Birincisini kısa bir sure önce yayınladığımız notların bu ikincisi.Notların birincisi,beni hiç şaşırtmayacak bir şekilde büyük ses getirdi. Yazıyı büyük bir heyecanla okuyan militan adayı gençler, kendilerinden istenilenleri engin bir heyacanla yerine getirdiklerini değişik kaynaklar aracılığıyla bana ilettiler. Olumlu geri dönüşlerden çok mutlu oldum. Bundan dolayı notların ikincisini kaleme alıyorum.
İkinci notlara başlamadan, birinci yazıda ayrıntılı olarak değinilen, militan adaylarından yapmaları istenen ‘eylemleri’ kısaca anımsayalım.
Not 1) Eski terlikler atılacak,yenisi hiç alınmayacak.
Not 2) Çıplak ayakla toprağa, çimene basılacak.
Not 3) Sabah karanlığında gittiğimiz otobus durağında yüzümüzü denize çevirip, inatla, başkalarına aldırmadan denizin üzerinde uçuşan martılar seyredilecek.
Bütün bunları yapmakta ki amaç; doğallığı yaşamak. Birinci notlardan sonra artık biliyoruz ki; doğallığı yaşamak; kendini yaşamak, kendini yaşamak; ise özgürlüktür.
Militana notlar 2
Militanlık bir süreçtir. Bu süreç; yüzlerce kitabın okunmasının doğal olarak oluşturacağı birikimin yol göstermesiyle başlıyan, soru sormak, sorgulamakla devam eden zor bir süreçtir.Öğrenme ve örgütlenme olarak adlandırabileceğimiz bu aşamadan sonrası daha çok gönüllülük esasına dayanan; katılım eşiğidir. Süreçin bu aşaması tehlikeli, tehlikeli olduğu kadar da heyacanlıdır. Ben bu dönemi;
Okumak,sorgulamak,soru sormak, öğrenmek ve mutsuz olma olarak tanımlıyorum.
Gençler, işin bu evresinde açık, net bir şekilde soruyorum. Mutsuz olmaya var mısınız? Eğer yanıtınız, net ve kesin bir kararlılıkta ‘evet’ değil, ‘belki’, ‘bilmem’, ‘önce görelim sonra karar veririz’ gibi ikircikli görüntü veriyorsa, şimdiden... çok geç olmadan vaz geçin bu sevdadan. Öğrenmek, bilmek ve sonucunda mutsuz olmak her babayiğidin harcı değildir.
Bilgi silahtır. Her kitap; gökyüzünün sonsuzluğunu, denizlerin derinliğini- tam anlamıyla olmasada-görmemize yardımcı olur. Her kitap renkli bir çakıl taşıdır aslında. Çeplerinizi çakıl taşlarıyla tıka başa doldurun. Silahlanın.
Silahlanmanın yöntemleri, militana notlar;
Televizyonun yaşamımızdaki yeri, bizi; etkileme, yönlendirme, uyutma, fıttırtma, kafayı yedirme yeteneği ve gücü konusunda gerek Türkiye’de gerek diğer ülkelerde yüzlerce, binlerce araştırma yapıldığını biliyor ve bu araştırmalara dayanarak militan olmanın yolunun televizyona karşı geliştireceğimiz köklü çıkışlarla olası olacağını iddia ediyorum.
Televizyona karşı haklı direnişimiz;
Televizyonda tartışma programlarını (özellikle siyasi tartışmaları) takip ederken, her konuda; dış politikadan, bölgesel sorunlara, ekonomiden, futbola, uçan kuşun kanadında ki kıvrımlar dan, göllerin derin diplerindeki taşın rengine, insana ve yaşama özgü bütün konuları, alıntı ve çalıntı yaparak ‘yazdığı’ veya ‘yazmadığı’ kitapla açıklıyabilen, ‘bilgi ve ilim’ sahibi; isminin önünde eşek yükü sıfat ve ünvan taşıyan, soylu bilim adamlarının sıfatlarını değişik bir fonda okuyarak televizyonun yaşamımızda ki önemini ‘dram’dan komediye çevirmekle başlıyalım işe. Bundan sonra ‘Prof Dr’ olarak başlıyan sıfatları ‘Forp Rd’ olarak okuyun ve ;
‘hadi ordan sende, gelecek ilk seçimlerde ki aday adayı ‘Forp Rd’ diyerek ti’ye alma’ dönemi bir militan adayı olarak sizin ilk görevinizdir. Hadi hayırlı olsun.
Tehlikeli eylemler:
Bu akşam eve gittiğinizde, sıkıcı geçen günün sonunda takındığınız bezginlik göstergesini yüzünüzün sol tarafına, kapıdan içeriye attığınız ilk adımda yerleştirin. Eylem başlıyor: Annenizin uzattığı terlikleri giymeyin, televizyon karşısındaki her zaman ki koltuğa çökün, annenizin sorduğu sorulara yarım yamalak yanıtlar verin. Zor bir gün geçirdiğiniz, konuşmak istemediğiniz canısı anneniz tarafından kısa zamanda anlaşılsın. O anne ki, sizin gözlerinizde ki grimsi bulutlardan yüreğinizden geçen azgın suların delişmenliğini sezer, üstünüze gelmez. Annemiz; elleri binlerce kez öpülesi kutsalımız.
Anneniz siz istemesenizde bir şeyler hazırlamak için mutfağa yönlendiğinde, hızlı bir şekilde harekete geçin; cebinizde taşıdığınız çakıl taşlarından ikisini çıkarın,masanın üstüne koyun- taşlarından birisi, kolay okunabilen, duygu yüklü öykü kitabı olabilir-anneniz için-. Bu eylemi yaptıktan sonra, daha tehlikeli olanı; kaşla göz arasında televizyonun arkasına yönelin.... ve ‘birşeyler’ yapın. O ‘birşeyler’her evin, her ailenin özgün durumuna göre özgün farklılıklar gösterebileceğinden işin bu kısmı tamamen size bağlı. O özgün eylemin sonucunda televizyon birden bozulur. Yapmacıklı bir biçimde, sesinizi; pazarda değişik satış teknikleri deneyen, aykırı pazarlamacı edasıyla, biraz acıklı,biraz kızgın tonlamayla yükselterek;
‘Allah kahretsin, televizyon bozuldu, göstermiyor’ tümcesini yüksek perdeden seslendirerek mütfağa doğru bağırın. Sonrası:
Anneniz,
‘dürüp dürürken şimdi ne oldu buna, gerçi çokta eskimişti’.... bunun gibi bir yığın serzenişte bulunacak’
Siz;
bu işte nereden çıktı hoşnutsuzluğunu sıkıntısını, bezginliğinizi –yalancıktan-dile getirerek- tabi ki sizin gerçek üzüntünüz canı annesini üzüntülü görmek- televizyonun-sanki çokta anlarmış havasında-sağına soluna bakarak yok bu çalışmıyor bizde bu akşam televizyon seyretmeyiz şurada masanı üzerinde çakıl taşları var onlarla oyalanalım deyin.
Not 4) Evinizdeki eski televizyonları bozup atın yeni televizyon almayın!
Militana ek bilgiler ve kısa anımsatmalar;
Severek okuduğunuz, bir sonraki yazısını merekla, sabırsızlıkla beklediğiniz yazarınız olsun. Çok ama çok israr ederseniz – sizi kırmamak için- bu ‘yazar’ ben bile olabilirim.
Mutsuz olmaya hazır olun.
‘Kim istemez mutlu olmayı
Ama mutsuzluğa da var mısın’(1)
Sevgilinize ‘text’ mesajı yerine, 0.5 uçlu tükenmez kalemle –mavi mürekkepli olanlar daha can alıcı etki yapabilir- beyaz kağıt üzerinde kelimelerin açık denizlerde süzülerek akan yelkenli örneği mektup yazın. Yazdığınız mektubun bir kobyasınıda kendinize saklayın. Benim gibi belli bir yaşa eriştiğinizde biraz hüzün ve çokça da neşeyle okursunuz.
Size ‘aşkımızın, ilişkimizin sonu yok yakınmasıyla dert yanan ‘hayellerimizin gerçekleşme olasılığı imkansız’ vurgulamasını sürekli yineliyen sevgilinize,
Eğer seçim a) aşık olmak kaybetmekle
b) hiç aşık olmamak arasında
bir tercih ise ben aşık olmayı(tutkuları) sonunda kaybetmek olsada hiç aşk yaşamamaya yeğlerim şeklinde yanıtlayın.
Anısatma; büyük tutkular, bağrında büyük kaybetmeleri barındırır.
Büyük tutkulara bağlanmanın, biliçli bir seçim olduğunu bilin. Tercihinizi büyük tutkudan yana yaptığınız gün büyük hayal kırıklığınıda seçmiş oluyorsunuz.
Cebinizde taşıdığınız çakıl taşlarının içinde en az iki şiir olsun. Bu iki şiirden biri her an karşınıza çıkabilecek sevgili için kullanılmaya hazır; ezberinizde ki aşk şiiri, diğeri; direnişin şiiri olmalı. Aşk şiiri; sevgilinin gözlerine bakarak okunmalı. Direnişin şiirini ise sevgiliyle birlikte.
Bitirirken-Sonuç
Öğrenmek ve bilmek; mutsuz olmak, yanlız kalmaktır. Varsın mutsuz olun, yanlız kalın... ama siz yine de öğrenin.
‘Bilmek acı çekmektir’(2)
Bütün mesele;
Bilmek- en azından öğrenmeye çalışıp- mutsuz olup,yanlız kalmak
ya da
Bilmeyip- öğrenmeye çalışmayıp- bir hiç olup mutlu olmak mı?
Seçim sizin.
Ha bu arada militan adayları; boşuna aramayın, yeryüzündeki bütün yanlızlıkları ben yaşadım- hadi yine de iyisiniz- sanırım size pek kalmadı.
N.Kazım Öztürk
C. Süreya
Neruda
Bekir Hoca 3 Yıl Önce
Sevgili hocam... Bu yazınızdaki hiç bir önerinizi ve öğüdünüzü şahsım olarak asla ve asla kabul etmiyorum ve benimsemiyorum. Böyle militanlık olmaz şahsım görüşlerine göre sevgili hocam...Birebir sohbetlerimizde tartışabiliriz. Terlik giy giyme kadar basit değil... ONUTMA sevgili hocam çok yakınız... Saygılarım ve sevgilerimle....
Bekir Hoca 3 Yıl Önce
Sevgili Hocam; bu yorumumu bir şaka olarak yazdım. Yoksa yazılarınıza bayılıyorum ve görüşlerinize de tamamı ile katılıyorum. Yazılarınızda ki esprili ve hicivli tarzınıza uygun olarak okuyuculara hicivli bir yorum yazdım. Sevgi ve saygılarımla Değerli öğretmenim...:))
Çandarlıdan 3 Yıl Önce
Güzel yazı olmuş
Mustafa Berkay 3 Yıl Önce
Super olmuş Kazım