17 Mart günü Karşıyaka Oda Orkestrası’nın konserinde kemancı Tuana Köprülü solistti. Mozart’ın sol majör tonundaki 3. Keman Konçertosu’nu büyük bir ustalıkla çaldı. Mozart’ın 19 yaşındayken bestelediği konçerto yaklaşık 25 dakika sürüyor. İlk bölüm olan allegro (hızlı) çok etkileyiciydi. Adagio (yavaş) olan ikinci bölümden sonra parça, bir dans çeşidi olan rondo ile yaşama sevincini bulaştırarak hızlanıp tamamlandı. Solist bis parçası olarak ertesi gün18 Mart Çanakkale Savaşı’nın 107. yıl dönümü olması dolayısıyla özel bir düzenlemeyle Çanakkale Türküsü’nü orkestra eşlikli olarak dinleyicilere armağan etti. İkinci parça E. Elgar’ın yaylı çalgılar için Serenad’ı genç şef Rustam Rahmedov etkileyici bir şekilde yönetti. Son olarak B. Britten’in “Simple Senfoni’si çalındı. Birinci bölüm “oisterous (gürültülü), ikinci bölüm playful (neşeli) teller çekilirken heyecanlandırarak seslendirildi. Üçüncü bölüm sentimantal (duygulu) bir dans çeşidi olan sarabande olup en ince duygularda gezindik. Son bölüm ise frolicsome (eğlenceli) fortelerle dolu dinamik bir parçaydı.
***
10.3.2022 günü Devlet Tiyatrosu Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi’nde “Vahşet Tanrısı” adlı oyun sergilendi. Oyunun yazarı Jasmina Reza; İran asıllı Rus mühendis bir baba ile Macar bir kemancı annenin kızı olarak Paris’te doğmuş. Tiyatro ve sosyoloji öğrenimi görmüş. Daha çok çağdaş orta sınıfın sorunlarını işlemesiyle biliniyor. Çocuklarının karıştığı bir şiddet olayına çözüm getirmek amacıyla iki aile çift bir araya gelir. Nazik kalmak için gösterdikleri çaba oldukça komik bir şekilde gösterilir. Ancak süreç içerisinde eleştiriler ve hatta taşkınlıklar yaşanmaya başlar. Oyun boyunca; ahlak, bencillik, suç, adalet, kadın-erkek ilişkisi ve evlilik sorgulanır. Usta oyuncular diksiyonları, davranışları, jestleri, mimikleri ile izleyenleri hayran bıraktı…
***
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin TÜRKAN adlı internet dergisinin 20. sayısındayız. İlginç konulardan biri de “Beynimizin Bir Oyunu: Kapı Eşiği Etkisi” başlığını taşıyor. Bir şey yapmak için gittiğinizde yapacağınız şeyi unutmanız söz konusu. Hani; “Ben ne yapacaktım?” diye durup düşünürsünüz. Ama bu doğal bir durum, kaygılanacak bir şey yok. Kapıdan geçmek zorunda olunduğunda unutma olayı daha fazla oluyor. Yazı; tabiatı güneş aydınlatır, insanı da bilgi!.” tümcesiyle bitiyor…Bir başka konu başlığı ise: “Ötekinin Hikayesi” Yazıda cinsiyetlere atanan görevlerin yanlışlıklarına, sonuç olarak yaşanmakta olan travmalara yer vermiş. Kadının ev hanımlığı mesleğinin, geliri olan yasal sigortalı bir iş olmadığına dikkat çekiyor. Metin; hiçbir şeyin kadınların yapacaklarına, varoluşlarına sınır getirmeyecek bir gelecek tasarımı umuduyla bitiyor… Başka bir ilginç konu olarak “Osama” adlı bir Afgan filmi ele alınmış. Başrolde yaşam mücadelesini erkek kılığına bürünerek sürdürmeye çalışan bir kız çocuğu var. Sorunun çözümlenmesinde toplumun hem islam dininde hem de yasalarda kadın erkek eşitliği gerçeğiyle eğitilmesi olduğuna inanılmakta. Dergiyi çıkaran gençlerimizin kalemlerine, yüreklerine sağlık…
***
İzmir Sanat’ta 6 Mart günü Yeniden Sinematek etkinliği kapsamında “Kaynak” adlı film gösterildi. Ruhun uyumsuzluğu üzerine, minimalist, mitolojik ve dinsel esinlenmenin de olduğu bir bilimkurgu filmi. Bir doktorun kanser olan eşi İzzy’i kurtarmak için çırpınmaları. Doktor ölümün de bir hastalık olduğuna inanmaktadır. Hastalık varsa, tedavisi de vardır, der. Hastane yönetimiyle bile tartışmalara, geçimsizliklere neden olan düşünce ve davranışlara sahiptir. Eşi İzzy bir yazardır. Öldükten sonra yazdığı kitabın sonunu eşi doktor tamamlayacaktır. Arkasından çok az kişinin yaşamı tamamladığı ve genç olmasına karşın İzzy’nin bunu başardığı ileri sürülür…
***
“Şiiri Özlüyorum” adlı iki aylık şiir dergisinin Ocak-Şubat 2022 günlü, 105. sayısı yine dört dörtlük bir şiir dergisi olmuş. Nevşehir-Avanos’ta çıkan derginin ilk konusu “şiir ve iktidar” adını taşıyor. Konu Pir Sultan Abdal, Ece Ayhan, Küçük İskender ile Murathan Mongan’ın duruş, düşünce ve şiirlerinden hareketle irdeleniyor. Ayrıca modern şiirde hikaye anlatmanın, bilim ve teknolojideki gelişmelere koşut olarak bırakıldığı vurgulanıyor. Dergide büyük bir oranda şiirli sayfalara yer ayrılmış. Veysel Çolak’tan (Hırsızlar), Hüseyin Alemdar’a (Üç Âh!), Fuat Çiftçi’den dokuz şiirden, Aslıhan Tüylüoğlu’na ( İstanbul’da Serseri Yaprak ), Semiha Taş Özenç’ten (Zamansız Düş), Neslihan Perşembe Kulaksızoğlu’na (Gözlerin Bugünlere Şiir)… çok sayıda iyi şairin iyi şiirlerine tanık oluyoruz. Derginin son sayfalarında yabancı bir şairden Türkçe şiir ile İngilizceden çevrilmiş bir şiir de buluyor, şiir dünyasına açılan pencereye de önem verildiğini görüyoruz. Şiir severlerin önem verdiği bir dergi…
***
Son şiirlerimden biri: YALAN
Yalan sever gölgeler, dikensiz diller gözler / Usta kurnazlar, kavga etmeyi bilmeyenler /
Tıpkı bir bebek saflığı, kırılgan gençliği / Yalnızlığı büyütür, hâlâ masumdur yaşlılığı //
Çığlık çığlığı üretir / Dehşetin gerilimi çaresizliğe dönüşür / Sonra da hüzne asılı kalır saadet /
Umursanmaz karşılanmaz / Kaşlar çatılır gözyaşı akmaz // Hep böyle sürer geçer / Hiç vaz geçmez / Başroldedir sıkıntılar / Yalnızlık gibidir / Sen geçersin kendinden / Hayatsa hep kendidir / Ömür gelir geçer / Dünya kalır.