Yıl 2019... 20 yaşında gencecik bir kadın... 18 aylık ve 2,5 yaşında iki çocuk annesi... Zümrüt ER...
Şiddet gördüğü gerekçesi ile eşinden boşanmak ister. Çocuklarını alır ve ailesinin evine sığınır. Kısa zaman içinde kendini toparlar. Devletin dezavantajlı kadınlara öncelik tanıdığı imkânlardan faydalanarak okulunu dışarıdan bitirir. Her kadın gibi, O da çok beceriklidir. Belediye’nin mahallesinde açtığı Kültür Evindeki "Kadın Dayanışma Merkezine" müracaat eder. Önce hukuksal danışmanlık alır. Sonra da psikolojik. Boşanırken izleyeceği yolu, tehditler karşısında alabileceği önlemleri, çocuklarının velayeti adına yapabileceklerini öğrenir. Psikolojik danışman da, erken yaşta, kaçarak yaptığı evlilik sorunlarının psikolojik yükünü hafifletecektir. Kendini keşfeder Zümrüt. Bir kadının tek başına ayaklarının üzerinde durarak geleceğine sahip çıkabileceğine olan inancı her geçen gün artar.
Hayata tutunur. Kadın Dayanışma Merkezinin kurslarına başlar. Halı dokur. Çini boyar.
Merkezin bahçesinde, evinde hazırladığı, reçelleri, turşuları kurutmalık ve salçaları sergiler. Onlarca turist, hayranlıkla satın alır el emeğini..
Okuması ilerledikçe Kadın Dayanışma Merkezindeki Kadın Kütüphanesini daha sık ziyaret eder. Okuduklarını tartışmak ister. Tartıştıkça ufku açılır Çocuklarına anlatır öğrendiklerini... Erken yaşta evlenmeyi düşünen genç kızlarla konuşur… Mahallenin tüm derme çatma evlerinin duvarlarına kadın resimleri çizerler. Çiçeklerle süslerler pencere önlerini...
Tüm masallarda olduğu gibi bu masalında sonu "mutlu biter "demek isterdim. Nasıl bitsin?
Gökten üç elma düşer fakat gerçek hayatta, Zümrüt için düşen elmaları vururlar. Çürür ve toprağa karışır elmalar...
Katliamlarına mazeret arayan erkekler Zümrütleri hiç çekinmeden korkmadan utanmadan arsızca, vahşice öldürürler ve öldükleri yere düşüp pul olacaklarını zannederler. Oysa toprağa düşen Zümrüt, değerinden hiçbir şey kaybetmez. Zümrüt olarak kalır...
Boşandı boşanmasına Kızımız, ne tesadüftür ki, boşanması onandıktan bir gün sonra, önce eşi tarafından darp edildi. Sonra balkondan düştü ve kayınpederi tarafından da pompalı tüfekle vuruldu.
Zümrüt boşandı ve öldü. Çocukları, annesini öldüren adamın evinde kaldı.
Katliama mazeret çok; Namus denildi, cinnet denildi, tahrik denildi, kendi düştü denildi. Denildi de denildi…
Hiçbir neden kadın cinayetlerinin mazereti olamaz. Bu bahanelere artık karnımız tok.
Bıkmıştık, usanmıştık. Bilemediler...
Geride gözü yaşlı ana baba, kardeş, çocuklar, dost ve akrabalar kaldı. Elmalar çürüdü, Kadınların çektiği zulüm hiç ama hiç bitmedi.
Gerçekler; Pandemi sonrası Bergama Ağır Ceza Mahkemesinde Zümrüt ün ilk duruşmasındaydık.. Yanımıza, bastırdığımız kocaman Zümrüt fotoğrafları ve Dikili Kadın Platformu Pankartımızı da aldık.. İçerde dava sürerken bizler dışarıda, uluslararası İstanbul sözleşmesi uygulanmış olsaydı, kızımızın halen aramızda olabileceğini tartışıyorduk. Zümrüt’ü, tutucu kafaların aile düşmanı ilan ettikleri İstanbul Sözleşmesi değil, aileden biri "Kayınpederi" vurmuştu. İstanbul Sözleşmesi değil, yine aileden biri, "eski eşi" şiddet uygulamıştı
Dava; kayınpeder ve eski eşin tutukluluk halinin devamı ve karşı tarafın tutuklu şahitlerinin gözetim serbestliği ile 26 Kasım 2020 günü saat 15.15’e ertelendi…
Dönüşte, bir kaçımız Zümrüt ün ailesinin tuttuğu araçdaydık. Üzgün yorgun ve öfkeliydik.
Anne, bizlerden bir isteği olduğunu dile getirdi.
Bir dahaki davaya gelin diyebilirdi. Az kişiydiniz, daha kalabalık olun, daha çok olun diyebilirdi. Ne bileyim? Kızımın ismini daha çok bağırın dahi diyebilirdi... İnsanlıktan isteyebileceği onca şeyin arasından, derin bir mahcubiyet içinde "Zümrüt ün fotoğrafı" diye fısıldadı...
İkiletmedik. Verdik. Öptü, sevdi, kokladı...
Kalbim paramparça oldu. Gizli bir çığlık yükseldi içimden. Kimseler duymadı.
"Hangi namus ya da namussuzluk bir Anayı evladına hasret bırakıp fotoğrafını koklamasına neden olacak kadar büyük bir günah sayılabilir ki?"
Ve bir gerçek daha, Mahallede, Kadın Platformu’nun talepleri, Kent Konseyi Kadın Meclisinin talep ve çalışmaları ile Kadın Dayanışma Merkezi kuruluyor... Bir hukukçu ve bir psikolog hizmet vermeye başlayacak. Bir kadın kitaplığı da olacak. Dokuma tezgahları, sergilenecek turşular reçeller vs..
Geriye bir tek pencerelerin önüne ekilecek çiçekler ile kadın resimleriyle süslenecek duvarlar kalıyor. Yaşayan nefes alan ve ayaklarının üzerinde duran kadınların resimleriyle...
Semra Pek 4 Yıl Önce
Kadınlar içın yapılanlar yetersiz