Ajans Bakırçay
2023-07-26 19:04:17

Cumhuriyetten geriye sadece CHP kaldı.

Aysel Korkut

26 Temmuz 2023, 19:04

Uzun yıllardır, cumhuriyeti ve cumhuriyetin getirdiği yenilikleri bitirmek niyetiyle çalışan iktidarlar tarafından yönetiliyoruz. Başlangıçta gizlenen bu niyet, uygulamalar sayesinde artık açıkta cereyan ediyor. Okul ve kurum levhalarındaki T.C. kısaltmasının kaldırıldığı günden beri de zaten kimsede bu niyeti gizleme ihtiyacı kalmadı.

Cumhuriyetin ilk yok edilmesi gerekeni Atatürk’ün adı idi. O adı unutturmak için güzelim hava alanı bile bozuldu. Atatürk ve İnönü’yü değersizleştirmek için “iki ayyaş” nitelemesi yayıldı. Onların yapıp ettikleri sayesinde var olabilen ve iktidara gelebilenler, onlara inanılmaz düşmanlıklar sergilediler. Kurdukları her kurumu birer birer sattılar ya da TRT, TDK ve Kızılay’da olduğu gibi içini boşalttılar ve değersizleştirdiler. TBMM’yi iyiden iyiye işlevsizleştirdiler. Milletvekillerini, çuvalla para alan ama hiçbir işe yaramayan kişiler olarak ortada bıraktılar ve her birini halk nezdinde öfke odağı haline getirdiler. TSK’yı da Emniyet’i de yandaş inşaat çetelerinin özel güvenlik görevlisi imişler gibi halk karşısına -gerekli buldukları zaman saldıran kalkanlar olarak- dizdiler. Her şeyin içi boşaldı, işlevi bozuldu.

Şimdi sırada CHP var.

Rus yazarları, Gogol’un Palto’sundan çıktıklarını nasıl biliyorlarsa, ülkemizin siyasileri de kendilerinin CHP’den çıktıklarını öyle biliyorlar ve bunu bilmeye de hatırlamaya da katlanamıyorlar. Özellikle de hilafetin kaldırılmasının öfkesini, bugün hâlâ aynı tazelikle yaşayan ve eski hayatlarına -resmi olarak- bir an önce dönmek isteyenler…

Hilafet aklı, dün dünyada kaybettiği liderliği, bugün ülkede yeniden eline aldı. Ama yetmiyor bu. Osmanlı İmparatorluğu zamanında olduğu gibi olmak, yeryüzü Müslümanlarının tartışılmaz lideri sayılmak istiyor. Bunun için çok çabaladı. Ve şimdi artık, kıyıya çok yaklaşmış kazazede gibi, “Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, bitirelim artık şu işi.” diyor.

Ne var ki cumhuriyetçiler öyle çok şey yapmışlar ki ne satıp savarak ne yıkarak ne de içini boşaltarak bitiyor yaptıkları. Tam, “Bi bitmediniz gitti!” durumu.

***

İrticacılar arasında şöyle bir konuşma geçmiş olsa…

-CHP’yi ortadan ikiye yarsak! Sonra o ikiyi, yine ortadan ikiye yarsak! Partiyi bir güzel dağıtsak! Atatürk’ün ve cumhuriyetin son izini de ortalıktan kaldırsak! Partinin taşınmazlarına çöksek! İş Bankası’nın, oy hakkı CHP’de olan ve kâr payı TDK ve TTK’ya aktarılan Atatürk hisselerini ele geçirsek! Öbür hisse sahiplerini de Fetöcü olmakla suçlasak ve hisseleri ellerinden alsak! Şu parasızlıkta ne iyi olur yav! Sonra da dikensizleşen gül bahçemizde güle oynaya hilafeti ilan ederiz. Bu iş biter. Haydi deneyelim!

-Tamam da nasıl olacak bu?

-Çok kolaaay. Kandırcaz, birbirlerine kırdırcaz len.

-Yok abi, bunlar okumuş adamlar. Hepsi çok bilmiş. Hepsi megaloman. Kandıramayız.

-Çokbilmişlik başa bela olum, hele megalomanlık hepten bela. Sen güven bana… “En doğru benim. En iyi benim. En çok ben yakışıyorum.” diye ortalığa düştüler mi seyreyle sen şenliği. “Yetmez ama evet!” zamanlarını hatırlasana bir. En kolay lokma, her zaman en iyiyi bildiğini sanan kişidir. Bunların hepsi en iyi ben bilirimci, yani hepsi de kolay lokma… Birileri “Şeriat gelecek!” diye bağrınıyorken, öbürleri de “Falancanın şeriat paranoyası iş başında.” diye dalga geçiyor, “Yetmez ama evet!” diye çırpınıyorlardı. Onların bu ikilik, üçlükleri sayesinde ele geçirdik iktidarı. En çok ben bilirimcilikleri sayesinde. Yoksa rüyamızda bile göremezdik biz bu koltukları. Şimdi de sıra CHP’yi ele geçirmekte.

-Haydi kıpırdayalım öyleyse!

-Yok be, biz kıpırdamayacağız. Onları kıpırdatacağız.

-Nasıl?

-Seyret de gör!

***

Seyrediyor ve görüyoruz. Yüzyıllık bir partiyi, el birliğiyle ne hâle getirdiklerini. Her gün yeni tantanalarla yoksulluğu, pahalılığı, liranın güçsüzleştirilmesini, doğa talanını, dev zamları gölgede bırakabildiklerini görüyoruz. Öyle ki Kılıçdaroğlu’nu değersizleştirmeyi bu kez, handiyse başarmak üzereler. Gerçi buna Sayın Kılıçdaroğlu’nun kendisinin de iyi katkı sunduğunu belirtmeliyiz burada. Kesin kazanacağını zannederek yasadışı uygulamaların hiçbirine karşı çıkmayışıyla, yaşamsal önemdeki durum ve olaylara, iş işten geçtikten sonra tepki gösterişiyle, ikili gizli anlaşmasıyla, kendi insanını harcayışıyla, sanki sağda yeterince parti yokmuş gibi sağa yanaş ha yanaşışıyla, etrafını Brütüslerle dolduruşuyla, danışman seçişindeki tuhaflığıyla… ama bu konu buraya sığmaz, ona girmeyelim.

Okuyan olur mu, olsa dikkate alan bulunur mu bilmiyorum ama demem o ki…

Yazık etmeyin CHP’ye! Anlıyoruz, hepiniz CHP’nin bir parçasına konmak, koltuklarından birine oturmak, saygınlığından pay almak fikrindesiniz ama öyle yaklaşımlarınız var ki partiniz ayaklarınızın altında inliyor. İnliyor ve sizler bunu duymuyor, görmüyorsunuz.

CHP, bu ülkedeki bütün partilerin anası. Annemin ve babamın, katıldıkları her seçimde oy verdikleri tek parti. Bana yanlış gelen bazı ilkesizlikler yüzünden eleştirdiğim ama yine de hep saygı duyduğum bir parti. Cumhuriyetin demiri, tuğlası, betonu, harcı olan parti. Oklarının neredeyse altısını da yitirmek üzere olan, milliyetçiliğe sarılarak hayatta kalmaya çalışan, günden güne irtica partilerine biraz daha benzeyen ve her seçimde biraz daha dincileşen; ilkelerini gözden geçirmek dışında başka bir seçeneği olmayan, şunu ya da bunu başkan yapmakla düze çıkamayacak olan, titreyip kendine gelmesi gereken parti.

Bir hikâye vardır bilirsiniz. İki kadın, kucaklarında bir bebekle kadının karşısına çıkarlar. Kadınların ikisi de bebeğin kendi bebeği olduğunu söylemektedir. Kadı düşünür ve bebeği ikiye bölmeye karar verir. Hikâye bu ya, kadınlardan biri bu karara razı olur. Diğer kadın razı olmaz. Kendini kadı efendinin ayakları dibine atıp yalvarmaya başlar: “Ne olur bölmeyin bebeği, ben hakkımdan vazgeçiyorum.”

Kadı o dakikada anlar, bebeğin gerçek annesinin hangi kadın olduğunu. Ve bebeği, hakkından vazgeçen kadının kucağına bırakır.

CHP, bakalım gerçek annesini-liderini nasıl bulacak? Kim kendini değil de gerçekten CHP’yi düşünüyor nasıl anlaşılacak? CHP irticaya kurban mı edilecek, yoksa ilkelerini gözden geçirip aslına geri mi dönecek? Laikliğin önemini anımsayıp irticanın karşısına mı dikilecek, yoksa tarikat ziyaretlerine mi gidecek, bekleyip göreceğiz.

Ve yine bekleyip göreceğiz, kaybetme ihtimali olmayan bir seçimi ne yazık ki yine ve yine kaybedişini ya da bu kez kazanışını.

Sonucun iyi olabilmesi için CHP’nin titreyip kendine gelmesi lazım. Ülkenin ana muhalefeti olduğunu kendine anımsatması lazım. Meydanı boş bırakıp iktidarı rahatlatan iç çatışmalardan sıyrılması, etrafta olup bitenlere dikkat kesilmesi, kuru açıklamalar yerine etkili eylemler koyması lazım.

Cumhuriyetin temel taşını ayağa kaldırması lazım.

Talan edilen ülkemize sahip çıkması lazım.

Hatay’daki susuzluk sorununu görmesi lazım.

Kadınlara yapılanlara karşı durması lazım.

Kendisine değer vermeyen ve dolayısıyla değersiz hissettiren, hiçbir artı da getirmeyen yerlerde gezinmek yerine, değerinin bilineceği, kendini değerli hissedeceği yerlere yönelmesi lazım.

Falancanın f’si için feda ettiği kendi kitlesini, kendi seçmenini, içine ittiği değersizlik kuyusundan çıkarması lazım. Acele lazım.

Vatandaşı sahipsizlik hissinden kurtarması lazım.

“Lazım”ların hepsinin yapması lazım. Başka da bir seçenek yok.

Cumhuriyetten geriye kalan sadece CHP çünkü artık.

Onu ayakta tutmak zorundasınız, zorundayız.

Yorumlar (2)

Senem Güçlü 1 Yıl Önce

Hoca hanım Yere göğe sığdıramadığın KILIÇDAROGLU tabuta son çiviyi çaktı Siz hiç aynaya bakmaz mısınız Çok cilamistiniz boyamıştiniz KK yi

Alev Subaşı 1 Yıl Önce

Chp de olup bitenleri, olup bitenler karşısında ellerini ovuşturmakla yetinmeyip el atanları (!!) yaşananları ve yaşanması muhtemel her şeyi çok.iyi resmeden bir yazı .Kaleminize Sağlık

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.