Atatürk, şimdi de cehalete karşı verilen savaşımın Başöğretmenidir…
9 Eylül 1922’de Belkahve’den İzmir’e akan ordulara bakarken, “Başardık Paşa’m,
zaferle bitti…” dediklerinde ne yanıt vermişti?
“Asıl savaş şimdi başlıyor…”
Daha sonraki konuşmalarında bu savaşın ne olduğunu da dile getirmişti:
“En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır…
Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur.
Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor, yerinde duran şey ise geriye gidiyor demektir…”
“Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkün olur…”
“Toplumu gerçek amacına
gerçek mutluluğuna ulaştırmak için iki orduya gerek vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri ulusun geleceğini yoğuran bilim ordusudur…”
“Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder…
Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir…”
Newyork gazetesi Türkiye’ye gıpta etmekte haksız mıydı?
Neydi Millet Mektepleri?
Genel başkanlığını Başöğretmen Mustafa Kemal Paşa’nın yapacağı Millet Mektepleri, köy şehir demeden tüm yurdu kaplayacak, iki ve dört aylık kurslar halinde iki derslik olarak açılacak; ilk derslikte okuma yazma yanında dilbilgisi, basit matematik işlemleri öğretilirken, ikinci derslikte yaşam için bilinmesi gereken ana bilgiler; sağlık bilgisi, hesap, vatandaşlık, yurt-tarih-coğrafya bilgileri verilecekti.
Okulu olmayan kırsal kesimler için gezici millet mektepleri oluşturulacaktı…
Millet mektepleri ile üç yıl içinde 1,5 milyondan fazla vatandaş kısa sürede okuma yazmayı öğrendi…
Yüzde 10’un altındaki okur yazar oranı, iki katını aşarak yüzde 20’yi geçti…
Bu,dünyada örneği az görülen büyük bir devrimdi…
Eğitim Devrimiydi…
1923’de tüm ülkede sadece 4894 ilkokul,
72 ortaokul ve
23 lise vardı…
Kurtuluş Savaşı’nın ateşleri içinde, savaşın ortasında Temmuz 1921’de ‘Maarif Kongresi’ni düzenleyen Türkiye,kısa sürede ilkokul sayısı ikiye, ortaokul ve lise sayısı dörde katladı…
3 Mart 1924’de ‘Eğitim Birliği’ yasasıyla tüm okullar Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.
Medreseler kapatıldı.
Birer yıl arayla:
1926’da her kademedeki eğitim parasız hale getirildi…
1927’de karma eğitime geçildi.
1928’de Arap Alfabesi kaldırıldı. Yeni Türk Alfabesi kabul edildi.
Bir yıl sonra ‘Evrim Teorisi’ müfredata eklendi.
Ardından Köy Eğitmenleri Projesi… Halkevleri, Halkodaları…
Köy Enstitüleri…
Ankara Cebeci mezarlığında bu eğitim devrimlerini gerçekleştirenlerden üçü,
genç Türkiye Cumhuriyeti’nin üç Milli Eğitim Bakanı yan yana yatıyorlar:
Reşit Galip, Mustafa Necati ve Vasıf Çınar…
Ankara’ya her gidişimde fırsat yaratıp ziyaret etmeye çabalarım.
Ortada yatan Mustafa Necati, Millet Mektepleri’nin çalışmalarını yürüterek,
talimatnamesini yazan bakandı.
Millet Mekteplerinin açıldığı gün, 1 Ocak 1929 yılında, yaşama veda etti…
Her üçü de Kurtuluş Savaşı’nda, ardından Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda gece gündüz,
canları pahasına öylesine mücadele etmişlerdi ki yıpranan bünyeleriyle genç yaşta yaşama veda ettiler.
Mustafa Necati 35,
Vasıf Çınar 40,
Reşit Galip 41 yaşındaydı…
Başöğretmen mi?
O da 57 yaşında aramızdan ayrıldı…
Bugün mü?..
Karşı devrim mi?..
Eğitim öğretimin ve öğretmenlerin hali pürmeali mi?..
Nasıldı Aşık Serdari’nin türküsü?
“Nesini söyleyim canım efendim…”
Öğretmenler Gününüz kutlu olsun…
---------
Ek: Cebeci’de üç eğitim devrimcisi…