Türkiye her yıl Avrupa ülkelerinin kaybettiği toprak miktarının üçte ikisini kaybediyor.
Arazi çoraklaşıyor.
2018 yılında yayınlanan "Çölleşmeyle Mücadele İlerleme Raporu"na göre Türkiye topraklarının yüzde 78.7'si yüksek ve orta derecede çölleşme riski ile karşı karşıya...
(Ekoloji Birliği 10.8.2019)
Ama bugünkü yazı konum bu çölleşme değil...
Kültürel çölleşme...
Bazı notlar almıştım.
Paylaşayım:
Türkiye, iyi eğitim gören her 100 kişiden 59'unu, beyin göçü yoluyla dışarıya kaptırıyor...
(Hürriyet 11.10.2007)
TÜİK "Uluslararası Göç İstatistikleri Raporu"na göre, 2017 yılında Türkiye'den göç eden kişi sayısı, bir yıl öncesine kıyasla yüzde 42.5 arttı...
(euronews-25.9.2018)
Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu (IND) verilerine göre,
geçen yılın ilk 11 aylık bölümünde,
Türkiye'den 1020 akademisyen ve yüksek eğitimli kişi,
"beyin göçü" için Hollanda'ya başvurdu.
(BBC-6.1.2019)
Alman hükümetinin 2019 yılı göç raporuna göre, Türkiye'den yüksek nitelikli iş gücü göçü artarak sürüyor.
Almanya'ya göç edenlerin sayısı, 2018'e göre yüzde 8.8'lik artışla 51 bin 610 kişi olarak gerçekleşti.
(Deutsche Welle 2.12.2020)
Türkiye en fazla beyin göçü veren ülkelerden biri...
(tbmm.gov.tr 19.2.2020)
Beyin göçü liseden başlıyor. Türkiye'den her yıl 50 bin öğrenci yurtdışına gidiyor...
(Cumhuriyet17.3.2021)
Türkiye'den beyin göçü alan ülkelerden birisi de Avustralya...
Türkiye'nin en nitelikli üniversitelerini bitirmiş, alanlarında uzman binlerce yüksek eğitimli insan, bilgi ve birikimlerini Avustralya için kullanıyor...
Bir düşünün...
Bu insanlar doğdukları, yetiştikleri, eğitim gördükleri toprakları niçin terkediyorlar?..
Ülkedeki uygulamaları gözünüzün önüne getirin ve bakın:
Düşüncelerini açıklayanların başına gelenlere...
Özgürlüklerin giderek yok olması olabilir mi?..
Eğitimli insanların işşizlik oranına...
Yetenekli ve birikimli insanlar sıkıntı çekerken, kifayetsiz insanların, "yüksel ki yerin bu yer değil!.."
denilerek aldıkları konuma...
Türkiye'de liyakatın kalmaması, üniversite mezunları için azalan iş imkanları olabilir mi?..
Üniversitelerimizin hali pür melaline...
Boğaziçi'ndeki öğretim üyeleri ve öğrencilerinin durumlarına ...
Türkiye'de akademik bir kariyer yürütmenin zorluğu olabilir mi?..
Düşündüğü,
düşündüğünü açıkladığı, yazdığı,
ya da en doğal ve yasal tepki hakkını kullandığı için hapishanelere tıkılan aydınlara...
İnsan haklarının hızla örselenmesi olabilir mi?..
Eğitimin durumuna bakın...
Bunu gören insanların çocuklarına daha iyi bir eğitim ve yaşam koşulu verebilmek için nasıl çırpındıklarına bakın...
Yüzlerini çağdaşlığa,
aydınlığa dönmek istemeleri olabilir mi?..
Bu listeyi uzatabilir ve beyin göçünün nedenini kendinizce yorumlayabilirsiniz...
Bu konuyu sizlerle paylaşmama, birkaç gün önce radyoda (SBS)dinlediğim bir sohbet neden oldu:
Sydney'de, NSW Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi olan, Prof.Dr Serkan Saydam'ı dinledim.
Maden Mühendisliği eğitimini 9 Eylül Üniversite'sinde alan Sayın Saydam, 2006 yılında yardımcı doçent olarak NSW Üniversite'sine geliyor, 2011'de doçent, 2017'de Profesör oluyor. 2006 yılından beri eşi ve iki çocuğu ile birlikte Sydney'de yaşıyor.
Uzay madenciliği uzmanı Prof.Dr. Saydam'ın özel ilgi alanı, su ve yakıt sağlayabilen robotik madencilik...
Bu yılın sonunda,
Aralık 2021'de,
Sydney'de düzenlenecek "Uluslararası Madenciliğin Geleceği"
konferansının da düzenleyicilerinden bir bilim insanı...
Su ve yakıt sağlayabilen robotik madenciliğin,
önümüzdeki 30 yıl içinde, kızıl gezegen Mars'da bir koloni geliştirmenin anahtarı olduğunu söyleyen sayın Saydam,bunun için önce Ay'da çalışma yapmanın, Ay'ı bir ara istasyon gibi kullanmanın önemine dikkat çekiyor...
Çok ilginizi çekeceğini düşündüğüm sohbetinden aldığım notları da önümüzdeki yazıda paylaşayım...
Aydınlık bir Türkiye özlemiyle...