04.11.2021, 16:37

"Yaş Altmış - Yetmiş"

Yaşamın geçen yılların ardından elde ettirdiği bilgi geriye dönüp baktığında nelerden vaz geçmiş, nerede değişmiş nerede farklılaşmışsın görebiliyorsun. İnsanı doğanın bir parçası sayan düşünce insan nüfusunu doğanın kendisi dengeler, doğa çözümünü her zaman kendisi yaratır der. İnsanı doğanın bir parçası saymayan anlayışı ise artan nüfusun dünya dengesini bozacağını öne sürerek zaman zaman toplu kıyımları öngörür. Covid-19 bu nedenle bir kıyım saldırısı mıydı diye akıllara soru oluşturmuştu. Çocukluğumuzun hayatı ve geleceği bilmeyen hatta boş avuntuların egemen olduğu o her düşüncenin bir oyun havasında algılandığı oyun içinde oyun dönemlerimizde Hitler faşizminin ülkemizde dimağına kazılmış, bilemediğimiz gücünün etkisiyle söylediğimiz: 60 yaş üstündekiler sabunluk. Hepsini fırınlarda yakmak gerek diye söyleyenlere hiç karşı çıkmaksızın ama baş sallayarak onay verildiği dönemler yaşıyorduk. Öyle ki onay verenlerde, söyleyenlerde kendi anne babasını bu işin içine katmıyorlardı; onlar ölümsüzdü çünkü. Yaşadıkları hayatın açık gizli sevinçlerini, gücünü yitirmiş özlemlerle hala için için yanmakta olan ulaşmak istedikleri özlemleri, derin kederleri, yitirdiklerinin yüzlerine yansıyan keder çizgileri yada her çocuğun anlamadan sandığı gibi yaşlılığın tasasız akışı mı?

Aslında Faşizmin Hitlerci akışı hayatımıza hala egemendi. Belki tarih sayfasında faşizm yenilmiş ama açtığı çöplük çukuruna bilinçsizce düşüp yaralanmıştık. Bilmeden de olsa onun o zalimane fikirleri beynimizin içine sokulmuştu.

Geldik mi altmış yaşın sınırına, acaba çocuklarımda aynı kahredici hatayı kafasında besliyor mu? Sordum çocuklarıma. Zaten tüm dünyada yaygın olan emekli olmuşların getirdiği yaşamı yük görmeleri, onlara dair yaşamı kolaylaştırmak değil, yıllarca verdiklerinin en başında sağlıkları geldiği unutularak, hastane kapılarının gereksiz kalabalığı algılanmaları, yaşam koşullarının ağırlaşmasına yol açmışlardır. Yerleştikleri yerler bile “emekli kent” adıyla hor görülmeye başlanmış, huzur onlardan uzak tutulur olmuştur.

Tecrübe doğuşla elde edilmez, yaşanarak, görerek ve fark ederek elde edilirken bunu elde eden insana yaşlı, gereksiz mahlûkat yaftası takmakta tezat oluşturuyor. Ama bunu kapitalizm egemen kılmıştır. Çünkü o güçlü aile birliğini bozarak ancak hayat bulduğu için ailenin koruyucusu olan ve en sağlam direğinin de ailenin büyükleri oluşturması kapitalizmi rahatsız etmiştir.

Almanya'dan soykırım itirafı geldi. Almanya’nın sömürge zamanı yerleşimcilerinin, 1904 ile 1908 yılları arasında yerli Herero ve Nama halklarından on binlerce kişiyi katletmesi, tarihçiler tarafından “20. yüzyılın ilk soykırımı” olarak değerlendiriliyordu.

Bu durum yıllardır Almanya, Namibya arasındaki ilişkilerde en büyük sorun olarak ortaya çıkıyordu. Almanya, sömürge yönetiminin, bu ülkede zulüm yaptığı kabul ediyor ancak doğrudan tazminat ödemeyi reddediyordu. Dışişleri Bakanı Heiko Maas yaptığı yazılı açıklamada, “Biz artık meydana gelen olayları, bugünün perspektifinden baktığımızdan soykırım olarak görüyoruz” dedi.

Tarihi ve ahlaki sorumluluk anlayışıyla, Almanya’nın Namibya’dan ve öldürülenlerin akrabalarından özür dilediğini belirten Maas, “Kurbanların maruz kaldığı çok büyük eziyeti tanıma jesti olarak bu ülkenin kalkınmasını ve yeniden inşasını 1,1 milyar Euro tutarındaki mali yardımla destekleyeceğiz. “ dedi.

Namibya, 1884 ila 1915 yılları arasında sömürge dönemi “Alman Güney Batı Afrika’sı” olarak anılmış ve daha sonra 75 yıl Güney Afrika yönetimine geçtikten sonra 1990 tam bağımsızlığını elde etmişti.

1904 ila 1908 yılları arasında yerli Herero halkından 60 bin, Nama halkından 10 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. İki ülke tarihi uzlaşı için 2015 yılında bu yana görüşmelerde bulunuyordu.

Ölüm üzerine tarihsel bakışı Yuval Noah HARARİ’nin “Hayvanlardan Tanrılara SAPIENS” adlı kitabından; Geç modern çağa dek çoğu din ve ideoloji, ölümün kaçınılmaz kaderimiz olduğunu kabul etti. Dahası çoğu inanç, ölümü hayattaki asıl anlam kaynağı olarak gördü. İslamın, Hıristiyanlığın veya eski Mısır dininin ölümün olmadığı bir dünyada var olduğunu hayal etmeye çalışın. Bu akımlar insanlara ölümü yenmekten ve bu dünyada sonsuza dek yaşamaya çalışmaktansa, ölümle uzlaşmalarını ve umutlarını ölümden sonraki hayata taşımaları gerektiğini öğütlemiştir.

Bu mantığa göre en sağlıklı zihinler ölüme anlam katan, ölümden kaçmaya çalışmayanlardır. Bu bize kadar ulaşmış en eski mit olan Gılgamış destanının da temasıdır. Hikayenin kahramanı, dünyanın en güçlü ve becerikli adamı olan Uruk Kralı Gılgamış'tır. Dünyadaki herkesi yenebilen bu kralın en iyi arkadaşı olan Enkidu bir çarpışmada ölünce, Gılgamış arkadaşının bedeninin yanına oturur ve günler boyunca onu inceler; ta ki arkadaşının burun deliğinden bir kurtçuğun çıktığını görene kadar. Şiddetli bir korkuya kapılan Gılgamış asla ölmemesi gerektiğine karar verir. Ölümü yenmenin bir yolunu mutlaka bulacaktır. Gılgamış evrenin sonuna doğru bir yolculuğa çıkar, bu yolda aslanları öldürür, akrep-adamlarla savaşır, alt dünyaya giden yolu bulur, Urshanabi'nin taştan devlerini parçalar, ölüler ırmağının denizcilerini alt eder ve nihayet ilk tufandan kurtulabilen Utnapishtim'i bulur. Amayine de amacına ulaşamaz, eve eli boş ve her zamanki kadar ölümlü olarak döner, fakat yeni bir fikir edinmiştir. Gılgamış, tanrının insanları yarattığında ölümü kaçınılmaz bir kader olarak verdiğini ve insanların bununla yaşamayı öğrenmesi gerektiğini öğrenmiştir. İlerlemeciler bu kaderci tavrı benimsemezler. Bilim insanları için ölüm kaçınılmaz bir kader değil sadece teknik bir problemdir. İnsanlar tanrı öyle buyurduğu için değil kalp krizi, kanser, enfeksiyon gibi pek çok teknik sebepten ölmektedir. Her teknik problemin de teknik bir çözümü vardır. Eğer kalp teklerse bir elektroşokla tekrar harekete geçirilebilir veya yeni bir kalple değiştirilebilir; kanser vücutta ilerlerse ilaçlar veya radyasyonla yok edilebilir; bakteriler yayılırsa antibiyotikle kontrol altına alınabilir.

İşte öyle bir farklılığı gözler önüme seren bir şiirle karşılaştım.

***

YAŞ ALTMIŞI GEÇTİ

Yaş atmışı geçti, / Beyazlar baskın çıktı siyahlara saçlarımda.

Gözler de seçemiyor eskisi gibi güzeli çirkini.

Yani kısacası cancağızım, / Yolculuğa çıkma vaktidir şimdi.

Eski dostları, eski aşkları ziyaret etme vakti...

Atlayıp gideceksin şimdi mesela Agora meyhanesine...

Ya da ne bileyim Yedikule'deki Safa'nın yerine...

Açtıracaksın bir Klüp rakısı. / İlla ki vardır haydarisi, barbunyası, salatası...

Kalmadıysa da söylersin Ruhi bey'e / Yaptırır mezeci Ekrem'e bir İzmir fava'sı.

Eee, dedim ya yaş atmışı geçti. / Vedalaşma vaktidir şimdi,

Ufak ufak toplanma vakti... / Ne diyeyim; selam olsun sevenlere sevilenlere...

Helâl olsun kalanlara, gelenlere. / Hatta, aşkolsun siktirip gidenlere.

Yapmadıklarını yapacaksın bu saatten sonra...

Bir kedi alacaksın damdan meselâ,

Ya da ne bileyim, sokaktan çelimsiz bir köpek...

Mutlu olacaksın işte onlarla...

Birinin adını Limon koyarsın... / Diğerininkini Tutku...

Ha, en önemlisi ne biliyor musun ihtiyar...?

Olacak o gönlün hem şen, hem bahtiyar...

Hatta açacaksın her gece bir şişe şarap...

Kalmayacak kalbinde zerre gam zerre keder...

Dedim ya, yaş atmışı geçti, / At vitesi boşa, sal arabayı yokuşa

Bak bir nasihatım var hem sana, hem bana...

Dinler misin, artık bu senin bileceğin mesele...

Ama kulak ver şu serseri abine.

Hayat hoş gerisi boş, hiç bir şeyi atma içine...

Gömüldü o yaşananlar kavak ağacının dibine...

Sakın kahretme!..

Nerde sevdiklerim, hani sevenler deme kendi kendine...

Yaş atmışı geçti, / Yolculuğa çıkma vaktidir şimdi...

Yapamadıklarını yapma vakti...

Hadi koy çantana pişmanlıklarını, hatalarını...

Yap yeniden aynı aptallıklarını...

Dert değil, benzemesin hiç biri birbirine...

Ama öyle bir yaşa ki... / İnadına yaşa ki...

Vazgeç meselâ paradan puldan. / Vazgeç, şöhretten şandan..

Yani kimse demesin giderayak arkandan...

Yahu bu ne kibirli, bu ne mal bir adam...

Adnan Sökmen

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 31 80
2. Fenerbahçe 31 75
3. Samsunspor 32 54
4. Beşiktaş 31 52
5. Eyüpspor 32 50
6. Başakşehir 31 48
7. Trabzonspor 31 45
8. Göztepe 31 43
9. Konyaspor 32 43
10. Kasımpaşa 31 42
11. Gaziantep FK 31 42
12. Kayserispor 31 40
13. Antalyaspor 31 40
14. Rizespor 31 37
15. Sivasspor 32 34
16. Alanyaspor 31 34
17. Bodrum FK 32 34
18. Hatayspor 31 19
19. A.Demirspor 31 -2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 36 69
2. Karagümrük 36 63
3. Gençlerbirliği 36 62
4. Bandırmaspor 36 60
5. İstanbulspor 36 58
6. Erzurumspor 36 58
7. Iğdır FK 36 55
8. Boluspor 36 55
9. Amed Sportif 36 54
10. Ümraniye 36 53
11. Esenler Erokspor 36 52
12. Keçiörengücü 36 51
13. Ahlatçı Çorum FK 36 51
14. Sakaryaspor 36 48
15. Pendikspor 36 45
16. Manisa FK 36 44
17. Ankaragücü 36 42
18. Şanlıurfaspor 36 40
19. Adanaspor 36 30
20. Yeni Malatyaspor 36 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 34 82
2. Arsenal 34 67
3. Newcastle 34 62
4. M.City 34 61
5. Chelsea 34 60
6. Nottingham Forest 34 60
7. Aston Villa 34 57
8. Fulham 34 51
9. Brighton 34 51
10. Bournemouth 34 50
11. Brentford 34 49
12. Crystal Palace 34 45
13. Wolves 34 41
14. M. United 34 39
15. Everton 34 38
16. Tottenham 34 37
17. West Ham United 34 36
18. Ipswich Town 34 21
19. Leicester City 34 18
20. Southampton 34 11
Takımlar O P
1. Barcelona 33 76
2. Real Madrid 33 72
3. Atletico Madrid 33 66
4. Athletic Bilbao 33 60
5. Villarreal 33 55
6. Real Betis 33 54
7. Celta Vigo 33 46
8. Osasuna 33 44
9. Mallorca 33 44
10. Real Sociedad 33 42
11. Rayo Vallecano 33 41
12. Getafe 33 39
13. Espanyol 33 39
14. Valencia 33 39
15. Sevilla 33 37
16. Girona 33 35
17. Deportivo Alaves 33 34
18. Las Palmas 33 32
19. Leganes 33 30
20. Real Valladolid 33 16

Gelişmelerden Haberdar Olun

@