Ayazlı, sulu sepken karlı bir günde,
aralarında benim de olduğum, binlerce insan uğurluyordu onu.
Neydi onu bu kadar sevdiren, halkı ile bütünleştiren?
Sakıncalı Piyade olarak Patnos'a gönderilir.
"Patnos'da çok şey kazandım. Orada "halk" dediğimiz soyut kavramın ne olduğunu canlı örneklerle anladım. Siirtli Maşallah Çavuşu,
Trabzonlu Osman Çavuşu, Denizlili Havancı Niyazi'yi,
Kırklarelili Recep'i,
Mersinli Mithat'ı,
Ankaralı Dinçay'ı tanıdım. Her biri, birer insanlık simgesi gibi çevremizde bizlere,
"Hoca Nasrettin gibi ağlayan, Bayburtlu Zihni gibi gülen" halkın en taze güllerini sundular. Yüreklerimize duygu pınarlarından şelaleler akıttılar...
Evet evet; ne olursa olsun, ben Patnos dağlarında halk çocuklarıyla er olarak askerlik yapmayı,
emekli olduktan sonra, siyasal iktidarın uzattığı yönetim kurullarında,
onbinlerce lira para alan orgeneral olmaya değişmem!.."
O da sevdiği halkının gerçekleri görüp anlayabilmesi için yazdı...
Ne oldu?
"Bizler, bu gibi ilişkileri ortaya çıkardığımız yolsuzlukları sergilediğimiz için başımıza gelmeyen dert kalmadı. Hapis yattık, hücrelerde kaldık, bileklerimize kelepçeler takıldı,
sırtımızda taş taşıdık...
...bizleri. "vatan ve millet düşmanı" ilan ettiler. Ellerindeki gazeteleri kullanarak bizleri sindirmeye,
korkutmaya çalıştılar."
Sindiremeyip korkutamayınca da katlettiler...
Emekten, eşitlikten yanaydı...
Baskının zulmün sömürünün karşısındaydı..
Tam bağımsızlıkçı anti-emperyalist bir devrimciydi.
Cumhuriyetin kazanımlarının, laikliğin yılmaz bir savunucusuydu...
Uğur Mumcu,
Cumhuriyet'te son yazısını öldürülmesinden iki gün önce, 22 Ocak 1993'de yazdı:
İmam Subay...
Uğur Mumcu'yu,
bugüne de ışık tutan son yazısıyla anmak istedim:
"İmam Hatip liselerini bitirenler neden ilahiyat fakültelerine veya islam enstitülerine gitmiyor da ille kaymakam,
vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar?
Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor?
İmam ve Hatip olarak yetiştirilenler emniyet müdürü, savcı, yargıç,
kaymakam olacaklar,
bu yasa meclisten geçerse subay da olacaklar.
Dinsel siyaset 12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra parasal kaynağa da kavuşarak devlet içinde köşe başlarını tuttu.
Yaşa Varol Harbiye,
selamünaleyküm sivil toplum,
maşallah ikinci Cumhuriyet,
ruhuna el fatiha Laiklik!"
"Vurulduk ey halkım!
Unutma bizi..." diye sesleniyordu.
Unutmadık...
Unutmayacağız...