İzmir’de seçimi kazanma olasılığı olan 2 adayın projeleri seçmenlerle buluşmaya başladı. Bunların önemli bölümüne proje demek bile hata olur. Hemen her şey gibi proje kavramı da ayağa düşünce sonuç bu oluyor.
Ne kadar çılgın olursa o kadar ilgi görür anlayışı her zaman olduğu gibi çekiciliğini koruyor.
İzmir’in ivedi çözüm bekleyen sorunları nelerdir?
Bu soruya yanıt niteliğinde yanıtlar aranmış mıdır?
Sonda söyleneceği baştan söylemek gerekirse adayların hazırlıksızlığı göze batmaktadır daha en baştan.
ÇEPEÇEVRE YOLU
Bir projeye göre İzmir ikinci bir çevre yoluna kavuşacak eğer projenin sahibi seçilirse. Kullanımda olan çevre yolunun da çevresine yapılacak olan yeni yolun adı sorulursa “çepeçevre yolu” olsun denebilir. Azalmak bilmeyen taşıt trafiğini çözmenin yeni yollar açmakla, açılmış yolları genişletmekle olası olacağı sanıldığı sürece karayolları üzerinden üretilecek projelerin sonu gelmeyecektir.
YAT LİMANI
Çok geçmişte kalmadı.
İzmir’e marina projesi dile getirilmişti diye anımsıyorum.
Bir kez daha konuşulur oldu. Unutkanlığımıza sığınıldığı kuşkusuz. Konak PİER Pasaport arası seçilmiş marina yeri olarak. Daha çok PİER’i kurtarma amaçlı olduğu söyleniyor. Konak PİER elbette kurtarılmalı. Özellikle de kazancı yaşamlarının başucu rehberi yapanlardan.
Sormak gerek!
Yat limanı yapmak ya da yapımına ön ayak olmak yerel yönetim görevi olabilir mi?
Kentin dağlarca sorunu dururken bir kez daha bunu konuşmak zaman ve enerji yitimi sayılmaz mı?
Önceki tartışmalardan aklımda kalmış.
İzmir, bir iç körfez olarak marinaya uygun konumda değil. İş marinayı yapmakla bitse iyi. Verimli ve kazançlı çalıştırmak da bir o kadar önemli. Kamunun parasını ve enerjisini kamusal olmayan böylesi bir amaca yöneltmek bir değil pek çok kez düşünmeyi gerektirmez mi? Kamu parası harcanmayacaksa kamusal alanın böylesi anlamsız ve gereksiz bir projeye ayrılması vicdana sığar mı?
KÖRFEZ GEÇİŞİ
Geçmişte dillendirilip bir kez daha ortama sunulan bir başka proje körfez geçişi. İnşaata, yola, köprüye, tünele yatırımı her nedense çok sevdik. Çok daha kötüsü bu türden akılcı ve bilimsel olmayan sayıklamaların kamuoyundan ilgi görüyor oluşu.
Konak Tüneli projesiyle tekil motorlu taşıtların kentin sıfır noktasına kolaylıkla gelmesinin sağlanmasıyla ortaya çıkan trafik yoğunluğu hemen her gün ve her an gözümüzün önündeyken kitleyi taşımacılığı ile taşıt taşımacılığı arasındaki farkın anlaşılamamış olması düşündürücüdür.
KARAYOLU TUTKUSU
Kent içine olabildiğince başka yollar kazandırmakla yetinmeyen bir adayımız kullanılmakta olan yolları genişletmeyi, batan, çıkan, uçan ve belki de kaçan yollar yapmayı trafiği rahatlatma kutsal amacına aracı etmekte sakınca görmüyor.
DENİZ TAKSİ
Körfez iskeleciklerle donatılacak ve deniz taksiyle ulaşım yaygınlaştırılacakmış.
Her şeyden önce böylesi bir ulaşım aracına istem var mı?
Varsa böyle bir taşıttan yararlanmanın parasal karşılığı konusunda kestirimde bulunuldu mu? Başka deyişle olabilirliği araştırıldı mı?
TRAFİĞİ YER ALTINA ALMAK
Seçime dek başka ne inciler işiteceğiz?
Onlardan bir başkası!
Alsancak’ta trafik yer altına alınacakmış. Böylelikle trafik rahatlayacakmış.
“Allah akıl, fikir versin demekten başka bir şey gelmiyor elden.
Hem fiziksel hem de parasal açıdan bu sözde projeyi değerlendirmeyi aklından bile geçirmiyor ülkemiz politikacı tipi.
Politikacı sorumlu ve yükümlü olmadığı için iş alabildiğine kolaylaşıyor. Seçime dek ağzına geleni söyleyebilirsin. Olabilirliğin en küçük önemi yoktur.
Nasıl olsa unutulacaktır.
Seçimlerin bir an önce yapılması ve sağlıklı bir şekilde tamamlanması en büyük dileğim.
Ancak, böylelikle göreve gelen başkan(lar) gerçeklerle baş başa kalacaklardır.
Koltuğa oturduktan sonra seçimler öncesinde verdikleri sözlerin gerçekçiliğini sorgulayacaklardır.
Çok tasalanmasınlar!
Toplumsal belleğin kıtlığı ve dolayısı ile unutkanlığımız onların önde gelen yardımcısı olacaktır.
Verilen sözlerin hesabı sorulmayacaktır.
Kuşku duymasınlar.
Bu kısır ve distopik projelere bakıldığında kendisini gösteren bir başka acı gerçekse adayların kent yönetimine hazırlıksızlığıdır.
Adayların kendilerince ütopya olan projelerinin distopyaya dönüşmemesi dileğiyle.
En çılgın yöneticiyi bile gerçeklerin dizginleyeceği umuduyla…