Ajans Bakırçay
2021-08-27 09:28:13

Sekizinci BAB 26 Ağustos

Muammer Toprakçı

27 Ağustos 2021, 09:28

Kurtuluş Savaşı'mızın destanını yazan şairdir Nazım Hikmet...
1939'da yazmaya başlar.
Nerede?
İstanbul 
Tevkifanesi'nde...
Yıl 1940.
Çankırı Hapishanesi'ne sevkedilir...
Destanı yazmaya devam eder...
Ardından Bursa'ya sevk...
Destan, 1941'de Bursa Hapishanesi'nde tamamlanır.

N.Hikmet, destana 'Kuvayi Milliye'adını verir altına da 'Destan' diye ekler...

Destan, Kurtuluş Savaşı'nın hangi zor koşullar altında yürütüldüğünü anlatır...

"Ateşi ve ihaneti gördük...
Yaralıydı, yorgundu,
fakirdi millet,
en azılı düvellerle dövüşüyordu 
fakat,
dövüşüyordu, köle olmamak için 
iki kat,
iki kat soyulmamak için..."

Kimler mi vardır destanda?..
Antepli Karayılan vardır.
Adapazarlı Kambur Kerim...
Arhaveli İsmail...
Manastırlı Hamdi...
Reşadiyeli Veli oğlu Mehmet vardır...
Kartallı Kazım ve Süleymaniyeli Şoför Ahmet'de destandadır...

Ve de 
'topraktan öğrenip kitapsız bilen'
Türk Köylüsü...

Ve de 
Kadınlar...

"bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız,
yârimiz...
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine kehribar başlıklı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler..."

Kimdir bunlar?..
Kuvayi Milliye...
Nedir Kuva?
Kuvvetler...
Yani Ulusal Kuvvetler.
Ülkeyi işgal eden güçlere karşı,
bağımsızlığın,
inancın, esaretten kurtuluşun simgesi kuvvetler...
Emperyalizme karşı verilen ilk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kuvvetleri...

İşte destan, ulusun bağrından çıkmış bu gerçek halk kahramanlarının destanıdır...

Ve de, bu kuvvetleri örgütleyip seferber eden önderin,
M.Kemal Atatürk'ün destanı...

"O, saati sordu.
Paşalar: "Üç", dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar 
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak 
Kocatepe'den Afyon ovasına atlıyacaktı."

Velhasıl, yurdun dört bir köşesinden silaha sarılan halk kahramanlarının yürüttüğü Kurtuluş Savaşı Destanı,
ülkenin üç bir tarafındaki hapishanelerde,
N.Hikmet'in dizeleriyle tarihin ve edebiyatın sayfalarında yer alıp
ölümsüzleşir...

Bir ülkenin kurtuluş savaşını yazan destan yasaklanır mı?..

Ne yazık ki, Kuvayi Milliye uzun yıllar yasaklı kalır...
İlk, Yön Yayınları tarafından 1965 yılında, "Kurtuluş Savaşı Destanı" adıyla basılır.
Ardından, N.Hikmet'in koyduğu gibi,
"Kuvayi Milliye"
adıyla, 1968 yılında Bilgi Yayınevi tarafından basılır.
(Elimdeki kitap, Bilgi Yayınevi'nin, Kasım 1986 üçüncü basımı.)

Yine ne acıdır ki, 1963 yılında kaybettiğimiz N.Hikmet kitabın basılı halini göremez...

Ve yine ne acıdır ki ben ve benim gibi birçok insan bu büyük şaire saygımızı göstermek için Moskova'ya,
Novodeviçi mezarlığına gittik,
gidiyoruz...

Niçin?

Vatan haini yaftalamasıyla vatandaşlıktan çıkarıldığı için!..

Kim mi bu vatan haini?

"Yani benim fakir,
cesur, çalışkan milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti..."
diyen insan...

Kim mi bu vatan haini?

15 Ağustos 1960'da,
Moskova'da Sovyet Barış Komitesi toplantısında:

"Burada benim ülkemin toprakları konuşuluyor. Ben vücudumdaki 20 kilo kanı bir gram Türk toprağı için dökmeye hazırım..."
diyen insan.
(Tanıdığım Nazım Hikmet-O.Karaveli-Pergamon yayınları-s.248)

Büyük Taaruz'un 99. yıldönümünde, gelin yazıyı destanın son dizeleriyle tamamlayalım:

"Sonra.
Sonra, 9 Eylülde İzmir'e girdik
ve Kayseri'li bir nefer
yanan şehrin kızıltısı içinden gelip
öfkeden, sevinçten,
ümitten ağlıya ağlıya,
Güneyden Kuzeye,
Doğudan Batıya,
Türk halkıyla beraber 
seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz'i.
Ve biz de burda bitirdik destanımızı.

Biliyoruz ki layığınca olmadı bu kitap,
Türk halkı bağışlasın bizi..."

Layığınca oldu,
dünyaya Türk halkını anlatan, Türkçe'nin büyük şairi...

Asıl, sen bağışla bizi...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.