Biz istemiyoruz, biz değiştirmek istiyoruz.
Değiştirme Metodolojisi
Başkaldırının veri boyutlarında, değiştirme savaşımını verenler; ulaşılmak istenenin düşselliği (ütopya) yanında, bir o kadar da ayakları yere basan, özgünlüğü de içeren kuramsal(ideolojik) alternatifleri netleştirirler.
Egemen sınıfa özgü değerleri reddetmek sınıfsal maddi gücün bilincine varmanın ilk şartı, başlangıcıdır.
Karşı sınıfa karşı tavır, onların idealize edilmiş pozisyonlarını, fetiş soyluluklarını inkâr ederek basite indirgeme, sihirlerinin olmadığının bilincine vararak, korkutucu etkilerini sıfırlamak, onlarla kendini eşitlemek olmalıdır. Bize sunulan(dayatılan), onların çıkarını gözeten ‘İyi’nin bizim için anlam ifade etmediğini inkarla göstermek, mücadelenin kuramsal alt yapısından önce isyankâr ilk sesi çıkarma aşamasıdır. Marifet; imgesel düşün ve davranma soyutlaması olan kozmogonik bir mit(lerin) peşinden koşmak değil, mitleri yok edecek somut yaşam gerçeklerini görmektir. Bilinmesi gereken; haksızlığı yıktığın ölçüde hak kazandığındır.
Yaşamın değişimi (yeni yıl) getirdiği farklılıklarla onu(yaşam) algılamada bize yeni boyutlar katar. Geçen yıllar bizi değiştirirken, bizde onu değiştirme istek ve zorunluluğunda değişerek diyalektik bütünlüğün bir parçası oluruz.
Kurtuluşun felsefesi, gerçek kimliğine, bütün insanlığı kapsayan bütünsel, tümleci olduğunda bireysellikten sıyrılarak toplumsallaşır, maddi ve sınıfsal güç kazanır. Ve o seviye artık; bireyin kendi mücadelesinde toplumsal heyecanı duyumsadığı aşamadır.
Değiştirme Denemeleri (Yeni yıl boyamaları)
Gelin, yeni yılın ilk günlerinde üzerinde hiçbir çizginin, hiçbir rengin olmadığı tuvalin(dünyanın) önünde durduğumuzu hayal ederek, özlem ve beklentilerinize uygun resmedeceğimiz bir dünya kurgulayalım.
Çok uzaklardan Latin Amerika’dan çıkıp gelmiş topraksız köylüler, Hindistan’da yüzyıllardır ekip biçtikleri toprakları yapılacak baraj altında kalacağı için yolları bloka eden köylülerin yanına yerleşmiş köylü dayanışmasının en güzel örneğini sergileyip, yanık ezgileri ortak bir dille çığırmaktalar, duyuyor musunuz?
Dünyanın dört bir yanından her yaştan issizin tuvali yırtan sessiz haykırışlarını duyuyor muşunuz?
Beyaz zeminde renk cümbüşünde birleşerek, mavinin ufuk sonsuzluğuna süzülen yoksul yığınları görüyor musunuz?
Londra sokaklarında Gazze’deki soy kırımı lanetleyen benim Yahudi kökenli yoldaşım el etmekte, görüyor musunuz?
Final
Ve ışıklar söner; oyunun başrol oyuncuları- dünyanın bütün kol ve düşün emekçileri- son sözü söylemek için sahneye çıkar, resmin ortasına yerleşir. Ve ben, onların söylediği şarkıyı dinlemek için işin bu aşamasında susarım.
Gelecekten gelen sesleri sizlerde duyuyor musunuz?
‘Sen ey büyük isyancı! İndir perdeyi! (1)
-------------------------
(1) Alexander Pope, The Dunciad