KATİP BARTLEBY
Herman Melville
Karşıyaka Belediyesi Kitap Kulübünde Funda Sakaoğlu Ermek’in seçtiği Ekim ayının kitabı “Katip Bartleby” 1819 doğumlu Amerikalı yazarın “Kendileri hakkında pek az kimsenin bir şey yazma zahmetine girdiği insan türü “Katipleri” konu aldığı kitabı ilk defa 1853 yılında yayımlanmış. Yazar ancak 20 nci yüzyılda dünya edebiyatında yerini almış ve Moby Dick romanı ile ünlenmiş…
“En iyi hayat en kolay hayattır inancına derinden bağlı” gençliğinden bu yana hayatını kolay tarafından yaşamanın, en iyi yaşama biçimi olduğuna inanmış, hırsı olmayan, güvenilir, sinirlenmeyen, Wall Street gibi oldukça popüler ve ekonominin nabzının attığı bir bölgede ki bürosunun kuytu ve sakin köşesinde oturup rahat rahat çalışan bir avukatının anlatıcı konumunda olduğu bir öykü Katip Bartleby.
Bu büroda avukatın ve birbirine zıt karakterleriyle, takma adlarıyla hitap ettiği katipleri Hindi (Turkey), Kerpeden (Nippers) ve yardımcı personel Zencefil (Ginger Nut) un yaşantıları katip Bartlebyin büroda işe başlamasıyla alt üst olan bir hayatı ve yaşamı anlatıyor. Sıra dışını, bir direniş sürecinde normalle, anormali sorguluyor ve okura sorgulatıyor
Bir düşünün yanınızda çalışan bir elamanınız işini gayet iyi yapar ve hiç rahatsızlık yaratmazken bir anda verdiğiniz bir görevi “Yapmamayı tercih ederim ” diyerek geri çeviriyor ve bunu sık sık tekrar ediyor. Ne yapardınız?
Sayfa sayısı sadece 50 olan ama içindeki olaylar ve avukatla katiplerin ilişkileri, gel gitler, direniş ve çöküşle içice, yaşadıklarına çözüm yaklaşımları kitabın içeriğini oldukça zenginleştirirken okuru da düşüncelere sevk ediyor, geriyor “ben olsam ne yapardım?”
“Yapmamayı tercih ederim” Katip Bartleby’nin bu davranışının nedenini öyküde açıkça bulamıyorsunuz, psikolojik bir travma olabilir mi, davranış bozukluğu mu? Patron, işçi, amir, memur ilişkisinde bir anlaşmazlık olabilir mi? Olabilir de bu kadar uzun sürmesi ve böyle anlayışlı bir patron ve dirençli bir işçi! Efendi, köle ilişkisinde efendisine diz çöktüren bir işçi! Bu gün içinde yaşadığımız günlerde aklınıza geliveren kim olur acaba bir sivil itaatsizlik adına? “Duran Adam” figürü, “Diren Gezi” sloganı ile Wall Street i harmanlayınca kapitalizm ve sermaye ve de otorite aklınıza geliyor o kısacık 50 sahifede… Yorum sizin.
Avukatın mücadelesinde izlediği yol ise şu cümlelerle açıklanıyor;
“Azimli bir insanı pasif direniş kadar çileden çıkaran bir şey yoktur. Direnilen kişi acımasız değilse, direnen kişinin pasifliğinin de bir zararı dokunmuyorsa, o zaman direnilen kişi, iyi günündeyse, sağduyusuyla çözemediği şeylerin üstesinden hayal gücünü şefkatle kullanarak gelmeye çalışacaktır. Ben de Bartleby’ye çoğunlukla bu gözle baktım işte. Zavallıcık! diye düşünüyordum, aklında fesatlık yok; saygısızlık yapmak istemediği de belli, garip davranışlarının kasıtlı olmadığı suratından yeterince anlaşılıyor. Benim işime yarıyor. Onunla geçinebilirim. Onu kapının önüne koyarsam, benim kadar hoşgörülü olmayan bir işverene denk gelebilir, o zaman da kötü muamele görür, belki de sefalet içinde açlıktan ölür. Evet. Kendi kendimden hoşnut olmam için basit bir fırsat çıktı önüme. Bartleby ile arkadaş olabilirim; onun o tuhaf inatçılığına ayak uydurmak, bana bedavaya ya da pek az paraya mal olur, ben de sonunda vicdanım için hoş bir teselli olabilecek şeyi ruhumda depolayabilirim.”
Avukatın yerine koyuyorum kendimi, bu kadar anlayışlı olur muyum? Yok hayır daha ilk yapmamayı tercih ettiğinde kovarım işten. Bartleby’in yerine koyuyorum kendimi verilen görevi yapmamayı tercih edebilirim belki birkaç defa sonrası için o kadara hakkım var mı, özgürlük bu kadar geniş mi? Yok hayır kesinlikle psikologa gitmem gerekir…
Kitabın özetini daha uzun verebilir sahipsiz mektupları, avukatın kısa bir süre teslimiyetini, Katip Bartleby’in uzayıp giden pasif direnişinin sonunun ip uçlarını verebilirdim ama okumanız gereken bir kitap ve değerlendirmenizi gereken kendi kimliğiniz içinde roman kahramanları. Kitabı benim gibi bulamazsanız pdf olarak internetten bulup okuyabilirsiniz
“Ah, Bartleby! Ah, insanlık” la noktalarken kitapla ilgili düşüncelerimi ve diyorum ki “Yerel seçimler hariç diğer seçimlerde sandığa gitmeyi ‘yapmamayı ve oy vermemeyi tercih ediyorum.”