18 Mart 2020, bir günde kazanılan bir zaferin ve gelecek zaferlerin habercisi olan Çanakkale Deniz Muharebelerinin 105nci yıldönümü.
Bu kutlu ve mutlu günde başta ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum.
Çanakkale Savaşları İngiltere’nin öncülüğünde Fransızların ve çok sınırlı olarak da Rusya ve Avustralya’nın katılımı ile gerçekleşmiştir. Cephenin açılma önerisi Rusya’dan gelmiş ve planlamayı da Churchill yapmıştır. Churchill, Boğazların ele geçmesiyle Rusya’ya destek yolunun açılacağını ve Bulgaristan ve Romanya’nın da kendi yanlarında savaşa gireceğini hesaplamıştır.
Birinci Dünya savaşının başlaması ile oluşan ittifaklara Osmanlı İmparatorluğu da katılır. 2 Ağustos 1914’te Almanya ile bir askeri antlaşma imzalanır. Bu antlaşmadan sonra 4 Ağustos’ta boğazın kısmen mayınla kapatılmasına karar verilir ve 22 mayınlı hattın döşenmesi Çanakkale Boğazı’ndaki ilk çalışmadır. Yine 4 Ağustos’ta Boğaz yabancı gemilere tamamen kapatılmıştır.
Boğazları deniz trafiğine kapatan Osmanlı Devleti 28 Ekim’de Karadeniz’de donanması ile Rus gemi ve limanlarını bombalamıştır. Bu olay üzerine önce Rusya ve arkasından da İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’ne savaş açmış ve bu bombardımana karşılık olarak İngiliz ve Fransız gemilerinden oluşan İtilaf Donanması 3 Kasım 1914’te Kumkale ve Seddülbahir Kalelerini bombalamıştır.
Çanakkale Boğazı’nı ele geçirme planlarını yapan İtilaf Devletleri Şubat ayında yapılan bir kaç denemeden sonra Mart 1915 de Çanakkale’ye deniz saldırısı başlayacaktır. Ama bu saldırıdan kısa bir süre önce, 7-8 Mart’ta Nusret mayın gemisinin Boğazın en geniş yeri olan ve İtilaf Devletleri gemilerinin manevra yaptığı Erenköy koyuna boğaza paralel olarak döşediği 26 mayın savaşın kaderini değiştirecektir.
İtilaf devletlerinin deniz gücü toplam 103 parça gemiden oluşmaktaydı. Bu filonun amacı; Merkez tahkimatları ve seyyar bataryaları susturmak ve sonrasında mayın gemileri ile Boğaz’daki mayınları temizleyerek İstanbul yolunu açmaktır.
18 Mart sabahı İtilaf devletlerinin denizden yaptığı saldırılar netice vermez. Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanı Albay Cevat Bey emrindeki kuvvetlerin direnişi ve karşı topçu atışları ve boğaza döşenen mayınların verdiği zayiat ile itilaf donanması gücünün 1/3 ünü kaybedince deniz muharebelerinden vazgeçerek 25 Nisan’daki Kara Savaşları’na kadar yaralarını sarmaya ve Kara Savaşları için hazırlıklara başlamışlardır.
9 Ocak 1916 ya kadar sürecek kara savaşlarında da başarılı olamayan İtilaf kuvvetleri için tek seçenek kalmıştır mağlubiyeti kabul edip çekilmek…
Deniz Muharebelerinin zaferinin komutanı Albay Cevat Beydir, kara muharebelerinin zaferinin komutanı ise:
"Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur." Diyen Mustafa Kemal ATATÜRK dür ki; O:
Koca Çimen tepesi ve Conkbayırı muharebelerinde Anafartalar zaferinin komutanı.
Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye adına izafeten Kemalyeri adı verilen komutan.
İhtiyat Tümen Komutanlığından Anafartalar Gurup Komutanlığına yükseltilen ve verdiği kararlarla bir ülkenin kaderini değiştiren, sahip olduğu üstün yetenekleri önce Çanakkale’de gösteren, bilahare milli mücadelenin liderliğini yürütecek ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlayacak komutandır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurtuluş Savaşı ve sonrasında Kuruluşunun mihenk taşlarından olan Çanakkale muharebeleri söz konusu olunca, gururla ve övünçle söylediğimiz söz şudur. "Çanakkale Geçilmez!" Çanakkale’yi geçilmez yapan vatan sevgisi ve bağımsız yaşama isteği ile cephede çarpışan askerler ve onlara her türlü desteği veren Türk milletidir.
İşte Türk milletinin şairleri şiirlerine dökmüşler bu zaferi. Dört şairin dört şiirinden alıntılarla Çanakkale Zaferi…
****
Şair Necmettin Halil ONAN, "Bir Yolcuya" Şiiri ile Çanakkale savunmasını ve vatan uğruna şehit olan Mehmed’in kahramanlığını anlatmaktadır bizlere…
BİR YOLCUYA
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmet’in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir
****
Türkiye Cumhuriyeti 19-22-24’ncü Başbakanı Bülent Ecevit’in Çanakkale şiirinde Anadolulu Mehmet’in, İngiliz ve Anzak askerleriyle sohbeti anlatılır mezar taşlarının altında…
ÇANAKKALE
"Söyle Arkadaşım" dedi Anadolulu Mehmet Yanı başındaki Anzak erine "nereden kopup gelmişsin,
Neden çökmüş bu mahzunluk üzerine?"
"Dünyanın Öbür Ucundan" dedi gencecik Anzak
"Öyle yazmışlar mezar taşıma.
Doğduğum yerler öylesine uzak, örtündüğüm topraksa gurbet bana."
"Dert edinme arkadaşım" dedi Mehmet
"Değil mi ki bizlerle birleşti kaderin, değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet,
Sende artık bizdensin, sende bencileyin bir Mehmet""
Çanakkale'de toprağının üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda kaynaş olmuş yiten canlar…
****
Mehmet Akif Ersoy "Çanakkale Şehitleri" şiiri ile hislerimize tercüman oluyor
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE
…Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni tarihe’ desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb…
****
Şair Nazım Hikmet "Çanakkale" şiirinde bir bekçinin anlattıklarını kalemine dökmüş anlatıyor o anları
ÇANAKKALE
Mayısın altıncı gecesi yaralandım
Sekiz yerimden
Yaranın ikisi hala kapanmadı
Teper vakit vakit
İngiliz'le karşı karşıyayız
Gayetle yakın
Bizim el bombası onun siperlerine gider
Gelir onunki bizim sipere
Hücuma kalktık
Üç adım atmadan yıkıldım yere
Kasıklarımın üstünü biçmiş
İngiliz'in makinalısı
Geçti bir zaman
Başımı kaldırıp baktım
Gökte yıldızlar
Bizimkiler çekilmiş geri
Boyna ateş eder İngiliz'in siperi
Kurşunlar vızır vızır geçer
Kafamın üzerinden
Başladım sürünüp gerilemeye
Toprağı ellerimle iterim
Alnım gâvurdan taraf
Bir yandan sürünürüm bizim sipere doğru
"Hey Allah'ım derim bir yandan
"Arkamdan yara aldırma bana…"