Koro dünyasında, övünç kaynağımız Boğaziçi Caz Korosu var. Metrodaki gösterileriyle tanıdık. Gezi Parkı Direnişinde “Entarisi Ala Benziyor” adlı türküyü, buldukları özel sözlerle yeniden yorumladılar: Çapulcu musun vay vay / Eylemci misin vay vay / …..Gaz maskesi ala benziyor / Biber gazı bana benziyor…Bu parça ile daha da popürlerlik kazandılar. Konserden konsere koşturuyorlar. Şef Masis Aram Gözbek. Üniversite öğrencileri ve çeşitli meslek grubu gençlerden oluşuyor. Dünyadaki koro festivallerinde, yarışmalarında büyük başarılar elde ediyorlar. Magma Gençlik & Boğaziçi Caz Korosu’nun 12.1.2020 günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda verdiği Yeni Yıl Konseri’ne youtubedan izleyebilirsiniz. İlk parça “Ayşem Nerden Geliyon” adlı türkü. Ahmed Adnan Saygun ve şefin aranjesiyle (düzenlemesiyle) yorumlanmış. Önce bir soprano genç kızımız, güzel sesiyle solo yapıyor, koro da eşlik ediyor. Sonra (tutti koro) hep beraber sürdürüyorlar. “Witness” (tanık) bir spirituel - Engel” (Melek), Alman İndustriel rock grubu Rammstein’e ait - Preudo Yoik (Jaakko Möntyjarvi), hoş bir Finlandiya şarkısı - “Run to you” (Sana Koşmak) (Pentatonix) 7 kişilik minik grup seslendirmesiyle ayrı bir güzel tınlamaya sahip - Çok popüler olan “Josua”, dinamik bir spiritüel – “Yeniden” besteci Hasan Uçarsu’nun koro dünyasına bir armağanı olup ritmik bir parça – “Kasar Mie La Gaji” (Alberto Grau), ilginç, yine ritmik olup sahne gösterisiyle de güçlendirilmiş bir parça, - Nyon Nyon (Jake Runestad) ve Balleilakka (Allah-Rakka Rahman) son iki parça da yine dinamik. Konser tam genç dinamizmiyle kucak kucağa… Yolları açık olsun…
***
Suna Baykam Waraich tarafından hazırlanan “Bedri Baykam 10 Bedri’yi Anlatıyor” adlı kitap, dahi ressamımızı daha yakından tanımak için güzel bir fırsat. Neden on? Çünkü 10 değişik yönüyle ilgili röportajlardan oluşuyor. Önce ressam, sonra insan, baba, siyasi, Fenerbahçeli, koca, Türk, tenisçi, erkek ve olgunluk dönemine ait “son” başlığıyla yorumlanan bölüm. Önsözde ise, onun her saniye dolu olup sürekli ürettiğini, artık bir marka olduğunu belirtiyor. “Dahi çocuk” olarak keşfedildiğinde ana babasının doğru tavsiyeler doğrultusunda; gereksiz ders almaması, hoca değiştirmemesi, özgür bırakılarak özgün olmasını sağladıklarına dikkat çekiyor. “İnsan Bedri” bölümünde ise; insanlığa özgürlük ve keyif vermek istediğini, düşünce, zevk ve insanlarla paylaşma heyecanı taşıdığını anlıyoruz. Ayrıca dostluk ve düşünme fırsatı verdiğini belirtiyor. Bunları ”Kemik” adlı romanı, sanatçı yanıyla “Dişi Entrikalar”, “Demokrasi Kutusu” gibi örneklerle pekiştirdiğini açıklıyor. Dini “öl, öldür” olarak kabul edenlere düşman olduğunu vurguluyor. Çok geç yaşta baba olmasına karşın, çok iyi baba olduğuna inanıyor. Kendi babasıyla da çok iyi ilişkiler içerisindeymiş. Siyaset üzerine resimler yapmasıyla biliniyor. Babasının da politikacı olması dolayısıyla kendisi de küçüklüğünden bu yana politikanın içinde yaşıyor. “Siz siyaset ile ilgilenmezseniz siyaset sizinle ilgilenir” diyerek bu konudaki duyarlılığında haklı olduğunu düşünüyor. Röportajda Türkiye ile ilgili İngilizce kitap yazdığını belirtiyor. Fanatik bir Fenerbahçeli olduğu da çoğu kimse tarafından biliniyor. Sıkı bir tenis oyuncusu aynı zamanda. Annesine de hayran olduğunu öğreniyoruz... Duyarlı, örnek bir aydın-sanatçı. Okunmaya değer bir kitap…
***
DasDas’ın youtubedaki yayınlarından biri de Okuma tiyatrosu. “27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü” dolayısıyla gerçekleştirilmiş. Haldun Taner’in “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” oyununun testlerini prova tadında okuyorlar. Jest ve mimiklerle de desteklenmiş. Şivelerde de çok başarılılar. Elbette diksiyonlarının da ne kadar keyifle dinlendiğini atlamayalım. Bu yapıt Haldun Taner’in ve Türk tiyatrosunun başyapıtlarından biri. Metinde önce Türk tiyatrosunun tarihçesi hatırlatılmış. Temaşa sanatından çağdaş sanata geçişi anlatıyor. Türk tiyatrosunun biçimi sorunsalı işleniyor. Geleneksel değerlerle yeni Avrupa değerleri arasındaki karşıtlık, tiyatro gerçeği yönünden irdeleniyor. Bazı konuşmalardan bir demet: Dandini’nin suçu kendinden başka bir sınıfa özenişi… bu mecnune bir kıskançlık değil de nedir be paşam!...Onun beyzadeliği senin kolunu büker… Aristokrasi ile pöti burjuvazinin çatışması…… bu facia değil komedi… sen ezilmiş, harcanmış…görgüsüz, taşralısın sen…ağır ol da molla desinler… gülmesini bilmeyen düşünmesini de bilmez… Thomas acayip mizansen vermişsin… Tiyatronun esası emprevizasyondur. Arka perdede yansıtılan daha önce sahnelenmiş oyunlardan oluşan fotoğraflarla da desteklenmiş. Canlı olarak dinleyenlerin de memnun kaldıklarından hiç kuşkum yok. Türk tiyatrosunun geleceğinden umutluyum. Umarım pandemi sonrası canlı olarak da izleme olanağı bulurum. Bir anım da şöyle: Yıllarca İzmir İzmir Dergisi yetkilileri her Çarşamba Türkan Saylan Sanat Merkezi’nde çeşitli etkinlikler gerçekleştirdi. Bunların arasında "okuma tiyatrosu" da vardı. Derginin yayın yönetmeni Sayın Gündüz Badak da tiyatro kökenli biriydi. Onun yönetiminde okuma tiyatrosu çalışmalarında bulunmuştuk. Önce bir süre genel okuma yöntemlerini uygulamalı olarak göstermişti. Havanın güzel olup olmadığını soran sekize yakın cümleyi farklı yorumlarla çalışmamızı unutamam. Hatta tekst hazırlama çalışması bile yapmıştık. Çalışmalarımızı sahnede izleyicilere sunarak taçlandırmıştık. Kendisini iyi ki tanımışım. Şefkat dolu ve çok duyarlı bir insandı. Işıklar içinde uyusun…