Ahmak TDK sözlük anlamı: “Aklını gerektiği gibi kullanmayan, bön, budala, aptal.”
Çok sıradan bir sözcük gibi görünüyor, kim bilir bir günde kaç kişi bir diğerine bu sözü söylüyor. Söylüyor da ne oluyor? Belki biraz itiş, kakış sonra araya girenler ve büyümeden söndürülen bir ağız dalaşı.
Deyim olarak da kullanılıyor bu sözcük. “Ahmak ıslatan, Ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez, Ahmak misafir ev sahibini ağırlar, Ahmak gelin yengeyi halayığı sanır, Ahmak iti yol kocatır”…
Sözlük anlamına ve deyimlere baktığımda çok masum gibi görünmese de ‘Haysiyet fukarası, sefil, zavallı, gafil, namert, kifayetsiz, yüzsüz, sürtük, İsrail dölü, affedersiniz Ermeni, şerefsiz, yalaka, ulan ahlaksızlar, adiler, cibilliyetsiz, zürriyetsiz, tezek, çamur, mankafa, alçak” ın yanında masum kalıyor…
Bu sözler Türk siyaset tarihinde hangi harflerle yazılacak bilmiyorum ama Hatice öğretmenimin bu sözleri kullananın ağzını en acı kırmızı biberle üç öğün ovacağından eminim…
Şaka bir yana bu sözler artık sıradanlaştı siyasi hayatımızda ve en fazla hakaret davsında para cezası ile cezalandırılıyor.
Ama “Ahmak” sözü bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu ve sonuçta sözlük anlamında ki gibi aklını kullanamayanların başına bumerang gibi geri döndü.
İlk bu sözü söyleyen İçişleri Bakanıydı. 4 Kasım 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu için “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Bu iş bu kadar bedava değil” demişti.
Cevapta gecikmedi İmamoğlundan, “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’ da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın” ifadelerini kullanmıştı.
Soylu üzerinde alınıp mahkemeye verdi İmamoğlu'nu, sonucu ne oldu bilmiyorum. Ama üzerine alınan başkaları da vardı. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı'nın ihbarı üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmıştı. Ve de iddianamede öyle yenir, yutulur lokma değildi. İmamoğlu’nun o dönem YSK Başkanı ve 10 YSK üyesine yönelik zincirleme şekilde “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret” suçunu işlediği iddia ediliyordu.
Masum gibi görünen iddianın gerçek yüzü sonra anlaşıldı. Amaç İmamoğlu'na ceza vermek ve siyasi yasaklı hale getirip İstanbul Belediyesine el koymaktı. Yani 2019 da ki iptallerle elde edemedikleri belediye başkanlığını bu şekilde ele geçireceklerdi. Sonra bazı belediyelerde yaptıkları gibi gelsin vekalet veya kayyum belediye başkanı.
İşte şimdi bu aşamanın ilk ayağına geldiler yargılama sonuçlandı. 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi karar İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay’da kesinleşirse bir taşla iki kuş vurulacak önce İmamoğlu ’siyasi yasaklı olacak, belediye başkanlığı düşecek. Gelsin kayyum, gelsin vekalet, Sonra hiçbir seçimde aday olamayacak İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı kuşu da vurulmuş olacak.
Olur mu? Bunlar cezanın onaylandığı anda ki senaryolar. Onaylanır mı?
Onaylanmazsa ne olur? Şimdi konuşulan senaryolar o kadar çok ki televizyonlarda ki dizilerin senaryoları az gelir.
Ne mi olur? Beştepeden ses seda çıkmadığına göre belli ki Bumerangdan en az yara ile kurtulmak ve bu süreçle ne şiş yansın, ne kebap yansın hesabı yapılmaktadır.
Karar verilince bağımsız ve tarafsız yüksek yargımız bağımsız ve tarafsız olarak kararını verir! Ve bu karar ne İmamoğlu’nu ne de Millet İttifakını memnun edecektir. Memnun olacak olan tek taraf Beştepe olacaktır.
Saraçhane toplantıları devam eder mi? Yoksa Adalet Yürüyüşü gibi kubbede kalan hoş seda mı olur.
Bekleyip göreceğiz bu karar daha çok Saraçhane toplantıları na sahne olur ve olmalıdır da…