6 Aralık 1963.
Türkiye'nin en eski ve köklü tiyatrosu AST, Ankara'da açılır.
Derler ki, açılış oyunu "Godot'yu Beklerken"i seyretmeye ilk gün 4 kişi gelmiş...
Derler ki, AST'ın kurucusu Asaf Çiğiltepe,oyunun başında seyircilere dönerek:
"Sakın oyunu ıslıklamaya kalkmayın. Biz oyuncular sizden fazlayız, sizi döveriz!.." esprisini patlatmış...
Ama, ertesi gün seyirci sayısı 9'a çıkınca da : "Bu iş tuttu!.." demiş...
(Ne yazık ki bu değerli sanatçıyı, AST'ın kuruluşundan 4 yıl sonra, bir turne sırasında, kaza sonucu kaybettik.)
AST, 60'lardan bugüne oyunlarıyla kişiliğimin oluşmasına ne tuğlalar koyu desem gerçeği dile getirmiş okurum.
Neydi seçilen oyunların özelliği?
İnsanı merkeze alan toplumcu çizgi...
Her oyunuyla her zaman yaşamın içindeydi...
Özgürlük mü? Sevgi mi?..
Barış mı? İnsan onuru mu?.
Kardeşçe yaşam mı?..
Faşizme karşı direniş mi?..
Her oyun yaşamdan bize bir ayna tuttu...
Kimlerin eserleri sahnelenmedi ki...
Beckett'ten Sermet Çağan'a,
Gorki'den Nazım Hikmet'e,
Brecht'ten Orhan Kemal'e,
Behrengi'den Uğur Mumcu'ya...
Sebahattin Ali'ye, Yaşar Kemal'e...
Kerim Korcan'a, Bilgesu Erenus'a...
Nice unutulmaz oyunlar...
Ayak Bacak Fabrikası'ndan Zübük'e...
Seferi Ramazan Bey'in Nafile Dünyası'ndan Sakıncalı Piyade'ye...
Eskici Dükkanı'ndan Zengin Mutfağı'na...
Simavnalı Şeyh Bedrettin'den Linç'e...
Hangi oyuncuları seyretmedik ki...
Erkan Yücel'den Yaman Okay'a...
Salih Kanyon'dan Rutkay Aziz'e...
Rana Cabbar'dan Meral Niron'a...
Savaş Dinçel'den Güner Sümer'e...
Genco Erkal'a...
Ama baskı ve zulüm peşini bırakmaz AST'ın...
Tiyatro sayısız kez kapatılır, oyunları yasaklanır...
Brecht'in, "Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti" oyunu nedeniyle 1971-1972 sezonunu yasaklı geçirir.
Oyuncular gözaltına alınır...
Sıkıyönetimin kapatma bildiriminden:
"AST'ın oyunları tetkik edilmiş... Nafile Dünya ve Hitler Rejimi sebebiyle kasıtlı ve maksatlı olduğu açıkça belirtilmiş olduğundan... süresiz olarak kapatılmıştır..."
Gorki'nin "ANA" oyunu sonrası da, sıkıyönetimce oyuncular yargılanır, oyun yasaklanır, tiyatro kapatılır...
(ANA'yı hangimiz unutabildik ki...
Hele'de oyun için Sarper Özkan'ın bestelediği 1 Mayıs Marşı...
"Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır..."
Marş, sahneden fırlayarak Türkiye'nin dört bir yanını sarar,meydanlarda,
salonlarda hep bir ağızdan haykırılır...)
Bunları niçin yazıyorum?
İki gün önce, tam da kurulduğu gün, AST bir açıklama yaptı:
"1963 yılından beri aynı adreste perdelerini açan salonumuz şimdi bir otel, otopark veya bir mağazanın deposu olmakla karşı karşıya kalmıştır...
Bu salonu doğduğu gün boşaltmak zorunda kalmanın, bu salona emek vermiş, şimdi hayatta olmayan tiyatro emekçilerinin kemiklerini sızlattığını hissediyoruz.
Üzgünüz..."
AST haksız mı?..
"Muammer Karaca" tiyatrosunu koruyabildik mi?..
"Turan Tiyatrosu" otopark olmadı mı?..
"Taksim Sahnesi" otele dönüştürülmedi mi?..
Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu" şimdi süpermarket değil mi?..
Şimdi sıra, Türkiye'nin en eski ve köklü özel tiyatrosu AST'ta mı?..
AST'ın salonunu korumaya gücümüz yetmeyecek mi?..
Çözüm bulunacağı umudumu koruyarak "Yaşasın AST" diyorum...
(Altta rahmetli Uğur Mumcu,"Sakıncalı Piyade" ve AST)