Ajans Bakırçay
2023-02-24 18:08:12

Şairi Sevmek

Feyza Hepçilingirler

24 Şubat 2023, 18:08

Şair ve yazarları futbol takımı tutar gibi ya benimsiyoruz ya da reddediyoruz. Nâzım Hikmet’i sevenin Necip Fazıl’dan nefret etmesi gerek, Necip Fazıl’ı sevenin ise Nâzım Hikmet’i sevmesi yasak! Mehmet Akif ile Tevfik Fikret arasında da var böyle bir taraftar çekişmesi. Oysa sanatta sık sık anımsanacak ilke, sanatçının kendisinin değil, yapıtının değerlendirilmesi gerektiğidir. Bir sanatçıyı sevip sevmemenin biricik koşulu yapıtının bizde uyandırdığı duygular ya da düşünceler olabilir ancak. Sanatçının kişilik özellikleri, çoluğu çocuğuyla ilgili tavrı, özel yaşamı bizi hiç ilgilendirmez. Dedikodu düzeyinde konuşulabilir tabii ama o kişiyi karalamaya, yok saymaya dayanak yapılmamalı. Oysa biz birine bir yafta yapıştırmışsak bir daha düşünmüyoruz üstünde. Kafamızda belli bölmeler var; etiketleyip o bölmelerden birine yerleştiriyoruz, hakkında bir kez daha fikir yürütmeye gerek duymuyoruz artık.

Mehmet Akif mi?

Şapka takmamak için Mısır’a kaçmış. Dinci yobazın biri.”

Tevfik Fikret?

Oğlu papaz olmuştu, değil mi? Kendisi de dinsizmiş zaten.”

Çok örnek var da şimdilik bu iki şair üstünde duralım. Mehmet Akif’i yobazlıkla suçlayan, doğduğundan beri duyduğu, doğru okumayı da bir türlü beceremediği İstiklal Marşı’ndan tanıyordur onu; bir de Çanakkale Şehitleri şiiriyle ilgili bir kulak dolgunluğu vardır. Tevfik Fikret’le ise olsa olsa okul sıralarında karşılaşmıştır. Bir daha ne bir kitabını almış, ne bir şiirini okumuştur. Oğlunun papaz olduğunu duymuşsa bir yerlerden bu kadarı, hakkında ahkâm kesmeye yeter.

Nâzım Hikmet, Kuvayı Milliye destanında Nurettin Eşfak’ın ağzından “Akif, inanmış adam” dedikten sonra, “...fakat onun ben ... İnandıklarının hepsine inanmıyorum,” diye ekliyor ya! Bu kadardır aslında! Mehmet Akif dindardır diye onu şair olarak benimsemek için sizin de dindar olmanız gerekmez. Reddetmek bir yana, bugün cahilliği savunan rektörlerimiz varken yaklaşık yüz yıl önce cahilliğe savaş açmış Akif’e sahip çıkmak gerek. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayetinin sorusunu şöyle yanıtlayan kişidir Akif:

Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan!

Öyleyse, ‘cehalet’ denilen yüz karasından

Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet,

Kâfi mi değil yoksa bu son dersi felaket?

Demek ki neymiş? Hiç de yobaz değilmiş. Yobaz olsa şu aşağıdaki dizelerle insanları uyandırmaya çalışır mıydı hiç?

Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık,

Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık!

Bir baksana, gökler uyanık, yer uyanıktır;

Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!

Evet dindardır Mehmet Akif. Ama haksızlıkları gördükçe “Ağzım kurusun, yok musun ey adl-i ilahi?” diye Allah’ın varlığını sorgulayacak kadar da cesurdur.

Mehmet Akif ile Tevfik Fikret’i birbirinin karşısında, iki hasım, dahası iki düşman gibi göstermek de doğru değil. Atışmışlardır yaşarken ama bugünün penceresinden bakarsanız ikisi arasındaki ortak noktalar, karşıtlıklardan çok daha fazladır. Fikret de inançlı olduğunu söyler Tarih-i Kadim şiirine yazdığı ekte (Zeyl):

Müminim: Varlığa imanım var,

Her kanat bir melek eyler ikrar,

Enbiyadan yaşarım müstağni,

Bir örümcek götürür Hakk’a beni.

I. Dünya Savaşı’nın başlamasından altı ay sonra öldü Fikret; 1915’te. O günün koşullarında şu kadarını söylemek cesaret gerektiriyordu, onu söyledi:

Beşerin böyle dalaletleri var:

Putunu kendi yapar, kendi tapar.

Bir şairi olduğu gibi sevmek çok mu zor? Şiir ve şair karşısında tercih yapmak, birini benimsiyorsak ötekini reddetmek doğru değil. Hele Tevfik Fikret ile Mehmet Akif söz konusuysa ikisini de sevmek, ikisini de savunmak boynumuzun borcu. Bir daha ne Mehmet Akif gelecek dünyaya ne de Tevfik Fikret.

Türkçe notu:

Eskiden “yetecek kadar”, yani “az” anlamına gelen “oldukça” sözcüğünün, zamanla tam karşıtı bir anlam yüklenerek abartılı bir çokluk ifade etmesi gibi bir anlam kayması bugünlerde “adına” sözcüğünün başına gelmek üzere. “Davamıza sahip çıkmak adına...” ya da “Adaleti getirmek adına...” gibi kullanımlarda “için” yerine kullanılıyor. Oysa “adına”, “Bir şeyin veya bir kimsenin namına, hesabına, yerine” (TDK Türkçe Sözlük) demek! Her sözcüğü kendi anlamıyla kullanmak daha iyi olmaz mı?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.