Ajans Bakırçay
2023-11-07 09:49:36

5. Müzikte Romantik Dönem

Burak Ülker

07 Kasım 2023, 09:49

-Müzikte yaklaşık olarak 19. yüzyılı kapsayan Romantik Dönem burjuvazinin tam olarak siyasi gücü ele geçirdiği ve ilericilik rolünü kaybettiği bir zaman dilimine denk gelir.

-Romantik döneme gelene kadar bir çağın stilinin o çağın bestecilerine göre daha ön planda olduğu, stilin etrafında bir araya gelmiş birçok besteci olduğu yönünde bir değerlendirme yapılabilir. Fakat romantik dönemde her bestecinin az ya da çok kendi stilini yarattığına tanıklık ediyoruz. Bu dönemde müzisyenleri Muhafazakar romantikler ve Radikal romantikler olarak iki gruba ayırabiliriz. Muhafazakar gruptaki başlıca besteciler arasında Schubert, Mendelssohn ve Brahms sayılabilir. Bunlar romantik öğeleri kullanmakla beraber klasik stilin formlarından ve türlerinden vazgeçmediler. Berlioz, Liszt, Chopin ve Wagner’i içine katabileceğimiz Radikal kanattaki besteciler ise bu tür ve formları neredeyse bütünüyle terk ettiler ve müzikal deyişte daha dağınık bir tarza yöneldiler. Schumann ise iki taraf arasında kalan bir besteciydi.

-1800lü yılların başında burjuvazi kurumsal denebilecek kendi müzik kültürünü yarattı. Bunların başında evlerde yapılan müzikler, koral grupları ve oratoryo toplulukları geliyordu. Bu kültüre ve onun yarattığı üsluba Biedermeier üslubu denir.

-Evlerde yapılan müzik kültürünü gerçekleştiren bestecilerin başında (Avusturyalı besteci) FRANZ SCHUBERT’i (1797-1828) sayabiliriz. Schubert Beethoven’ın hayranıydı. Ama onun karşısında olarak romantik öğeleri müziğinde kullanmaya başladı. Bu öğelerin birincisi müzik yazısında, ikincisi müzik dışı bir unsuru kullanmada kendisini gösterdi. Schubert’in müzik yazısı insan sesinin duyusallığından esinlenmeye ve ton değiştirmede kullanılan akorların kişiselliğine dayanıyordu. Yanı sıra sanatında müzik dışı bir unsura –şiire- dayanan şarkı türüne, lied türüne ağırlık verdi. Ancak senfoniyi ve oda müziğini sürdürdü. Schubert’in liedlerinde piyanonun sade bir eşlikten ziyade şarkının anlamını belirten bir görevi olduğunu da belirtelim. Listemizdeki Erlkönig yani “Elf Kralı adını taşıyan liedte gece vakti koşan bir atın üstünde giden bir baba ve oğlunun hikayesi anlatılır. Bu örnekte piyanonun at koşuşunu çağrıştıran bir havada icra edildiği işitilmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=JS91p-vmSf0

-(Yahudi asıllı Alman besteci) FELIX MENDELSSOHN (1809-1847) da öz olarak muhafazakardı fakat müzikle resimleme yapmak gibi radikal bir eğilimi vardı. Buna en iyi örneklerden biri İskoçya’daki Hebrid adalarını tasvir eden Hebridler Uvertürüdür. Çalma listemizde onun Re Minör Keman Konçertosunun III. bölümüne -Allegro yer verdik.

https://www.youtube.com/watch?v=5-T7n7999rs

-Aslında bir sonraki kuşağa ait olan (Alman besteci) JOHANNES BRAHMS (1833-1897) kendi döneminde Wagner’in ve Liszt’in en büyük karşıtıydı. Beethoven’ın salt müzik yanına ilgi duydu ve klasik stilin türlerini ve formlarını devam ettirdi. Ama dokunaklı bir deyiş yaratmak bakımından romantikti. Listemizde Brahms’ın 3. Senfonisinin III. bölümü -Poco allegretto bulunuyor.

https://www.youtube.com/watch?v=zeF3U9BCTXc

-Muhafazakarların derli toplu deyişinden farklı olarak daha duygulu ve dağınık bir anlatımı olan (Fransız besteci) FREDERIC CHOPIN’in (1810-1849) daha kişisel bir dil oluşturma davranışından dolayı Radikal tarafta yer aldığı söylenebilir. İki piyano konçertosu dışında klasik türlerden uzak durdu ve ağırlıklı olarak gücünü küçük piyano parçaları yazmaya verdi. Çalma listemizde onun Re Bemol Majör Valsi yer alıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=X2JCxapd5hU

-(Fransız besteci) HECTOR BERLIOZ (1803-1869) heyecanlı, dağınık ve oldukça kişisel müzik diliyle Radikal kanadın en önemli bestecilerinden biridir. Beethoven’dan iki önemli öğeyi aldı. Beethoven’ın 6. Senfonisinde bulunan müzik dışı öğeleri kullanmaya dayalı programlı müzik uygulamasını ve yine onun bazı senfonilerinde bulunan bütün bölümler boyunca tekrar eden motif kullanma davranışını. Berlioz kullandığı bu tekrar eden motiflere “sabit fikir” anlamına gelen idefiks dedi. Bu iki öğeyi en iyi kullandığı eser Fantastik Senfonisidir. Sözsüz bir drama niteliğindeki bu eser “bir sanatçının hayatından epizotlar” başlığını taşır ve beş bölümün her birinde sanatçının karşısına sevgilisinin çıkması ve aklına sevgilisinin gelmesi aynı idefiks ile duyurulur. Eserin programı sanatçının sevgilisine dair düşlerini, baloda onu aklına getirişini, kırda onu düşünüşünü, hayalinde onun uğruna darağacına gidişini ve en sonunda cadılar sahnesini içerir. Çalma listemize Berlioz’un Fantastik Senfonisinden Balo bölümünü koyduk. (Bu bölümde idefiks her ne kadar ortalarda duyuruluyorsa da asıl çıplak bir halde bölümün sonunda klarinet solodan işitilmektedir.)

https://www.youtube.com/watch?v=IpW7c16eWeE

-Radikal kanatta programlı müziğin en önemli türü olan senfonik şiiri yaratan ise (Macar besteci) FRANZ LISZT’tir (1811-1886). Bu türde klasik senfoninin sonat formu ortadan kalktı. 1800lü yılların ortalarında çıkan bir tür olan senfonik şiirler senfoni kadar uzun değildi. Programlarının konusu bir şiir, resim ya da başka bir müzik dışı kaynaktı. Ancak senfonik şiirlerdeki anlatım daha önceki dönemlerin basit tasvirleri gibi değildi. Burada amaç programın konusunun dinleyicinin zihninde yaratacağı etkiyi yönlendirmekti. Çalma listemizden Liszt’in Orpheus adlı senfonik şiirini dinleyebilirsiniz (Bu senfonik şiir Yunan mitolojisindeki Orfeus efsanesinden esinlenerek yazılmıştır).

https://www.youtube.com/watch?v=5JH_-caeazs

-Radikal tarafta gösterilebilecek (Alman besteci) RICHARD WAGNER (1813-1883) müzik tarihinde önemli bir opera bestecisi olarak yerini aldı. Müziğinin ve kuramlarının etkisi hem kendi dönemindeki hem de daha sonraki dönemlerdeki besteciler tarafından olumlu ya da olumsuz olarak ciddi şekilde değerlendirildi. Wagner Monteverdi’nin ve Lully’nin tarzlarını yeniden canlandırarak resitatif ve şarkı arasında yeni bir söyleme şekli oluşturdu. Sonsuz ezgi anlayışını yarattı. Buna göre operada sahneler aryalarla, topluluk şarkılarıyla veya korolarla bölünmüyordu. Ezgi devamlı bir akış halindeydi. Operada müzik, söz, dekor, mimik, kostüm gibi bütün sanatlar dramın hizmetine giriyordu. Wagner buna da Gesamtkunstwerk adını verdi. Orkestra da daha gelişmiş bir anlatımla drama eşlik ediyordu. Wagner Beethoven’ın tekrar eden motif davranışını kullanarak operada leitmotif uygulamasını oluşturdu. Leitmotif bir eserde bir kişiyle ya da bir fikirle özdeşleştirilen motif anlamındaydı. Bu kişi ya da fikir ne zaman akla getirilmek istense eser sırasında bu motif duyuruluyordu. (Leitmotif kullanımına örnek olarak Wagner’in Uçan Hollandalı operasının kadın baş rolü olan Senta’nın leitmotifine listemizde yer verdik. Bu leitmotif hem uvertürde hem Senta’nın kendi şarkısında bulunmaktadır. Bunu art arda verilen iki parçanın da başlangıcında işitiyoruz.)

Uçan Hollandalı – Uvertür

https://www.youtube.com/watch?v=Ezqen5-UxlQ&t=35s  

Uçan Hollandalı – Johohoe… (Senta’nın şarkısı)

https://www.youtube.com/watch?v=C_0053yzkOg  

Wagner entelektüel hayatına aslında edebiyat ve felsefeyle başladı. Bu yüzden müziği sosyal ve siyasal fikirleri de içinde barındırır. Dört operayı kapsayan büyük eseri Nübelungen Yüzüğü’nde milliyetçi bir esin olarak değerlendirilen Cermen efsanelerinin içerisinde ne kadar fantastik bir halde olsa da iktidar için mücadele eden sınıflar görürüz. İktidar bir yüzükte somutlaşmıştır. Wagner ayrıca son eserlerinde yoğun bir kromatik deyişe yönelmiştir. Bu öğe de kendisinden sonra gelen kuşaklara yaptığı etkilerden biridir.

-1800lü yılların ortalarında başka bir büyük opera bestecisinin müzikte varlığını gösterdiğine tanık oluyoruz: (İtalyan besteci) GIUSEPPE VERDI (1813-1901). Verdi bu devirde İtalya’da ciddi konuları ele alan opera tarzına yeni bir soluk getirdi. Karakter oluşturma ve ezgi keşfetme bakımından çok yetenekliydi. Çok ağırlıklı olmasa da onun da siyasi meseleleri konu alan operalarının olduğunu biliyoruz. Yahudilerin esir alınışını anlatan Nabucco operası ve 15. yüzyılda İspanya’daki iç savaşa değinen Il Trovatore operası buna örnek verilebilir. Ayrıca bu dönemde ulusal birliğe yönelen İtalya’da Verdi ve müziği siyasi birleşme hareketinin en önemli simgelerinden biri oldu. Listemizde Verdi’nin Il Trovatore operasından Örs Korosu yer alıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=MdX3T_Kjcos

-İtalya’da Verdi’den bir sonraki kuşak operada Gerçekçilik ya da İtalyanca adıyla Verismo akımını başlattı. Bu operada sıcakkanlı ezgiler ön plana çıkıyordu ve konu daha gündelik hayata yönelikti. Bu tarzda yazmaya başlayan (İtalyan besteci) GIACOMO PUCCINI (1858-1924) daha sonra içinde birçok tarzı birleştirdiği bir opera sanatı yarattı. O da bazı eserlerinde siyasi unsurlara yer verdi. Tosca operasında özgürlük mücadelesi veren arkadaşını koruyan bir ressamın idam edilişi anlatılır. Çalma listemizde bu operadan E lucevan le stelle aryasına yer verdik.

https://www.youtube.com/watch?v=Q-GstSdvvs8  

-19. yüzyılın orta dönemi ve son dönemi ayrıca her alanda milliyetçilik akımlarının gelişmesine sahne oldu. Aynı gelişmeler müzikte de yaşandı. Müzik açısından merkezi ülkeler diyebileceğimiz Almanya, Fransa ve İtalya dışındaki Avrupa ülkelerinde kendi uluslarının kültürünü yansıtan besteciler ortaya çıktı: Çekya’da Smetana ve Dvorjak, Norveç’te Grieg, İngiltere’de Elgar ve daha sonra Finlandiya’da Sibelius gibi. Ancak bu devirde ulusal ruhu dile getiren bestecilerin en önemlileri muhtemelen Rus Beşleriydi. Bu beşlinin içinde Mussorgski, Borodin, Kui, Balakiref ve Rimski-Korsakov yer alıyordu. Bu besteciler eserlerini Rus kültürünü yansıtacak biçimde yazıyorlar, esinlerini genellikle Rus tarihinden alıyorlardı. Aynı dönemde Beşlerin ‘yeterince Rus olmadığını’ iddia ederek aralarına almadıkları çok önemli bir besteci Piyotr İlyiç Çaykovski eserlerini kaleme aldı. Çalma listemize MODEST MUSSORGSKİ’nin (1839-1881) Rus tarihinden bir figürü konu alan Boris Godunov operasından Varlaam’ın Şarkısını koyduk.

https://www.youtube.com/watch?v=YVKfQ5DBr1Y&t=22s  

-Çalma listemizde ayrıca (Norveçli besteci) EDVARD GRIEG’in (1843-1907) yine Norveçli bir oyun yazarı olan Henrik Ibsen’in Peer Gynt oyunu için yazdığı sahne müziğinden Dağ kralının avlusunda bölümüne yer verdik.

https://www.youtube.com/watch?v=68aNSsGx0Ao

-Müzikte 1800lü yılların sonunda Wagner’in üç önemli takipçisini görüyoruz. Bunlar çoğunlukla Post-Romantik besteciler olarak anılır. Bu besteciler -genel anlamda konuşulacak olursa ağırlıklı olarak- senfoni türünde ürün veren Mahler, lied türünde ürün veren Wolf, senfonik şiir ve opera türlerinde ürün veren R. Strauss’tur. Çalma listemizde (Alman besteci) RICHARD STRAUSS’un (1864-1949) Zerdüşt Böyle Buyurdu senfonik şiirinin Giriş kısmı yer alıyor. Önceden belirtildiği gibi senfonik şiirler şiir veya resim gibi müzik dışı bir öğeden esin alınarak yazılmış programlı müziklerdir. Bu örnekte de Richard Strauss’un esin kaynağı Alman filozof Friedrich Nietzsche’nin aynı adlı kitabıdır.

https://www.youtube.com/watch?v=Szdziw4tI9o

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.