Son teknoloji saldırı ve savunma sistemlerine sahip, kalabalık, eğitimli ve profesyonel bir orduyla el yapımı silahlarla idare eden, ilkel teknolojilere sahip amatör askerler... Pek çok kişi 7 Ekim'e kadar İsrail ordusu ve Hamas için bunları düşünüyordu. Öte yandan Hamas, üç haftadır işlerin İsrail için o kadar kolay olamayacağını tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiş bulundu.
İlk fiyasko değil
Hamas, Dünya'nın en gelişmiş ordularından birini zorladıkça ve köşeye kıstırdıkça, galibin kim olacağı da tartışılmaya başlandı. Son günlerde çok az şey Hamas'ın Gazze'den girip İsrail sınırlarından çıkan 500 kilometrelik tüneller ağı kadar konuşuluyor. İnsanlar Hamas'ın başarısına ve İsrail'in sıkışmışlığına şaşırırken Birleşmiş Milletler eski Silah Müfettişi Scott Ritter, Sputnik'e yazdığı bir yazıda bu şaşkınlığın yersizliğinden bahsetti; nitekim Aksa Tufanı, İsrail ordusunun ilk fiyaskosu değil.
Hizbullah hezimeti
Ritter, aktardığı bilgilerde geçtiğimiz iki yılda İsrail ordusunun düzenlediği iki tatbikattan bahsediyor. Bu tatbikatlarda İsrail'in aynı anda birden fazla cephede savaşma yeteneği sınanmış, Kuzey İsrail ve Güney Lübnan'da İran ve Hizbullah güçleriyle girilecek bir savaşın sonucu saptanmaya çalışılmıştı.
Peki İsrail ordusu böyle bir tatbikata neden gerek duymuştu? Ritter'ın yazısına göre 30.000 kişilik bir İsrail birliği, 2006 yılının Ağustos ayında 3000 kişilik hafif silahlı Hizbullah birliğiyle gerçek bir savaşa girdiğinde büyük bir hezimete uğramıştı. Bu savaşta İsrail, 20 Merkava kaybetti(1).
Bu fiyaskolar zannettiğimizden yaygın
Terörizm ve Orta Doğu konularında çokça çalışması bulunan Prof. Dr. Serhat Erkmen, savaşın 3. gününde yazdığı bir yazıda istihbarat başarısızlıklarının zannedilenden yaygın bir durum olduğunu yazmıştı. İsrail medyasında eski istihbaratçıların, askerî uzmanların ve güvenlik konusunda çalışan akademisyenlerin görüşlerine sık sık yer verildiğini, kendi istihbarat sistemini oluşturan Hamas'ın bu olanaklardan faydalanmış olabileceğini, Hamas'ın başarılı istihbarat ağının içindeki casusları tespit edip kendi casuslarına çevirdiğini, İsrail'in 1982'de işgal ettiği Lübnan'ı boşlatmak zorunda kaldığını ve 2014'te Hamas'a karşı Gazze'ye girdiğinde hiçbir kazanç sağlayamadığını da eklemişti (2).
Yani Hamas ve Hizbullah, hali hazırda İsrail'i yenilgiye uğratabilen (veya en azından geri püskürtebilen) örgütlerdi.
2006'daki savaşta uğradığı yenilginin ardından geçtiğimiz 2 yılda gerçekleştirdiği tatbikatlarda İsrail ordusu başarılı olduğunu açıkladı. Öte yandan düşmanları da bir köşeden bu gelişmeyi izlemekle yetinmiş değil. Sistematik olarak savaşa henüz dahil olmasa da İsrail güçlerine roket atışlarında bulunan Lübnan Hizbullahı'nın elinde 150.000 roket bulunduğu belirtiliyor. Lübnan Hizbullahı, taraflardan biri olarak savaşa dahil olmak için İsrail'in kara harekatını başlatmasını bekliyor. Bu durumda İsrail'in kara harekatına başlaması halinde kendisini Hamas tünellerinin yanı sıra bir kabus daha bekliyor (3).
Bu kadar büyük bir füze stoğundan bahsedildiğinde, Demir Kubbe'nin cephanesinin daha önce tükendiğinin iddia edilmiş olması da hatırlanmalı. Aynı iddiaya göre füzelerin ve üretimin yetersizliğinden dolayı İsrail, ateşkes imzalamak zorunda bile kaldı (4).
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Batı ülkelerinin İsrail'e yapacağı yardımların yetersiz kalabilme ihtimalinin de üzerinde durmak gerekir. ABD'nin savaş bölgesine savaş gemisi göndermesinin hemen ardından Blinken'in, gemilerin "caydırıcılık" amacıyla gönderildiğini söylemesi, kimilerince itiraf olarak yorumlandı. NATO Askeri Komitesi Başkanı Amiral Rob Bauer de Hamas'ın saldırısından birkaç gün önce NATO'nun Ukrayna'ya silah gönderirken "mühimmatın dibini sıyırdığını" söylemişti (5).
İsrail'e uluslararası tepkiler artarken...
Son gelişmeler ayrıca İsrail'in uluslararası desteğinin gitgide daha fazla sorgulandığı yönünde. İddialara göre kara harekatına hazırlanan İsrailli yetkililerin operasyonun hedeflerine dair kesin bir anlayışları ve farklı ihtimallere karşı planları olmayışı, ABD'li ortaklarını çileden çıkarttı. Operasyonu ortak planlayan ABD'li yetkililer, İsrailli yetkililerin planlarını, hedeflerini ve öngörülerini yeterli görmedi. Anlaşmazlığa düşen İsrailli yetkililer, ayrıca kara harekatının sonrası içinde herhangi bir strateji geliştiremedi (6).
ABD'li ve İsrailli yetkililerin arasındaki anlaşmazlık, halihazırda İsrailli sorumluların Uluslarası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına yönelik artan bir talebe eşlik etti. BM uzmanları da Gazze'de soykırımın önlenmesi adına çağrıda bulunmuştu. İslam İşbirliği Teşkilatı soykırımın durdurulmasına yönelik genel bir çağrı yayınlarken, Güney Afrika ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne benzer bir çağrıda bulundu. İrlanda Cumhurbaşkanı İsrail'in Cenevre Sözleşmesi dahil sivillerin korunmasına yönelik bütün kuralları ihlal ettiğini söylerken üst düzey bir G7 yetkilisi de Batı'nın ikiyüzlülüğünü eleştirenlerin arasına katıldı. Gazze'de insani ateşkes çağrısında bulunan hükümetlerin arasına iki Batılı hükümet, Hollanda ve Belçika hükümetleri de katıldı (7).
Çaresiz kalan İsrail, dört kolla medyaya sarıldı
İsrail, zaten savaşta medya alanında bir cephe açmış bulunuyordu. Bu tarz uluslararası tepkilerin artmasıyla çaresizliği artan İsrail, bu cephedeki çatışmalarını arttırdı. İsrail Dışişleri Bakanlığı, savaşın ilk iki haftasında Youtube'a 7,1 milyon dolarlık reklam verdi. Reklamlar çoğunlukla gelişmiş Batılı ülkelerin sosyal medya hesaplarında yayınlanmakta.
Yine İsrail Dışişleri Bakanlığı, eski adı Twitter olan sosyal medya platformu X'te de bir haftada 4 milyondan fazla izlenen 30 reklam yayınladı. İsrailli gruplar, Vikipedi gibi kaynakları İsrail lehine manipüle etmek için seferber oldular ve sosyal medya platformlarına yönetici olarak giren İsrailli eski devlet adamları ve casuslar, etkinliklerini arttırdı. Bunların içerisinde çoğunlukla Unit 8200 isimli ağa dahil kişiler yer alıyor. Bu ağa dahil olan ve İsrail Adalet Bakanlığı'nda genel müdürlük yapmış olan Emi Palmor, Facebook'un 22 kişilik Denetim Kurulu içerisinde bulunurken, Google Araştırma Stratejisi ve Operasyonları Başkanı Gavriel Goidel, Messenger Veri Bilimi Başkanı Eyal Klein ve Microsoft Küresel Stratejik İttifaklar Başkanı Ayelet Steinitz gibi isimlerin de bu ağa dahil olduğu iddia ediliyor (8).
İsrail'in amaçlarını yerine getirmek için manipülasyona bu kadar çok ihtiyaç duyması, çaresizliğinin boyutunun ne kadar büyük olduğu sorusunu akıllara getiriyor.
Kabaca söyleyebiliriz ki; reel sosyalizmin çöküşüyle başlayan ve birkaç büyük gücün köşe başlarını tuttuğu tek kutuplu dünyanın sonu geldi. Bu yolun sonunda dünya işçi ve emekçi hakları için, denizin ortasında geçen yıllar ardından kara görünmüş olabilir; veya Afganistan'daki gibi sonuçlar daha sık görülebilir. Sonucun ne kadar iç açıcı olacağı dünya işçi sınıfının iradesine bağlı olacaktır.
---------------
1. https://sputnikglobe.com/20231011/scott-ritter-israeli-assault-on-gaza-is-doomed-to-fail-1114109205.html
2. https://fikirturu.com/jeo-strateji/israil-hamasin-saldirisini-neden/
3. https://x.com/ProSyn/status/1712551219045216541?t=SXLs9GczD2V3F5xKRZeqiw&s=08
4. https://www.nytimes.com/2014/08/11/opinion/how-hamas-beat-israel-in-gaza.html
5. https://www.evrensel.net/haber/500411/nato-yetkilisi-daha-fazla-silah-uretimi-istedi
6. https://harici.com.tr/netanyahunun-bataklik-korkusu/?amp=1
7. https://antiapartheidmovement.net/updates/view/urgent-policy-brief-by-palestinian-civil-society-networks-states-must-uphold-international-law-and-stop-israels-looming-genocide-in-gaza/22
8. https://www.mintpressnews.com/pro-israel-trolls-mobbing-twitter-community-notes/286099/