Yeni yeni fark ediyorum... Gündelik hayatta kullandığımız kelimelerin, deyimlerin, terimlerin köklerini araştırdığımızda sıklıkla ilginç hikayelerle karşılaşıyoruz. Kimileri ise insanın ağzını açık bırakacak cinsten oluyor.
Örneğin "kıraathane". Çoğunlukla orta yaşlı veya daha büyük kelli ferli adamların içinde ucuz çay kahve içtikleri toplanma yerleri olarak biliyoruz. Kıraat etmek kelimesinin okumak anlamına geldiği ve eskiden her kahvehanede küçük de olsa bir kitaplık bulunduğu ise fazla anlatılmaz.
Bu kıraathanelere, özellikle köylerdekilere girip biriyle tanışmadan, veya tanıdık biriyle karşılaşmadan çıkmak ise nadirdir.
Böyle bir karşılaşmada, bir aile dostumuzla denk geldim. Emekli bir polis. Mesleğindeki yolsuzluk örneklerine çokça şahit olmuş, emniyetle suç dünyası arasındaki çatışmanın nasıl yer yer işbirliğine dönüştüğüyle ilgili türlü örnekler anlatıyor.
"Eline böyle konularda belge geçerse benimle paylaşır mısın" diyorum, "sakın ha" diyor; "muz cumhuriyeti burası!"
Peki muz cumhuriyeti teriminin kökeni nedir?
United Fruit Company; bugünkü ismiyle Chiquita. Bir zamanlar gösterdiği sömürü örneğiyle Gabriel Garcia Marquez'in ve Pablo Neruda'nın eserlerinde ismi geçen şirket. 1951'de Guatemala'da ülke tarihinin ilk demokratik seçimleri yapılırken, nüfusun %2'si toprakların %72'sine sahipken, 3.5 milyon dönümlük arazisiyle ülke ekonomisinin 3'te 2'sini kontrol eden şirket. Seçimleri kazanan kalkınmacı lider Jacobo Arbenz Guzman, zengin şirketlerden toprakların ederi fiyatına alınıp fakir köylülere dağıtıldığı bir toprak reformu planladığında Eisenhower'ın ve CIA'in kapısına dayanarak "topraklarımıza çöküyorlar, bizi kurtarın" diye yalvaran bir tekel. Bu şirket, az vergi ödemek için topraklarının resmi değerini de düşük göstermiş, arazilerin kamulaştırılması gündeme geldiğinde de kendi kuyusuna düşmüştü. ABD Dışişleri Bakanı, meşhur Dulles Kardeşler'den John Foster Dulles'ın bu şirketle organik ilişkileri bulunurken, CIA şefi Allen Dulles ise doğrudan bu şirketin yönetim kurulundaydı. ABD, işçilerini kölelik şartlarında çalıştırması ve yolsuzlukları ile meşhur şirketin çağrısı üzerine albay Carlos Castillo Armas'a darbe yaptırdı. Castillo eliyle harekete geçirilen kitlesel imha hareketlerinde 200.000 kişi öldü. Muz cumhuriyeti terimi bu şirketin Latin Amerika'daki faaliyetlerinden gelir.
O kahvehanede, dostumuzun ağzından "muz cumhuriyeti" terimini duyar duymaz bu hikaye aklıma geldi. Başka bir şeyle beraber; muz konteynerleri içinde Türkiye'ye taşınan uyuşturucular.
Merak ettim, kaç defa Türkiye'deki limanlarda muz konteynerlerinde uyuşturucu yakalandı?
Şunun şurasında Google'a, arama barına "muz konteynerlerinde uyuşturucu" yazdım.
Yalnızca ilk sayfa boyunca 8 farklı uyuşturucu operasyonu haberi buldum. Bunlardan 6'sı son iki yılda gerçekleşmiş. 5'i Mersin Limanı'nda, 3'ü Ambarlı'da yapılmış. Toplam 2 ton 300 kilo kadar kokain bulunmuş.
8 uyuşturucu operasyonu haberi! Google'ın sadece ilk sayfasında, yalnızca Mersin ve Ambarlı'da, ve yalnızca muz yüklü gemilerde... Operasyonlarda yakalanan kimi miktarlar ise rekor niteliği taşıyor.
Büyüleyici bir tesadüf!
Merak edenler için, karşıma çıkan operasyon haberlerinin kronolojik sıralaması:
22 Aralık 2018 Ambarlı
32 kilo
4 Mart 2019 Ambarlı
185 kilo
29 Ocak 2021 Ambarlı
88 kilo
31 Ağustos 2021 Mersin Limanı
30 kilo
15 Kasım 2021 Mersin Limanı
1 ton 300 kilo
5 Ekim 2022 Mersin Limanı
48 kilo
26 Temmuz 2023 Mersin Limanı
11 kilo
27 Ekim 2023
Mersin Limanı
610 kilo