Kırşehir'de;
78 yıl önce,
22 Ağustos 1942'de,
Dört kardeşin üçüncüsü olarak,
Tapu Kadastro Memuru
Hakkı Şinasi Bey'den oldu,
Nadire Hanım'dan doğdu...
Hakkı Şinasi Bey'in tayini Ankara'ya çıkınca;
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi de dahil olmak üzere,
Tüm okul hayatını Ankara'da geçirdi...
Henüz Hukuk Fakültesi öğrencisiyken;
26 Ağustos 1962'de,
Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan,
"Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle,
Yunus Nadi Ödülü'nü aldı...
1965'de Avukat olarak mezun oldu...
Cemal Reşit EYÜPOĞLU'nun yanında,
Avukatlık yapmaya başladı...
Aynı yıl 18 Haziran'da,
"Biz Anayasayı Savunuyoruz. Ya Siz?"
başlıklı makalesi,
Yön Dergisi'nde yayımlandı...
30 Haziran 1967'den itibaren de;
"Kitap Toplatmak Anayasaya Aykırıdır"
başlıklı yazısıyla,
Kim Dergisi'nde de yazıları
ve
18 Ağustos'taki;
"Anayasaya Saygı" başlıklı yazısıyla birlikte,
Akşam Gazetesi'nde de incelemeleri yayımlanmaya başlandı...
1969-1972 yılları arasında;
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde,
İdare Hukuku Profesörü,
Tahsin Bekir BALTA'nın asistanı olarak çalıştı...
15 Temmuz 1969 itibariyle de;
Milliyet Gazetesi'nde,
İncelemeleri yayımlanmaya başlandı...
Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada;
12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı,
"Ordu uyanık olmalı" sözleriyle,
"Orduya hakaret etmek" ve
"Sosyal bir sınıfın,
Öteki sosyal sınıflar üzerinde,
Tahakkümünü kurmak..."
suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alındı...
7 yıl ceza aldığı bu davadan dolayı;
Mamak Askeri Cezaevi'nde,
1 yıl yatmasının ardından,
Yargıtay bu kararı bozdu...
10 Ekim 1972'de serbest bırakıldı
ve hemen askerlik görevine alındı...
Tuzla Piyade Okulu'nda verilen 3 aylık eğitimden sonra;
Okul yönetimi tarafından,
"Kötü hal ve düşünce sahibi"
şeklinde suçlandı ve "er" çıkarıldı...
Ardından da;
Ağrı'nın Patnos ilçesine gönderilen MUMCU,
31 Ocak 1974'te,
Askerliğini,
"Sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı...
İlhan SELÇUK dahil;
Birçok Cumhuriyet Gazetesi yazarı
ve çalışanıyla birlikte,
1991'de Cumhuriyet gazesinden ayrıldı...
1992 yılında;
1 Şubat gününden 3 Mayıs'a kadar,
Milliyet Gazetesi'nde yazdıktan sonra;
Yönetim değişikliği yapılmasıyla,
7 Mayıs 1992'de,
Tekrar Cumhuriyet Gazetesi'ne döndü...
Ömrü boyunca boyun eğmedi.
Bildiği gerçekleri yazdı hep.
Güce biat etmedi.
Hırsızın,
Arsızın,
Puştun,
Yolsuzluğun üzerine üzerine gitti...
Bu durum,
Bu coğrafyanın kaderi gibi,
Birilerini rahatsız etti...
Ve katline karar verildi...
İlginçtir!...
Toplumun çoğunluğunu ilgilendiren,
Çok önemli olaylarda,
Hep,
Görev başında - nöbette olmam,
Bu kara günle başladı!...
24 Ocak 1993............
Kar yoktu o gün Ankara'da!...
TRT Ankara TV Kavaklıdere Stüdyoları,
2. Bodrum katında nöbetçiydim...
Sabah çok erken geldim nöbete.
Gün içinde, haberci arkadaşlardan duydum ilk...
Görüp görebileceğim en öngörülü gazeteciydi.
Köşe sahibi olduktan sonra da,
En araştırmacı yönünü sürdüren gazeteci.
Farklıydı.
Özeldi...
Dedim ya;
Kar yoktu o gün Ankara'da!.
Karlı Sokak'ta...
Ama buzdu...
Karın arkası,
Soğuktu......
Karlı Sokak'taki evinden,
Arabasına dek yürüdüğü yolda,
Buzda kaydı mı bilmem?
Arabasına bindiğinde;
Halâ unutmam;
İlk o zaman duyduğum,
C-4 tipi plastik bombayla patlatıldı ama...
Çalışmalarından,
Araştırmalarından rahatsız olanlar tarafından...
Olayın hemen arkasından;
Gariptir,
Uzmanlar tarafından hiçbir delil bulunamadı...
Apar topar,
Bildiğimiz süpürgeyle,
Bir güzel süpürüldü üzerinden kanıtlar...
Cinayeti çözmenin,
Devletin namus borcu olduğunu belirtti.
Çok kıymetli devlet büyüklerimiz...
Evet, failleri yakalanamadı halâ...
Olay yerine çok yakın bir yerde çalışan ablamın,
O akşam anlattıklarına kadar hatırlıyorum günü...
Kar yağmıştı önceden.
Yağmıyordu o an Ankara'da,
Karlı Sokak'ta...
Ama buzdu......
Karın arkası,
Ölüm öncesi..........
Çok soğuktu..............
Uğur'ladık Usta'yı sonsuzluğa...
Işıklar içinde uyu Usta...