27 Şubat 2020; İdlip’te 33 askerimiz şehit oldu. ‘Hayır’ dediler, 50’den fazla, görgü tanıkları ile resmi açıklamalar birbirini tutmadı. 70 diyen de oldu. Şehit haberleri gelmeye devam etti. Suriye’nin kuzeyinden, Kuzey Irak’tan, Hakkâri, Şırnak ve niceleri. Gazetede veya televizyonda bir alt yazıda görüyorduk. 3 Şehit, 6 şehit, 2 şehit. İsimleri neydi, yaşamları, çocukları var mıydı?
11 Mart 2020; Türkiye’de ilk Koronavirüs vakası görüldü. Onu takip eden günlerde 100’ler 1000’leri kovaladı. Turkuaz tablolarda acı oldu sayılar. Ölümlere de aynı tavırla yaklaşıldı. Sayılar arttıkça duyarsızlaştık. Toplam vaka sayısı diye bir kavram yerleşti hayatımıza. Duruma göre indi vaka sayıları, gizlenemeyecek kadar fazla olunca fırladı sayılar. Azalanda, artanda sayılar değildi insandı.
Ekonomik sıkıntılar başladı. Virüs sadece sağlığımızı değil ocağımızı da söndürüyordu. İlk ağızdan açıklamalar iş adamlarını memnun etti. TÜSİAD’a ‘hadi gene iyisiniz’ mesajı verildi. Maazallah patronlar batarsa ülke batar. Hâlbuki Türkiye’de işsiz sayısı 4 milyon 61 bin açıklandı. 61 bin mi? Yoksa 61 bin küsur mu? Patronların sayısı belliydi ama halkın büyük bölümü küsurattan ibaretti.
Süreç çetindi. Sağlık çalışanları en ön safta yaşamlara dokunuyordu. Koronavirüs her geçen gün 1-2-3… sağlık çalışanını aramızdan alıyordu. Meslek hastalığı olsun mu? Olmasın mı? ‘Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un, koronavirüsün meslek hastalığı kabul edilmesi talebine "Evde hastalananlar var, nasıl meslek hastalığı kabul edelim" ifadelerini kullandığı belirtildi.’ Haberini ibretle okuyorduk. Uzmanlar artık hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının tam sayısını veremiyordu. Açıklamalarda ‘400’e yakın’ şeklinde özetlendi. Artık onlarda birer sayıydı. İsimleri neydi?, kurtardıkları? Onlarda küsuratla anıldı. Ülke olarak 1 günümüzü ayırdık sadece. Alkışladık balkonlardan. Sonra mı? Saldırmaya devam etti yine birileri.
Kadın cinayetleri de hiç durmadı. 2021 yılı Ocak Ayında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 6284 sayılı kanun kapsamındaki kadın cinayetlerinde hayatını kaybeden kadın sayısını 2017'de 353, 2018'de 279, 2019'da 336 ve 2020'de ise 266 olarak duyurdu.Artık onlarda birer sayıydı. İstatistikçiler hemen çetelesini tuttu. ‘2019’a göre azalma var’ dendi. Neydi isimleri, hayattan beklentileri peki ya umutları? Sayılarla ilgilenenler bir gece ansızın İstanbul sözleşmesinden çekiliyordu.
Büyük süpermarketler kasayı doldurmayı sürdürürken, AVM esnafının kiraları affedilirken, köprüler ve otoyolların müteahhitlerine ödeme ertelenmezken, ‘inadına Kanal İstanbul’ açıklamalarının gölgesinde yine uzmanlar, son 1 yılda 24 bin 136 iş yerinin kapanmak zorunda kaldığını açıkladı.
Milletimiz umudunu sanal parada aradı. ‘Bir koyyyin, Bin kazan’ dediler. Geleceğin parası kripto para. Zaten virüsünde arkasında büyük büyük güçler var. Çip takacaklarmış. Bu fırsatı kaçırmak istemeyenler bir koydular bin eksiye düştüler. Umut sayılardaydı, yüzde bilmem kaç kazanç beklenildi ama umutlar suya düştü. Klasik yöntemlerden vazgeçemeyenlerde oldu. Musluğun başındaki godamanları hiç dikkate almadan sayısal loto oynadılar, mili piyango ve iddiada aradılar umudu. Maalesef çıkan sayılar, kürelerde dolanan toplar, hep kendi sayılarıydı. Halkın sayıları başkaydı.
Bugünlerde koronavirüs 65 binleri gördü, hayatını kaybedenler günlük 250-300 aralığında. Ne kadar kolay telafus ediyoruz değil mi? Her gün sadece sayı ile ifade edebildiğimiz yaşamlar yok oluyor. Kimdiler?, gelecekten beklentileri nelerdi?
Açıklamalar geldi. ‘Virüsle mücadele edeceğiz, kararlıyız’. Tam kapanalım, ama hemen şimdi değil, Ramazanda kapanalım. İçki yasak olsun. Çünkü virüsün ana kaynağı içki. Virüs gündüz değil akşam bulaşır. Akşam çıkılmasın, gündüz az çıkılsın. Köprülerden geçiş ücretsiz ama sokağa çıkmak yasak olsun. Eğer günlük vakaları 5000 binin altına indirebilirsek turist gelecek, turist demek döviz demek. Günlük 5000, kulağa hoş geliyor. Peki ya aşı. Kaç adet aşı geldi yada gelecek? Bilinmiyor. Yine sayılar yine rakamlar ama birbirinden farklı.
Demem şu ki dostlar, insanına değer vermeyen ülkelerde yurttaşlar ancak sayı olurlar, İstersen ülken için bir buluş yap, bir teorin olsun, yada üret sabahtan akşama alın terinle, dürüst bir birey ol. Vergini öde tıkır tıkır. Kaç kişi olduğun önemli değil. Sen lebalebsin aslında ucu bucağı olmayan. Sayılar sayılar sayılar her şeyin sadece özeti sayılar. Kim olduğun önemli değil.