58 yıl oldu aramızdan ayrılalı büyük şairin...
Nedir Nazım?
İnançtır... Özgürlüktür..
Kavgadır... Direniştir...
Gerçek bir yurtseverdir...
Memleket sevdalısıdır.
Tutkudur... Aşktır...
Ama en çok da hasrettir...
Bugün büyük şairimizi, içini yakıp kavuran hasreti ile anmak istedim...
Cezaevleri, sürgün yerleri mesken olur...
Niçin?
"Dünyadan,
memleketinden,
insandan umudun kesik değil diye..."
Niçin?
"Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler..."
Dediğiniz, bu uğurda mücadele ettiğiniz için...
Niçin?
"İnsanların içindeyim,
seviyorum insanları...
Doğru bulduğum,
haklı bulduğum,güzel
bulduğum herşey ve herkes için düvüşebilirim...
Yaşım başım buna engel değil..."
Dediğiniz için...
Yatarsın, İstanbul'da,
Ankara'da, Çankırı'da,
Bursa'da; ülkenin dört bir yanındaki hapishanelerinde...
Yetmez...
Ülkenizden ayrılmak zorunda kalır,
memleket hasreti çekersiniz.
Öyle bir derttir ki bu,baştan ayağa sızıdır...
İçinizde büyük bir boşluk...
Bir yere, bir yerlere sığamazsınız...
"...durup dururken çarpıyor kokusu burnuma. Bu kokuyla yaşıyorum günlerce,
haftalarca;
hasretle, acıyla, kimi kere de ağlamaklı olarak..."
(Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim-s:141)
Baştan aşağıya hasrete bulanmışsınızdır:
"kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin..."
Memlekete,yârine,
evladına hasret...
"İçimde acısı var yemişi koparılmış bir dalın,
gitmez gözümden hayali Haliç'e inen yolun,
iki gözlü bir bıçaktır yüreğime saplanmış
evlat hasretiyle hasreti İstanbul'un..."
(Benim Oğlan Fotoğraflarda Büyür)
En çok da Varna'dan yazılan şiirler dağlar yüreğimi...
"Bir vapur geçer Varna önünden,
uy Karadeniz'in gümüş telleri,
bir vapur geçer Boğaz'a doğru,
Nazım usulcacık okşar vapuru,
yanar elleri..."
"...radyoda Ha Uşaklar" Karadeniz havası,
rakı kadehte aslan sütü, anason,
uy anason kokusu!
Ahbapça, kardeşçe konuşulan dilim...
A be islah be, islah be halim...
Şu Varna deli etti beni
divane etti..."
Artık hasret acısı yer bitirir sizi...
"Memleketim,
memlekettim,
memleketim,
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım,
son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
enfarktında yüreğimin,
alnımın çizgilerindesin memleketim,
memleketim..."
Ve o hasretten bize
-henüz yerine getiremediğimiz-bir VASİYET kaldı:
"Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni,
...
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
öylece gibi de görünüyor
Anadolu'da bir köy mezarlğına gömün beni
ve de uyarına gelirse
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...",
Büyük şairimizin,
Nazım Hikmet'imizin anısına saygıyla...