Ajans Bakırçay
2024-02-20 13:19:58

Halkçı, Yerel Yönetim Manifestosu

N. Kazım Öztürk

20 Şubat 2024, 13:19

Özgürlük; günümüz modern dünyasında karar verme süreçlerine, yerelden, ulusal boyuta, katılım mekanizmalarına dâhil olmaktır.

Toplum yaşantısının akışında, günlük yaşantımızı ilgilendiren karar ve uygulamalara bizi dâhil eden, katılım isteğimize ortam yaratan yönetimler demokratik merkezlerdir.

Uygarlık, birçok şeyin yanında, toplumsal ilerleme, kişisel olgunlaşma; bireyin çevresinde ki yaşantıya dâhil olma boyutunda anlam kazanır ve gelişir. Kendimizi, düşünce ve karar boyutunda toplumun bir parçası olarak hissettiğimiz ölçüde, başkaları; birey ve düşünce olarak nazarımızda değer kazanır. Biz toplumsallaştıkça, çevremiz, bizi de kapsayan, çok renkli mozaik zenginliğine evrilir. Tek tek bireylerin değer kazandığı, demokratik yapılar oluşur. Gelişmiş ülkeler kalkındıkları için özgür değil aksine, bireylerin karar verme mekanizmalarına katıldıkları ölçüde, özgür ülkelerdir. Amartya Sen’nin dediği gibi ‘aslında kalkınma, özgürlüğün imkanlarıyla bir büyük buluşmadır(1). Karar verme süreçlerinin, dar, bölgesel en somut örneği Yerel yönetimlerdir.

Yerel yönetimlerin geliştirebileceği ‘paylaşma ve paylaşımı başarmayı amaçlayan kamu politikaları’(2) toplumsal bilinç ve duyarlılığı geliştiren, yerelde filizlenebilecek, insancıl uygulamalardır.

Kapitalizmin emperyalist aşamaya ulaştığı küresel dünyada, anti-kapitalizmin etkinlik alanlarında 'şehir(ler) mücadelenin sahnesini mi oluşturur, yoksa kaynağını mı?' (3) sorusunu somuta indirgenip ete kemiğe büründürdüğümüzde, yanıt; kamuya (belediye) ait bir arazinin imara açılması kararının, bölgede yaşayanların inisiyatifinle ret edilmesi, bir yönüyle ‘kamuculuk’ yani anti- kapitalist bir uygulama değil midir? Kapitalizmin gelişmesi, şehirlerin gelişmesinin bir farklı anlatımıdır ve 'şehirler bir artı ürünün toplumsal ve coğrafi olarak yoğunlaşmasından doğmuştur'(4) Dolayısıyla kent ve kentleşme daima sınıfsal bir olgu olagelmiştir. İlk sanayi devrimini yapmış ülke olan Birleşik Krallıkta şehirleri yüzyıl öncesinden betimleyen satırlar, bugünün Türkiye’sin de yaşanan kent yoksulluğunu geçen zamana rağmen- hiçbir şey değişmemiş gibi- anlatıyor değil mi 'Her yerde barbarca bir kayıtsızlık, bir tarafta katı bir bencillik diğer tarafta isimsiz bir sefalet. Her yerde sosyal bir savaş' (5)

Yerer yönetimler

Yerel düzeyde Kent yoksulluğuna yanıt, sisteme ait farklı sorgulamaları yaparak, alternatif uygulamaları oluşturarak, toplumsal dayanışmayı örgütleyecek, yerelin kaynaklarını halkçı uygulamalarla hak eden kent yoksuluna sunacak belediyelerdir.

Uzun yıllar içinde oluşmuş, Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde benzersiz örneği yaşanmış, paha biçilmez mahalle kültürüyle harmanlamış, siyasal(sol) belediyeciliğin özgün örneklerini yaşamış ilçemizde, toplumsal bütünleşmeyi yeniden oluşturabilir, baskıcı, ilkel, kolayca görülebilen menfaat zincirlerini mahkûm edip, bize dayatılan çıkarcı politika ve politikacıları ret edebiliriz. Bunu yapabilecek, örnek alabileceğimiz tarihsel şahsiyetlerimiz (Osman Özgüven) olduğu gibi, toplumsal bütünleşmeyi sağlayabilecek yetkinliğimiz, tavır koyabilecek örgütlülüğümüz var.

Belki dünyayı, 'yaşamı değiştirme ve şehri gönüllerince yeniden keşfetme' yerelin boyunu aşan ereklerdir ama, çağımızda kentten doğmayan, ilericilik, devrimcilik beyhude bir uğraştır.

Yaşadığımız bölgenin toprağını potansiyel rant kabul eden zihniyet ve kadrolar, yerel adına karar veren merciler olamaz. Bu unsurların çıkarcı anlayışlarını, toplum adına her fırsatta mahkûm etmek bizim görevimizdir.

Kitlelerin karar süreçlerine katılımı, kaynakların adil, şeffaf olarak kullanılması ve denetimin yapılmasını getirir. Denetim; daha iyi suyun musluklarımızdan akmasın dan, çamura batmadan sokaklarda yürümeye, kıyıların betona boğulmadan insana açılmasını sağlayan, kısaca insana ait yaşamsal gereksinimleri içerir.

Kent; sadece sokaklarında yürüdüğümüz, arkadaşlarımızla buluşup, kahvelerinde oturduğumuz, haftanın belirli günlerde kurulan pazarlarında alış veriş yaptığımız yaşadığımız yer değil, bizimle birlikte yaşayan coğrafyanın adıdır. Kentlerin yaşanılacak güzelliklere sahip olmasını sağlayacak, alacağımız kararlarla güzelleştirecekler bizleriz. Biz Dikili ve Çandarlı’lar kendi kendimizi iyi, güzel, haklı ve sınıf eksenli yönetmek istiyoruz.

Neler yapabilir?

 - Yoksulluğun evrensel ve ülkesel ölçekte kitlelerin üzerine karabasan gibi çöktüğü günümüzde, gerek maddi ve gerekse insani dayanışmanın yaygınlaştırılması, tek tek kişilerde ben yalnız değilim duygusunun oluşturması açısından yaşamsal bir önem kazanır. Yeni bir dünya, yeni bir insan karakteri oluşturularak meydana getirilir. Toplumsal ve insani dayanışma bunun ilk basamağıdır.

- Tek tek birey ve topluluklar olarak biz, doğanın bir parçası ve O’nu olumlu ya da olumsuz değiştirebilecek unsurlarız. Yaşadığımız çevreye duyarlılık salt yeşilin kutsanması yoluyla, günün sonunda pek anlam ifade etmeyen, soyut idealizme oluşmaz. Doğa dostu anlayış ve politikalar, azgın sermayeye karşı anti-kapitalist, kamucu politikalarla olasıdır. Çevre duyarlılığı, anti-kapitalist halkçı yön öne çıkmadıkça, soyut, iyi niyettin dışına çıkamaz ve bir anlam ifade etmez.

Yerel merkezli, insanı ve kamuyu önceleyen örgütlenmeler, toplumsal dayanışma halinde, çevreci, rantçı sermaye karşıtlığı temelinde bu politikaları, halkla birlikte oluşturabilirler. Dikili özelinde bunun Komünist Osman’a dayanan örneği var. Evet! Bir kez daha neden olmasın?

Kent; yaşamın gündelik üretiminde, emeğin yeni uygulama ve pratik biçimlerini modern dünyanın gündemine sokmuş, bu değişim emeğe ait toplumsal birlik ve dayanışmalarda yeni somut açılımları beraberinde getirmiştir. Bir de bakarsınız, kent dayanışması gelecekte bir gün kent isyanının, örgütlü altyapısını bize sunar. Kim bilir?

Günümüzde; daha adil bir yaşamı, kent yoksullarının örgütlü mücadelesi yaratacaktır. Yerel düzeyde demokrasi uygulamalarını yaşama geçirecek, kent yoksullarına dayanan yerel yönetimler oluşturmalıyız.

--------------------

Kaynakça

(1) Amarta Sen –Özgürlükle Kalkınma sayfa 291 Felix Kitap

(2) J.M.Winter The Great War and the British People

(3) David Harvey Asi Şehirler sayfa 17

(4) David Harvey age sayfa 45

(5) F.Engles İngiltere ‘de Emekçi sınıfların durumu

Yorumlar (1)

BEKİR HOCA 10 Ay Önce

Değerli öğretmenim umarım tüm dileklerimiz gerçek olur. Kaleminize, bilgilerinize,fikirlerinize sağlık...Sağlıklı, mutlu günler...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.