Ajans Bakırçay
2021-06-20 11:00:32

Ve Kirlendi Dünya...

Muammer Toprakçı

20 Haziran 2021, 11:00

(Bugün torunlarla yaşanan iki olay bu yazıya vesile oldu.
Onların şahsında tüm çocuklara teşekkür ediyorum...)

Büyük Kızım Evrim eşi ve çocuklarıyla Melbourne'den Sydney'e taşınınca hasretlik bitti...
Evlerine yerleşinceye değin şimdilik birlikte kalıyoruz.

Nuran, torununa yazı çalıştırıyor, bu arada sohbet ediyorlar.
(Daha doğrusu meslekleri tanıtıp yükleme yapıyor...)
Öğretmenlikten girdi, doktorluktan çıktı...
Baktı ki olmuyor, güzel sanatlara yöneldi,
ressamlıktan girdi heykeltıraşlıktan çıktı..
Sonunda dayanamadı sordu:
"Peki, sen ne olmak istiyorsun?"
6 yaşındaki Kaan'ın yanıtı çarpıcıydı:
"Mutlu olmak...
Şimdiki gibi mutlu olmak istiyorum..."

Az sonra odama bu kez diğer torunum girdi ve sordu:
"Ne yapıyorsun?"
"Yazı yazıyorum."
Yine sordu:
"Niçin ve kime?"
"Duygu ve düşüncelerimi yazıyorum,
arkadaşlarım dostlarım okusunlar diye..."
Bu kez ben sordum:
"Sen de yazmak ister misin?"
8 yaşındaki Aydın'ın yanıtı da çarpıcıydı:
"Evet yazacağım...
Ama yalnız arkadaşlarım okusun diye değil.
İnsanlar okusunlar,
yazdıklarım onların yüreklerine dokunsun ve mutlu olsunlar diye
yazacağım..."

6 ve 8 yaşındalar...
Mutlu olmak ve diğer insanları mutlu etmek istiyorlar...

Hep deriz ya, çocukluk masumiyet ve arılıktır diye...
Onlar, hesapsız kitapsız saflığın sembolleridir diye...

Yine ne deriz?
"Dünya onların temiz yürekleri hatırına dönüyor..."

Yalan, nefret,
acımasızlık, sömürü,
kin ve intikam üreten sistem kirletiyor dünyayı...
Tamam, çocuklarda da olur kıskançlık,
tepki, kavga ama o an içindir; bir bakarsın bir dakika sonra yeniden kolkola girmiş, sarmaş dolaş olmuşlardır...

Kapitalist düzen (şimdi vahşisi) o masumiyeti üzerimizden attırıyor,
içimizdeki o çocuğu çürütüyor, öldürüyor...

Zoru başarıp koruyabilenler var mı?
Elbette...
Kirlilik üreten bu sistemi sorgulayan ve temiz bir dünya için çabalayanlar da onlar..

Çocukların yaşadıklarına, onlara yaşatılanlara bir bakın.
Çocuk tacizi ve istismarı, acımasızca çalıştırılıp sömürülen çocuklar,onlara çektirilen acılar...
Yokluk, yoksulluk, açlık ve ölüm, evet ölüm...

Sadece iki örnek:
Vietnam'da ABD'nin attığı bombaların etkisiyle şoka girip çırılçıplak koşan kızın çığlıkları fotoğraftan çıkıp hala kulaklarımızda uğuldamıyor mu?..

Ya da Bodrum'da sahile vuran,
göçmenlerin yaşadığı dramın sembolü Aylan bebeğin fotoğrafı hala yüreklerimizi dağlamıyor mu?..

Oysa ne diyordu 1924 tarihli Çocuk Hakları Bildirgesi?
"İnsanlık çocuklara en iyisini sunmayı onlara borçludur..."

Ardından 1948 tarihli İnsan Hakları Bildirgesi...
1959'da yalnız çocuklara yönelik özel haklar getiren Birleşmiş Milletler sözleşmesi...

Nihayet 20 Kasım 1989 tarihinde,
Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 193 ülke tarafından onaylanmış "Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"...

Haklar...
Olmasına var, var da!..

Son bir örnek:
Türkiye'de henüz tepkilerin dile getirilebildiği on yıl öncesini hatırlıyorum.
'1.Türkiye Çocuk Hakları Kongresi'nde,
o zaman Başbakan olan Erdoğan:
"Birçok çocuğun 'cızz' ifadesini, 'yapma,
etme, dokunma ve hayır' ifadelerini çokça duyduklarını, zaman zaman da isyan ettiklerini biliyorum"
derken iki ilköğretim öğrencisi yüksek sesle bağırarak eğitim ve dershane sistemini protesto etti.
Protestocu öğrenciler güvenlik görevlilerince yaka paça salonun dışına çıkarıldı.
Başbakan Erdoğan konuşmasına devam etti:
"Çocukların bu tür toplantıları provake etme anlayışına sahip yetişme tarzlarını anlamak tabii ki mümkün değil..."
(Cumhuriyet27.2.2011)

Nasıl yetiştirilecekler?
Uslu ol!
Konuşma!
Soru sorma!

Oysa ne diyordu Nazım?
"dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı..."

Aydın'lar, Kaan'lar...
Maya'lar, Roman'lar...

Çocuklar alsınlar dünyayı elimizden...
Ölümsüz ağaçlar diksinler...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.