AE2.
Avustralya Kraliyet Donanması'na ait, 55 metre uzunluğunda zamanının en büyük ve güçlü denizaltılarından birisi.
25 Nisan 1915'de, Binbaşı Stoker komutasında,
Çanakkale Boğazı'ndaki hatları aşıp Marmara Denizi'ne geçmeyi başarır.
Görevi savaş ve nakliye gemilerimize saldırmak,
Çanakkale'ye asker ve malzeme sevkiyatını engellemekti.
Marmara Denizi'nde bulunduğu 5 gün boyunca sadece Şevket-i Peyket gemimize hafif yara aldırabilir.
30 Nisan 1915'de,
Çanakkaleye asker götüren Şükran vapurunu batırmak ister. Şükran'ın yanında koruyucu olarak Yüzbaşı Ali Rıza Kaptan yönetimindeki Sultanhisar torpido botu seyretmektedir.
AE2'nin attığı torpidoyu farkeden Sultanhisar tarafından uyarılan Şükran, keskin bir manevra ile saldırıdan kurtulur.
Ardından Sultanhisar saldırıya geçer ve yara alan AE2, gemi komutanının emriyle ambar kapakları açılarak batırılır.
Komutan Stocker ve 32 mürettebatı kurtarılarak,
Afyon'daki esir kampına sevkedilirler.
Kampta bir tiyatro ekibi kurarak esirlere oyunlar sergilerler.
Kaptan Stocker kaçmayı başarsa da kısa sürede yakalanır ve bu kez Yozgat esir kampına sevkedilir.
1918'de serbest kalan Stocker, hayatının geri kalan kısmını Londra'da tiyatro oyuncusu olarak geçirir.
Avustralya, tarihinin önemli bir parçası olan AE2'nin batığının bulunması için sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay'ın yardımını ister.
Selçuk Kolay, tüm arşivleri tarar ve uzun bir çabadan sonra 1998 yılında, Karabiga yakınlarında batığı bulur.
Avustralya hükümeti tarafından kendisine Devlet Liyakat Madalyası verilir.
Avustralya, 2014 yılında bir ekip gönderir, Selçuk Kolay ile birlikte dalarlar,
denizaltının içini görüntülerler.
Bulunduğu bölge koruma alanı ilan edilir.
O gündür bu gündür Avustralya Deniz Müzesi'nde replikası bulunan AE2 denizaltısının çıkarılarak, müzeye dönüştürülmesi çabaları sürdürülmektedir.
AE2'nin öyküsünü niçin yazdım?
Peki ya onu batıran kahraman Sultanhisar torpido botumuz?..
Hizmet dışına çıkarılınca sökümü yapılır...
Yalnız o mu?
Ya,Çanakkale'nin geçilememesinde en önemli görevi yapanlardan Nusrat Mayın Gemimiz?..
Önce dalgıç gemisi, ardından da özel kişilere satılarak kuru yük gemisi olarak kullanılır ve 1990 yılında Mersin açıklarında batar..
1999 yılında bir avuç yurtsever gönüllü tarafından batığı çıkarılır da,
Tarsus Belediyesi'nin sahiplenmesiyle sergilenir...
Ya, 18 Mart Deniz Savaşları'nda, İngiltere Kraliyeti Donanması'nın en ünlü gemilerinden Goliath'ı batıran Muavenet-i Milliye muhribimiz?..
Osmanlı'da daha acısı da var:
Kırım Savaşı'na katılan Mahmudiye gemimiz önce hurdaya çıkarılır, sonra da parçalanarak, maaşları ödenemeyen tersane işçilerine hiç değilse denilerek, kışlık odun ihtiyaçlarını karşılamak için dağıtılır...
Ya Balkan Savaşları'nın kahraman gemisi Hamidiye?..
Yavuz gibi o da söküldü...
Hamidiye'yi yaralayan gemileri Draçki'yi Bulgaristan ne yaptı dersiniz?
Müze...
Yunanistan Averof'u,
Rusya Aurora'yı,
İngiltere Victory'i müze yaptı...
Çanakkale'yi geçilmez kılan gemilerimizden,
Goliath Fatihi Muavenet-i Milliye mi?..
1953 yılında hurdaya ayrılarak sökümü yapıldı...
Çanakkale Zaferimizi bunları da anımsatarak kutlamak istedim...
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlara saygı ve şükranla...