Ajans Bakırçay
2020-08-23 11:11:14

Bu da Kadınların Sana Mesajı Olsun

Aysel Korkut

23 Ağustos 2020, 11:11

Katil erkekler, öldürdükleri bunca kadınla diğer kadınlara bir mesaj gönderiyor, bir şeyler söylemeye, gözdağı vermeye çalışıyorlar.

Ancak burada biraz duralım. Çünkü böyle bir yazıya, kadın cinayetlerine belki kadınlardan daha da çok üzülen erkeklerden af dileyerek başlamak gerekiyor. Ben de öyle yapacağım. Bu güruha söylediklerimin kendileriyle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını zaten bildiklerinden ve üstlerine hiç alınmayacaklarından eminim aslında ama sağduyulu has insanları incitme korkusundan dolayı yine de söyleme gereği duyuyorum: Hemcinsleriniz için yazacaklarımdan dolayı beni bağışlayınız lütfen.

Dönelim katillerin mesajına.

Katil erkekler diğer kadınlara, öldürdükleri kadınlar aracılığıyla şunları söylemek istiyorlar:

Beni terk etmeyi, benden ayrılmayı, benden boşanmayı, kendine bensiz bir hayat kurmayı aklından bile geçirme. 

Beni seçtin, senin kendi hayatın bitti. Bundan sonrasında ben sana istediğim gibi davranırım. Canım isterse sever, canım isterse döverim. Tecavüz de ederim, işkence de. Otur oturduğun yerde.

Sen benim kendimi iyi hissetmem için varsın. Toplum içinde benim prestijimi arttırmak için varsın. Dışarıda başım dik dolaşabilmem için varsın. Yanı başımda gezdirilmek, herkese gösterilmek için varsın. Üstümü başımı temiz pak, ütülü giydirmek için varsın. Karnımı, ruhumu, cinselliğimi, her türlü açlığımı doyurmak için varsın. Bana kendimi kötü hissettirecek olursan artık işlevini yerine getirmiyor olursun. Boşa çıkarsın. Hele de benim prestijime zarar verecek olursan ölürsün.

Senin bensiz bir hayatın olamaz. Benden ayrılamazsın, boşanamazsın. Hadi diyelim ki ayrıldın, başka birisiyle çıkamazsın, başkasıyla evlenemezsin, başkasıyla olamazsın, başkasını sevemezsin, başkasıyla yaşayamazsın. Bunları yaparsan ben kendimi kötü hissederim. Beni kendime kötü hissettirmenin cezası da ölümdür. Bilgin olsun.

Ocak ayında yazdığım bir yazıda şöyle demiştim:

Bu öldürmeye kastetme davranışının sebebi, bazı erkeklerin, evlendiği kadının yaşam hakkını satın aldığına inanmasında yatmakta. Kadını, eve aldığı koltuk, kanepe veya beyaz eşyalardan herhangi birisi gibi gören kişi, haliyle koltuğu istediği zaman atabileceğine, buzdolabını dövebileceğine, ahırdaki eşeğini isterse öldürebileceğine inandığı gibi karısının canını da alabileceğine inanıyor. Buna hakkı olduğuna. Kulağa aptalca geliyor kuşkusuz ama durum bu. 1

Bu erkekler, bu inançları sebebiyle, kendilerine yeni bir hayat kurmak isteyen eski eşlerini öldürmeye devam ediyorlar.

Beş Ağustos’ta yayınlanan bir başka yazımda Anıt Sayaç’a dikkat çekmiştim. Sayaçta 2020 yılı içinde öldürülen kadınların sayısı 202 idi. Üzerinden henüz on yedi gün geçmiş. Bu on yedi günde sayaca otuz dokuz kadın adı daha eklenmiş. Bugün itibariyle sayaçtaki rakam 243. Siz söyleyin: Her güne kaç kadın katli düşüyor?2

İnsanoğlunda beğendiği her şeyi sahiplenme, sahiplendiğini de kendine köle yapma davranışı var. Bu insankızında da var olabilen bir davranış türü. Kendini eğitmeyen, geliştirmeyen, egosu yüksek kalmış her insanda karşısında köle görme isteği bulunuyor. Çünkü köle sahibi olana hayat kolay ve güzel. Çünkü her şey tıkır tıkır yürüyor. Çünkü işleri köle yapıyor, keyfi köle veriyor, masrafları köle karşılıyor, seni etrafa köle önemli gösteriyor. Gel diyorsun geliyor, git diyorsun gidiyor, aldatıyorsun gözünü yumuyor, iltifatlara boğuyorsun inanıyor, üstünde tahakküm kuruyorsun ses çıkarmıyor, yap diyorsun yapıyor, konuş diyorsun konuşuyor, bağır diyorsun bağırıyor, sus diyorsun susuyor.

Bu hal, içinde insan ilişkileri bulunan her yerde böyle. En küçük toplumsal yapı ailede böyle, işyerlerinde böyle, partilerde, örgütlerde, iktidarlarda böyle.

Gücü ele geçiren, karşısındakine tahakküm etmeye, onu anında köle gibi görmeye, köle gibi kullanmaya başlıyor. Otur, kalk, yürü, koş, ye, iç; yiyemiyorsan, içemiyorsan itiraz etme, bulduğuna razı ol, haline şükret ama mutlaka her isteneni onayla, boyun eğ, katıl, kabul et, biat et, itaat et; bir de sakın sahibini alkışlamayı unutma. En küçük bir eleştiri yapmaya kalkışırsan halin duman olur.

Haller duman oluyor gerçekten. Kocaları eleştiren dayak yiyor, terk eden öldürülüyor.

İktidarları eleştiren dövülüyor, sövülüyor, dışlanıyor, tutuklanıyor, içeri tıkılıyor.

Kimse de dönüp kendisine bir kere bakmıyor. O katillerden bir teki bile çıkıp “Ben ne yaptım da bu kadın benden ayrıldı?” diye kendisine sormuyor. Sormamak ve o sorunun cevabını duymamak, duyup da kendisiyle yüzleşmemek için gidip onu öldürmeyi tercih ediyor.

İktidarlar itiraz edeni copluyor, gazlıyor, hapsediyor, olmadı topluca katlediyor ve hiçbirisi de verilen mesajları almıyor, ekibindekilere “Biz ne yaptık da bu insanlar bize bu kadar karşılar?” diye sormuyor.

Oysa bir tek cevabı var bunun.

Eşler için de iktidarlar için de cevap aynı: Mutsuz ettiğin insanın-insanların senden memnun olmasını, seni mutlu etmesini, seninle yaşamayı sürdürmesini, seni terk etmemesini bekleyemezsin.

Dövmek ve öldürmekle tehdit etmek, şunu bunu yapmak yerine dön de kendine bak. Kendine, “Ben neyi yanlış yapıyorum?” diye sor.

Kendinin yanlış yapabileceğine, bunu yapmaya hakkın olduğuna inanıyorsan yanılıyorsundur. Çünkü yanlış yapmak hakkı diye bir şey yok. Ailenin reisi, toplumun lideri, devletin başı olduğunu düşünüyor olsan bile yanlış yapma hakkın senin de yok. 

Yok, “Ben asla yanlış yapmam. Yanlışı hep o yapar, hep başkaları yapar.” diyorsan da acele bir doktora görün. Başhekim bu işe ne diyecek bir bak, onu bir dinle.

Hem sürekli yanlış yapıp hem de “Beni terk edemezsin.” diye karını öldüremezsin. Öldürüyorsan sen bir COVID 19 virüsüsün, yani sadece bir mikropsun. Öyleysen yaptığın şey anlaşılabilir. Çünkü bir mikrobun elinden başka bir şey gelmez. Mikrop ya hasta eder ya da öldürür.

Hep sen mesaj verecek değilsin ya bu da kadınların sana mesajı olsun canım kardeşim. Mikropsan mikropluğuna devam et ve öldür, değilsen kendine çeki düzen ver.

https://www.ajansbakircay.com/kan-kirmizisina-donusen-pembe-dusler-makale,192.html

https://www.ajansbakircay.com/bugun-kim-bilir-kac-kadin-makale,532.html

Yorumlar (3)

Alev Subaşı 4 Yıl Önce

Kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlerin yoğun olduğu son dönemlerde hiç kuşkusuz kadın cinayetleri politiktir. Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındıran eylem ve söylemleri ile medyayı işgal eden her siyasi kimlik ,her meşhur şahsiyet bu ölümlerin failidir. Kaleminize sağlık .Sn Aysel Korkut

Alev Subaşı 4 Yıl Önce

Kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlerin yoğun olduğu son dönemlerde hiç kuşkusuz kadın cinayetleri politiktir. Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındıran eylem ve söylemleri ile medyayı işgal eden her siyasi kimlik ,her meşhur şahsiyet bu ölümlerin failidir.Kaleminize sağlık Sn .Aysel Korkut

Lütfi Demirkapı.. 4 Yıl Önce

Geleneksel alt kültüre göre egemen kapitalist sistem tarafından belirlenen ve olüşturulan toplumsal cinsiyet şekillenmesinin bir sonuçu olarak yaşıyoruz bu acıları sanki....Gökte tanrıların yasaları,yerde devletin yasaları,evde herifleri yasaları hepside eril,erkek yasalardır..Bunlara karşı olduklarını söyleyen kendilerine,demokrat,devrimci,sosyalist hatta komünist diyenler de,DEVLETLER gibi düşünmüyorlar ama devletler gibi yaşıyorlar,evlerinde,işyerlerinde,örgütlü oldukları yerlerde...Koydular kuralları eleştirenleri,Bölücü,hizipçi,yıkıcı,ajan ,gibi v,b.sekillerde suçluyor ötekilestiriyorlar..Tüm bunları belirleyen kişiliklerimizi şekillendiren geleneksel yaşam kültürleridir,tümünde eril kültürlerdir diyemezmiyiz...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.