“Zulmün topu var,
güllesi var, kal’ası varsa
Hakkın da bükülmez kolu,
dönmez yüzü vardır…”
(Tevfik Fikret-Millet Şarkısı)
31 Mart’ta Millet şarkısını söyledi…
Geçen yazı nasıl bitiyordu?
Her türlü despotizmin, otoriter rejimin sonu gelir, geldi…
Getirilir, getirildi…
Yeter ki teslim olmama kararlılığı, bir araya gelebilme becerisi gösterilebilsin!..
Nasıldı Şili’deki halk türküsünün sözleri?..
“El Pueblo Unido, Jamas Sera Vencido!..”
“Yürüyeceğiz, halk kazanacak
zaferi,
Daha iyi olacak hayat…
Birleşmiş halk asla yenilmez!”
Baskı, zulüm ve karanlık günler olur,olacaktır.
Ama sonu gelir, getirilir.
Yeter ki siz akıl ve bilimle,asla umudunuzu yitirmeden aydınlık günler için mücadeleyi sürdürün…
31 Mart yerel seçimlerinin bence en büyük kazanımı bu oldu…
Umutsuzluk ve karamsarlık yerine inanç ve kararlılığın kapısı aralandı…
Şimdi aralanan kapıyı ardına dek açmak için mücadeleye devam…
Millet Şarkısı’nı yazan ve Atatürk’ün, “Ben devrimci ruhu ondan aldım…”
dediği Tevfik Fikret‘in, “Sabah Olursa” şiirini bir kez daha anımsamanın tam zamanı…
“Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Haluk,
Eğer bu memleketin sislenen şu nasiye-i
Mukadderatı kavi bir elin
kavi, muhyi
Bir ihtizaz-ı temasıyle silkinip
şu donuk,
Şu paslı çehre-i millet biraz
gülerse…
(Bu memlekette de bir gün sabah olursa eğer,
Eğer bu memleketin sislenen
alın yazısı,
Güçlü dinç bir elin,güçlü ve dirençli
Dokunuşuyla silkinip şu donuk,
Şu paslı yüzü halkın biraz gülerse….)
Evet sabah olacaktır, sabah olur, geceler,
Tulu-i haşre kadar sürmez…
Hayata neş’e güneştir,
melal içinde beşer,
Çürür bizim gibi…
(Evet sabah olacaktır, sabah
olur, geceler
Geçer sonsuza dek sürmez…
Yaşama neşe güneştir, keder içinde kişi
Çürür bizim gibi…)
…Siz, ey feza-yi ferdanın
Küçük güneşleri, artık birer birer uyanın!
Ufukların ebedi iştiyakı var nura…
(…Siz ey, yarının
Küçük güneşleri, artık birer
birer uyanın! Aydınlatın…
Geleceğin çok büyük ihtiyacı var ışığa…)
Tenevvür… asrımızın işte ruh-i
amali;
Silin bulutları, silkin zilal-i ehvali ;
Ziya içinde koşun bir halas-ı
meşkura.
Ümidimiz bu: Ölürsek de biz,
yaşar mutlak
Vatan sizinle, şu zindan karanlığından uzak!..
(Aydınlanma… İşte çağımızın
özlemi…
Silin kara bulutları,
atın şu korku gölgesini…
Işık içinde koşun o umutlu kurtuluşa…
Ümidimiz bu: ölürsek de biz, yaşar mutlak
Vatan sizinle, şu zindan
karanlığından uzak…)
Madem gün şiirin, son söz de sevgi ve saygıyla andığım,
genç yaşında yitirdiğimiz değerli öğretmen şair Adnan Yücel’in güzelim dizeleri olsun:
“Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter
menekşeler de açılır
üstümüzde
leylaklar da güler.
Bugünlerden geriye
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler…”