Pilli, küçük bir radyom var. Hep mutfakta durur, ben de mutfağa girdim mi dolaptan ya da musluktan önce onu açarım. Havanın, rüzgârın durumuna göre istasyonun kaydığı, Arapça yayınların karıştığı olur ama genelde TRT Nağme’ye ayarlıdır. Radyom güzel güzel çalıyorsa kulak vermeden yapamam. Onunla yetinsem yine iyi... Bir de duyduğumu anlamaya, anlamlandırmaya çalışırım. Çünkü şarkı sözlerinin önemli olduğunu düşünürüm. Dinleyenlere şiir tadı vermeli, şiiri sevdirmeli. Çoğunda bulurum aradığım tadı. Özenle yazılmış şarkı sözlerimiz çoktur. Sözgelimi şu aşağıdaki dörtlüğü ne çok sevmişim ki içinden iki sözcüğü bir kitabıma ad yapmışım. (Hadi bakalım; hangi iki sözcük?)
Ne dert kalır ne hüzün
Bir sudur akar zaman
Seni ilk gördüğüm gün
Dedim: Ah, benim olsan
Ezgisi çok hoş ama sözlerine özenilmemiş şarkılar canımı sıkar. Benim şimdi yazacaklarım da kimilerinin canını sıkacak. Biliyorum ama dilimi korumak ve kollamak zorunda olduğumu da biliyorum. Harika bir müziği olan şarkının sözleri şöyle: “İki kızımız olsa güzelim / Cümle âlem duyası / Birinin adı ‘Bükülü İpek’ / Öbürü ‘İğne Oyası’”. Bu adları taşıyacak kızlara nasıl seslenileceğini soracak değilim. Benim derdim “duyası” sözcüğüyle ilgili. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, “Eski Anadolu Türkçesinde çok işlek bir sıfat-fiil eki olan ‘-ası’ Türkiye Türkçesinde kalıp halinde bazı ifadeler bırakarak kaybolmuştur,” diyor. Olsun, biz bugün de kullanabiliriz, diyelim. İşlevi dışında kullanabilir miyiz peki? Buna hakkımız var mı? İşlevi nedir, derseniz eylemden sıfat yapmaktır: boyu devril-esi çocuk, eli kırıl-ası adam, kör ol-ası, yıkıl-ası... Kimi yardımcı eylemlerle istek vb. bildirmek için de kullanıldığı olur: gör-esi gelmek, gül-esi tutmak gibi ama hepsi bu kadar! Şimdi siz kalkıp bunu “cümle âlem duyası” diye kullanırsanız olmaz işte! Sonrasında uyak derdiyle “İki odamız olsun güzelim / Üstümüze tapusu” diyerek odaya tapu çıkarabilirsiniz, orası bizi ilgilendirmez ama bir yapım (eylemden ad yapma) ekini eylem çekim eki olarak kullanamazsınız! Sözcükleri olduğu kadar ekleri de yerli yerinde kullanmakla yükümlüyüz. TRT fark etmiş olabilir mi sözlerdeki yanlışı? Olabilir. Epey bir zamandır bu şarkıyı duymuyorum çünkü. Neyse.. Şarkılardaki anlatım sorunlarını sonraki yazılara bırakalım. Daha hafif olaylar üstünde duralım şimdi; bilmediğini bilmeyenlerin söylediklerinden söz edelim örneğin ve işe sunuculardan başlayalım:
Koskoca Yahya Kemal’in “Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır” dizesinin sonundaki sözcüğü, “aldatır” diye söyleyen mi ararsınız, “Ezelden aşinanım ben / Ezelden hem-zebanımsın” dizelerindeki “hem-zeban” (dilleri bir olan, aynı dili konuşan) sözcüğünü bilmediği için ikinci dizeyi aklınca düzeltip şarkıyı “Hem ezelden zebanımsın” diye anons eden mi?
“Çekmek” eyleminin “taşımak” anlamında da kullanıldığını bilen biri, ünlü İstanbul türküsündeki “Arabası dört teker / Beyoğlu’na kum çeker” dizelerindeki “çeker” sözcüğünü “döker” diye değiştirmeye kalkar mı hiç? Beyoğlu’na niye kum döksün? Oradaki inşaata kum taşıyordur araba?
“Bıldır” da birilerinin cahilliğinin kurbanı olan sözcüklerden. “Geçen yıl, bir yıl önce” anlamına geldiğini bilmeyebilirsiniz ama en azından böyle bir sözcük olduğunu bilirseniz onu “bildir diye değiştirmeye kalkmazsınız.
“Menekşesi tutam tutam / Arasına güller katam” diye başlayan türkünün çeşitli söylenişleri var ve hepsinde üçüncü dizenin uyağı “yatam”. Ya “Yalnızca nasıl yatam?” denmiş, ya “Gel senin ile sarılam yatam” denmiş ya da “Gurbet elde nasıl yatam?” TRT belli ki “terbiyesiz” bulmuş yatma eylemini “Ya ben nasıl yalnız...” dedikten sonra “yatam” sözcüğünün, “Buranın hak ettiği sözcük benim!” diye bangır bangır bağırmasına kulak asmamış, tutmuş oraya “kalam” getirmiş!
Solistlerin dalgınlıklarının kurbanı olan şarkılar da var: “Beni Mecnun ettin sen de olasın / Aşkımı inkâr edersen Allah’tan bulasın” dizelerindeki Mecnun’u “mesut” diye söylediklerini duyduğumda “Allah iyiliğinizi versin,” demiştim. Az sonra, “Allah’tan bulasın” diye beddua edeceği kişiye mutluluk diler mi hiç şair?
“Evlerinin önü mersin” diye başlayan türkünün devamında uyağı tutturmak için “tersin tersin” diyecekse şair, bundan önce uygun bir söz olarak “Sular tersine akmaz” anlamında “Sular akmaz kadınım tersin tersin” diyecektir. Solist bunu “sular içmem kadınım tersin tersin” diye söylüyorsa bilin ki ne söylediğinin farkında değil.
Şarkıları mercek altına almayı sürdüreceğiz.