Ajans Bakırçay
2024-10-21 21:24:12

İzmir Basın Kampı'nın ardından...

Özgür Duygu Durgun

21 Ekim 2024, 21:24

Patronculuk oynamayan bir gazetecilik için ...

***

Günlerdir Türkiye'nin her yerinde, farklı iş kollarından işçilerin, üniversitelilerin, memurların, emeklilerin kent meydanlarında Fernas madencilerine verdiği desteğin önemli bileşenlerinden biri de basın emekçileri oldu. 280'i aşkın gazeteci "Fernas işçisinin tarafındayız" diyerek direnişlerinin başından itibaren madencilere ses oldu.

Gazetecilik, emek sömürüsünün, iş güvencesizliğinin, tehdit ve risklerin en fazla olduğu mesleklerin başında geliyor. Birçok açıdan madencilerle benzer mesleki kırılganlıkları paylaşan gazeteciler, bu kez kendileri için sahaya iniyor.

Uzun zamandır ilk defa, geçen Temmuz ayında İzmir'de bir gazeteci eylemi gerçekleşmişti. İzmirli gazeteciler, yaşadıkları ekonomik sıkıntıları "Tarihin hiç bir döneminde bu kadar yoksullaşmamıştık" diyerek gündeme getirmiş; hedef göstermeler, gözaltılar, tutuklamalar yoluyla mesleklerinin iktidar eliyle itibarsızlaştırıldığına dikkat çekmişlerdi. İzmir'deki ilk gazeteci eyleminden sonra,ikinci eylem emeğin başkenti Zonguldak'ta duzenlenecek. Gazeteciler bugun yani Dünya Gazeteciler Günü olarak kutlanan 21 Ekim'de Madenci Anıtı önünde iki gün süreyle itibarsızlaştırmaya, sansüre, güvencesizliğe ve emek hırsızlığına karşı ses yükseltecek.

***

"Yol bulamazsak yol açarız" şiarıyla bu yıl Seferihisar'da düzenlenen 2.İzmir Basın Kampı, ülkenin en sıcak gündemine tanıklık ettiğimiz günlerde, gazeteciliğin temel sorunlarının gazetecilerce konuşulduğu, çözüm yollarının arandığı önemli bir buluşma oldu.

Buluşma, Halk Tv Izmir bürosu muhabirlerinin kacak tarikat yurdu haberi nedeniyle tarikat mensuplarınca taciz edildiği, bu konuda haberler yapan Yenigün gazetesinin basiminin matbaa tarafından engellendiği, dolayisiyla da basın üzerindeki baskıların gozle görünür oldugu bir döneme denk geldi. 

***

İzmir merkezli Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği (BAMAD) tarafından 10-13 Ekim'de Seferihisar Belediyesi katkilariyla düzenlenen buluşma, Türkiye'nin farklı kentlerinden 100'e yakın gazeteciyi biraraya getirirken, epeydir unuttuğumuz kavramlar olan dayanışma ve örgütlülüğün bu meslek için ne denli hayati olduğunu bir kez daha hissettirdi.

***

Yeni medyadan, afet haberciliğine, suç ekonomisinden yerel yönetimler ve medya ilişkisine farklı başlıkların ele alındığı 2. İzmir Basın Kampı, Zafer Arapkirli, Candan Yıldız, Bahadır Özgür, Cengiz Erdinç, Ferit Demir, Barış Avşar, Kazım Kızıl'ın yanı sıra farklı kentlerden mesleğe tutkulu muhabirleri ve genç iletişim öğrencilerini ağırladı.

Yerel basın-yerel yönetimler ilişkisi: Bir patronculuk oyunu

Kampın en önemli oturumlarından biri, Konak Belediyesi Basın Danışmanı Fırat Soylu ve Karşıyaka Belediyesi Basın Danışmanı Can Özlü'nün yer aldığı; yerel basın-yerel yönetimler ilişkisinin masaya yatırıldığı paneldi. Bu oturum, yerel medyanın istendiği takdirde nasıl önemli bir güç olabileceğini; bununla birlikte nasıl etkisizleştirildiğini de gündeme getirdi.

Cumhuriyet öncesine dek uzanan köklü yerel basın geleneğiyle öne çıkan kentlerden biri olan İzmir'de günümüz şartlarında yerel yönetimlerde çalışan gazeteci sayısının yerel basında çalışan gazetecilerin çok üstünde olduğu gerçeğini bizzat konuşmacılardan duyduk. Belediyelerin kadrolarında çalışan gazeteci sayısı, İzmir merkezli yerel gazetelerde çalışan basın emekçilerinin sayısını geçmişti. Bunun temel nedeni, asgari ücretten bir tık fazla alınan maaşlar ve o maaşların da zamanında verilip verilmeyeceğine olan güvensizlikti. Gazetecilerin geçinmekte, ailelerine bakmakta zorluklar yaşadığı bu dönemde meslekte en iyi ihtimalle 3-4 yıl geçirenler ilk fırsatta soluğu daha insani koşullarda çalışmak amacıyla belediyelerde alıyordu.

Ancak asıl sorun tam bu noktada başlıyordu. Belediyelerde medya ilişkilerini yönetmeye başlayan gazeteciler bu kez 'patronculuk' oyununa dahil oluyor ve gazeteciden çok 'Başkan'ı koruyup gözeten bir PR elemanına dönüşüyordu. Yerel gazetelerde arzu edilmeyen türde haberlerin yer alması halinde reklamverence uygulanabilen "Uslu durmazsan senin gazetene ilan vermem" sopası da işin tuzu biberiydi. Bu şartlar altında kent gündemine girmesi gerektiği halde sessizce geçiştirilen onlarca haber konusu olduğunu tahmin etmemek mümkün değil.

İzmir'de sadece üç gazetede sendika var

Bir başka düşündürücü gerçek ise medyanın örgütsüzlüğü oldu. İzmir Gazeteciler Cemiyeti verilerine göre 17 gazetenin yayınlandığı, 22 internet medyasının olduğu Türkiye'nin en büyük üçüncü kentinde bünyesinde sendikaya yer veren sadece üç gazete bulunuyor.

Bu verilere dair tuhaf bir başka durum ise şu; Basın İlan Kurumu'na göre 2019 yılında İzmir'de 104 yerel gazete ve dergi yayınlanırken (Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na göre bu sayı 96) 2024 yılına gelindiğinde bu sayının bu kadar dramatik biçimde düşmüş olması. Eğer BİK ve İletişim Başkanlığı verileri doğru ise İzmir'in sesini tüm ülkeye ve dünyaya duyuran yerel basın ciddi bir kan kaybı yaşıyor demektir. Bu da işgal yıllarında bile her türlü baskıya dayanarak ayakta kalmayı başarmış bir gazeteciliğin yapılabildiği İzmir için düşündürücü ve üzücü bir kayıp.

***

Her şeye rağmen, 2. İzmir Basın Kampı'nda umutsuzluğa prim vermeyen gazeteciler "Yol bulamazsak yol açarız" dediler. Tıpkı 52 gündür direnişin ardından işverenle masaya oturarak tarihi bir başarı sağlayan madencilerde olduğu gibi, açılacak bu yolda bu kez gazetecilerin sesine ses olma zamanı!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.