Geçen ay usta müzisyen Timur Selçuk’u kaybettik. Kendi alanlarında değer olarak dengi yoktu. Aynı gün TRT2’de “Konser Zamanı” programı “Timur Selçuk Anısına” yayınlandı. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası üyeleri ve seçkin Türk Sanat Müziği müzisyenlerinden oluşan özel bir orkestra besteleri icra etti. Timur Selçuk orkestrayı yönetirken tenor Altuğ Dilmaç da her iki türdeki parçaları ustalıkla seslendirdi. Birinci bölüm daha çok babası Türk Sanat Müziği bestecisi Münir Nurettin Selçuk’un yapıtlarına ayrılmıştı. İkinci bölüm kendi bestelerine aitti. Tenorla zaman zaman düet de yaptılar. Türk Hafif Müziği’nin klasikleri diyebileceğimiz unutulmaz bestelere imza attı. Daha sonra tiyatro oyunlarına, filmlere de besteleriyle büyük destek verdi. Çok değerli şarkılar armağan etti. Başta üzerinden emekli olacağım dediği İspanyol Meyhanesi olmak üzere, Beyaz Güvercin, Ayrılanlar İçin, Sen Nerdesin?, Beni Kör Kuyularda, Böyledir Akşamları İstanbul’un, Otomobil Uçar Gider ve daha neler neler… Sevgili Timur Selçuk!... İyi ki doğup yaşadınız ve bizi ülkemizin en güzel, benzersiz şarkılarıyla yaşattınız… Sizi hiç unutmayacağız… Işıklarla…
***
Günümüzün sevilen yazarlarından Haruki Murakami’nin 4 ciltten oluşan 1Q84 adlı kitabının ilkini okuma olanağı buldum. Öncelikle kolay okunan bir dili (çevirisi) olduğunu belirtmeliyim. Son söyleyeceğimi de şimdi söylemek istiyorum: Edebi ve eğitsel değeri olmayan bir roman. Yine de zevkle okunuyor. Çünkü bugünkü Japonya’yı ve Japonları daha yakından tanıma olanağı sağlıyor. Özellikle ödül kazanan sahte yazar konusu, az işlenen bir konu olduğu için dikkat çekici. Öteki, yan konular ise ustalıkla gerçekleştirilen bir cinayet, gizli cemaatler, tacizler, kadın sığınma evleri, cinselliği oldukça serbest yaşayan kentli genç kadınlar… Çok konulu bir serüven kitabı. Zihin yorulmadan ve dikkat dağılmadan okunabilmesi olumlu yanlarından biri aynı zamanda. Hedef kitlesi ortalama okuyucu olunca çok satması da olağan. Ama okunduğu için pişmanlık da duyulmuyor… iyi okumalar…
***
Dil Derneği’nin yayın organı Çağdaş Türk Dili Dergisi, Türkçemizle ilgili bizi aydınlatmayı ve uyarmayı sürdürüyor. 391. sayısında; Cumhuriyet öncesi ve Osmanlı döneminde Türk Dili ile ilgili sorunlar, çözüm arayışlarıyla ilgili yazılar dikkat çekiyor. Genelde bu konudaki bilgilerimiz yetersiz. Mutlaka okunması gerekiyor. Bu yazının sahibi gibi sürdürümcü (abone) de olabilirsiniz.
***
20 yıllık dört oktavlık elektrikli orgumu elden çıkarıp, beş oktavlık elektrikli bir piyano sahibi oldum. Korona virüslü hapis günlerimde orgumla baş başa kalmıştım. Bir kaynak kitaptan değişik türlerde küçük parçalar çalıştım. Ama ileri yaşlarda üç yıl piyano dersi alıp da Beethoven’in sevdiği kız Elise için bestelediği parçayı çalmada yetersiz olunca hevesim kırılmıştı. Yine de zaman zaman piyano metod kitabını biraz çalışıyor, ama ilerleyemiyordum. Für Elise’yi çalışıp sene sonunda sahnede çalmamı istemişti piyano öğretmenim. Orgun başına yeniden oturunca doğru dürüst çalışmadığım bu parçayı çalışmaya başladım. 3 sayfaydı ve ben sadece popüler olan bölümleri çalışmaya karar verdim. Öteki bölümleri gözüme çok zor gelmiş ancak profesyonellerin çalabileceği bölümler diye vaz geçmiştim. Haftalarca çalıştım. Sonra da yeni piyanomla çalışmayı sürdürdüm. Epeyce de motive oldum. Neden sonra o zor olduğunu düşündüğüm bölümleri de bir denesem, diye bir fikir aklıma geldi. Ve öncelikle youtube’den bulabildiğim birçok Für Elise yorumunu dinlerken notaları da izlemeye karar verdim. 24 yorumu izleyerek dinledim. O zor bölümler bana çok yakın gelmeye başlamasın mı? Başlıca yorumları anlatayım. Öncelikle ünlü çinli piyanist Lang Lang’den oldukça yavaş, yumuşak tuşeli bir yorum. Kadın piyanistler Valentina Lisitsa ve Alive Sara Ott’tan yine yumuşak yorumlar. Çocuk piyanist Hailey Meng’den yaşına göre teknik olarak ustalıkla çaldığı parça. Uzak doğulu kadın piyanist San Gah Noona’dan doğaçlamalı yorum. Thomas Krüger’den caz türünden yorumu. Fazıl Say’dan arkadaşlarıyla birlikte piyano, keman ve vurmalı çalgılı klasik ve ayrıca keman piyano için caz yorumu. Michael Lucerelli’den klasik gitarlı yorum. Julia Rovinsky’den arp yorumu. Ayrıca piyano ve keman için, piyano ve çello ile piyano için, piyano ve klarnet için, piyano ve çello için, piyano ve flüt için aranje edilmiş yorumları dinlemek beni zenginleştirdi. Öte yandan meraklısı için elektro kemanla beslenmiş elektronik türde, elektrogitarla rock türünde, pop türünde yorumlarla da karşılaştım. Araştırıp incelemeye değer bir çalışmaydı… Sonuç olarak “Für Elise” nin zor bölümlerini de çalıştım. Yavaş yavaş… Azimle…Değerli klinik psikolog Üstün Dökmen’in; bütün sanatların vitamin olduğunu, müziğin dil altı ilaç gibi anında etkilediğini belirttiğini biliyor musunuz?.. Hep müzikle kalın!..
***
Herkese Bilim, Teknoloji, Kültür ve Eleştirel Düşünce Dergisi’nden (sayı: 237) öğrendiğim ilginç bir bilgi daha: Kuduz aşısını bulan Louis Pasteur’un; öğretmeni tarafından onun için “vasat bir kimya öğrencisi” diye not aldığını biliyor muydunuz?.. Bu dergiyi okumayı ihmal etmeyelim… Atatürk de olağan üstü başarılarını; yaşamda en gerçek yol göstericinin bilim olduğunu düşünüp yaşamasına borçlu değil miydi?..