Ajans Bakırçay
2023-10-05 10:56:08

Selam olsun!

Muammer Toprakçı

05 Ekim 2023, 10:56

Dün akşam Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği İzmir Şubesi’nin düzenlediği, “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü” etkinliğinde yaptığım konuşmadan hatırlayabildiğim birkaç satırbaşı….

Dünya öğretmen hareketinde Türkiye öğretmen örgütlenmesinin ve öğretmenlerinin saygın bir yeri vardır.

Niçin?

Çünkü onlar Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde,emperyalizme karşı yürütülen ilk bağımsızlık savaşı olan Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda ve ardından Türkiye Cumhuriyeti’mizin kuruluşunda canlarını da vererek çok etkili olmuşlardır.

Nasıl?

Milli mücadelenin öneminin halka anlatılması ve benimsetilmesi, Kuvayi Milliye ruhunun en ücra köşelere kadar yayılmasında…

Gerici ayaklanmalara karşı halkın uyarılması ve karşı konulmasında…

Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetleri’nin kuruluş ve yönetimlerinde…

İşgallere karşı mitinglerin düzenlenmesinde ve konuşmalarda…

Önce kongrelerin ardından TBMM kararlarının halka ulaştırılmasında…

Önce Milis kuvvetlerin oluşumu ve direnişlerinde,
Kuvayi Milliye ve düzenli ordunun kurulmasıyla cephelerde silaha sarılarak savaşmada…

‘Ulusal Kurtuluş Savaşı,
cehaletle yürütülen savaştan ayrılamaz’ diyerek,
savaşın en kızgın anında bile, 1921’de Maarif Kongresi toplanılmasında…

Ön saflarda hep öğretmenler vardı…

Türkiye öğretmen hareketinin ve öğretmenlerin Dünya öğretmen hareketinde saygın bir yeri vardır…

Niçin?

Cumhuriyet Türkiyesi’ne özgü, Anadolu eğitim tarihinde bir güneş gibi doğan Köy Enstitülerinin ışığının,
Türkiye sınırlarını da aşarak, örnek olup dünyanın birçok ülkesini de aydınlattığı için…

Eşim Nuran ve ben,
Hindistan’ın güney batısında Karnataka eyaletinin ücra bir köşesinde kurulmuş, ‘Aware’ dedikleri sistemin parçası olan bir eğitim kurumunda,
öğretmen ve öğrencilerle on gün geçirdik.

Okula girişimizde bizi,
Türkiye’nin dört bir yöresindeki Köy Enstitülerinde çekilmiş fotoğraflar karşıladı…

UNESCO'nun önerisiyle, Köy Enstitülerimizi örnek alarak kurmuşlardı bu okulları…

Türkiye öğretmen hareketi ve öğretmenlerin dünya öğretmen hareketinde saygın bir yeri vardır…

Niçin?

TÖS ve TÖB-DER gibi öğretmen örgütleri, bu kuruluşların etkinlikleri ve 
verdikleri mücadelelerle,bu uğurda çektiği acılarla dünya öğretmen hareketine de damga vurduğu için…

TÖS ve TÖB-DER, Türkiye’de öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunu örgüt çatısı altında toplamayı başardılar.

Nasıl geldi bu başarı?

Özveri ve fedakarlıkla…
Ülke ve öğretmen hareketi için insan gücünü aşan bir çabayla…

Onları neyin beklediğini biliyorlardı…
Neydi o?

Soruşturma, sürgün,
meslekten atılma, çoluk çocuğuyla zorluk ve yokluk içinde bir yaşam, hapis,
işkence ya da faşist kurşunlarla can verme…

1968 TÖS Devrimci Eğitim Şurası kapanışında, Can Yücel’in öğretmenlere söylettiği ant nasıl başlıyordu?

‘Türküm, doğruyum,
devrimciyim …’
Nasıl devam ediyordu?
‘Ülküm işçiye iş, köylüye toprak, bebeğe süt, yavruya ekmek ve kitap,gence gelecek sağlamaktır…
Varlığım Ulusal Kurtuluşumuza ve Bağımsızlığımıza armağan olsun…”

1969 Büyük Öğretmen Boykotu’na Türkiye’deki 156 bin öğretmenin 109 bini katıldı… Kaldı ki örgütün üye sayısı 80 bin idi…

12 Mart faşizmi örgütü kapattı… Başta Başkan Fakir Baykurt, yöneticiler zindanlara atıldılar…

TÖB-DER…

Türkiye’nin ve bölgenin en büyük öğretmen örgütü…
657 Şube…
220 bin üye…

21 Şubat 1976’da İzmir şubesinin düzenlediği miting,
sanırım, o güne kadar İzmir’de yapılmış en büyük demokratik hak eylemiydi…

1 Mayıs 1977 katliamında öldürülenlerden altısı TÖB-DER üyesi öğretmendi…

20 Eylül 1979 Bursa Mitingi’nde İzmir’den üyemiz Fehmi Yıldırım öldürüldü…

12 Eylül faşizmi örgütü kapattı, yöneticileri ve beş bin üyesi gözaltına alındı,
tutuklandı…
Zindanlara atılıp işkencelerden geçirildiler….

229 üyesi öldürüldü…

Meslekten uzaklaştırıldılar,
sürgünde yaşamak zorunda bırakıldılar…

İşte bu nedenlerle,Türkiye öğretmen hareketi ve öğretmenlerin dünya öğretmen hareketinde çok saygın bir yeri var…

Bugün bazen kendime, “bu saygınlığın en az farkında olunan ülke Türkiye mi?”
diye sorduğum oluyor!..

Umarım öğretmen örgütleri ve demokratik kitle örgütleri şu soruyu kendilerine soruyorlardır:

Alanlarında toplumun büyük bir bölümünü kucaklama,
kitleselleşme,güçlü bir çekim merkezi olmayı başarabiliyor muyuz?…

Aynı alanda olmamıza karşın diğer örgüt ya da örgütlerle temel konularda uzlaşmayı, dayanışmayı, birlikteliği ne kadar başarabiliyoruz?…

Gündeme damga vurabiliyor muyuz?

Çok sevdiğim, saydığım öğretmen, hukukçu büyük şairimiz Gülten Akın’ın dizeleriyle:

“Selam olsun bizden önce 
geçene,
Selam olsun dosta,hasa,çile 
çekene,
Selam olsun dayanana 
düşene
Yüreğim yürektir bakma 
gözüm yaşına…”

SELAM OLSUN…

Dünya Öğretmenler Gününüz kutlu olsun…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.