Ajans Bakırçay
2024-08-21 15:27:25

Danimarka

Muammer Toprakçı

21 Ağustos 2024, 15:27

İlk gidişimden bu yana 38 yıl geçmiş…

1986 yılı,Birleşmiş Milletler tarafından "Uluslararası Barış Yılı" ilan edildi ve Kopenhagen’de,
“Barışı ve İnsanlığın Geleceğini Korumak için Dünya Barış Kongresi” toplandı.

Kongreye Avustralya delegasyonu içinde katılmış ama Kopenhag’da kendilerinin onayını alarak Türkiye delegasyonuna katılmıştım.

Saygı ve sevgiyle andığım Fakir Baykurt ağabey ile aynı odayı paylaşmış, gece geç vakitlere kadar sohbet edip dertleşmiştik…

Bir yıl sonra…

TKP-TİP birleşme kongresi öncesi kaynaşmak için,
Danimarka’da adını şimdi anımsayamadığım bir adadayız.

Yine saygı ve sevgiyle andığım Behice Boran ile bir kamp ateşi çevresinde onun çok sevdiğini bildiğimiz bir türküyü başlatıyor, onun da katıldığını duyunca anlaşmışcasına susuyoruz.
Gecenin mavi aydınlığında ruhumuzu ışıtan artık yalnızca onun zor çıkan buğulu sesi:

“Jandarma biz sosyalistiz
Dostuz yalnız biz sana…”

Zaten kısa süre sonra da değerli aydınlarımızdan Behice Boran’ı sonsuzluğa uğurluyoruz…

Bu kez geziye, Kopenhag yakınlarındaki Kronborg Kalesi’nden başlıyoruz.
Sularla çevrili kalenin karşı yakasında İsveç’in Helsinborg şehri…
Kale, UNESCO dünya mirası listesinde yer alıyor.

Şekspir’in ünlü oyunu ‘Hamlet’ bu kalede geçtiği için ‘Hamlet Kalesi’ olarak da biliniyor.
Her yıl ‘Hamlet’ oyunu
konunun geçtiği bu kalede,
gerçek mekanında da sergileniyor.
Bir hafta sonra oynanacağı için bu güzel etkinliğe katılamayacak olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz…

Ne deniyordu oyunda?

“Kokuşmuş bir şeyler var Danimarka Krallığı’nda…”

Oyunun yazıldığı 1601 yılında ‘kokuşmuş bir şeyler’in olduğu Danimarka bugün ne durumda?..

‘Dünya Mutluluk Endeksi’nde hep ilk sıralarda yer alıyor…

‘Dünya Yolsuzluk Endeksi’nde de yolsuzluğun en az olduğu ülkelerin başında yer alıyor…

Bitmedi…

‘Toplumsal İlerleme Endeksi’ne göre de dünyada en yaşanabilir ülkeler sıralamasında, 9. sırayla ilk 10’da yer alıyor…

Bunu Nuran ile, kanal boyu bitişik nizam rengarenk evlerin yer aldığı Nyhavn’da,
kanal kıyısında oturup kahvelerimizi içerken gözlemledik…

Önümüzden akan,sanki Abidin Dino’nun mutluluk resmiydi…
Gülen, gülümseyen insan seli…

Sırtında çocuğu baba…
Bebek arabasında ya da kanguru cebinde bebesini taşıyan anne…
Anne, baba, çocuklar hep birlikte bisiklet gezisi…

Aile boyu mutluluk…

Sokakta 20 nolu evi arıyoruz ama önündeki kalabalığı görünce numaraya bakmaya gerek kalmıyor.
Çocukluğumun hayal dünyasının mimarlarından Andersen’in evinin önündeyiz…

Hans Christian Andersen…
Danimarka’nın onurlarından…
Dünyanın önde gelen büyük masalcılarından…

Yaşadığımız dönemi düşünerek,
Andersen’in kötü yönetim ve yöneticileri eleştirdiği “Kralın Giysisi” masalını acı bir gülümsemeyle anımsıyorum:

Gördükleri ve bildikleri halde insanlar korkudan gerçeği dile getiremezler; kendini beğenmiş, elinde tuttuğu güce güvenen, hırs, gurur ve kibir sembolü çıplak kralı tezahüratlarla alkışlarlar!..

Ama bir çocuk…
Küçük bir çocuk gerçeği haykırır:

“Anne bak! Kral çıplak!..”

Danimarka halkı Andersen’i anladı ve gereğini yerine getirdi.
Çocuğun bağırması sonrası büyü bozuldu ve halk 
“Kral çıplaaak!..” diye haykırmaya başladı…

Danimarka bugünkü konumuna geldi…

Ya hala göremeyen, gördüğü halde korkudan sesini çıkaramayan ülkeler?..

Onlar bugün ne durumda…

Langeline limanındayız…
Hemen deniz kıyısında,
Kopenhagen’in simgesi ‘Küçük Deniz Kızı’heykeli önünde büyük bir kalabalık…
Nuran ve ben, Andersen’in ‘Küçük Deniz Kızı’ masalını anımsatması dışında bir özelliği olmayan heykelin niçin bu kadar ünlendiğini anlamakta zorlanıyoruz…

Çocuk benden şimdi torunlarıma geçen sevgiyle (torunum Maya sanırım ‘Frozen’ animasyon filmini onlarca kez seyretmiştir)
Andersen’i ve bu güzelim kenti bir kez daha sevgiyle selamlıyoruz…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.