23. Altın Güvercin Beste yarışmasının galibi Deniz Özçelik, sadece “En İyi Beste” değil aynı zamanda “En Başarılı Yorumcu” ödülünü de kazandı. Cumhuriyet Gazetesi’nin yaptığı röportajdan, çocukluğundan bu yana müzikle ilgilendiğini öğreniyoruz. Hem Boğaziçi Elektronik Mühendisliği hem İstanbul Üniversitesi Yarı Zamanlı Müzik Bölümü’nde okumuş. Berklee College of Music’in yaz okulunda da okumuş olup Bilgi Üniversitesi’nde lisansını sürdürüyor. Müziğin lüks değil “ihtiyaç” olduğuna inanıyor. Ben de. Youtube’u da oldukça iyi kullanıyor. Dinleme olanağı bulduğum bazı parçaları şöyle: Yarışma galibi parçanın şiir gibi bir adı var. Zaten şiir de yazıyor. “Kokun Şehir Değiştirdiğinde” Pes sesli gitar ağırlıklı besteyi soprano solosuyla zenginleştirmiş. Çok güzel. “Gel Gönlümü Yerden Yere Vurma Güzel” adlı Türk Sanat Müziği şarkısını piyano eşlikli yorumuyla dinlediğinizde hayran olmamak olanaksız. Orkestra eşlikli “Dirilmez” dört dörtlük bir ağıt parçası. Mehmet Güreli‘nin “Kimse Bilmez” parçasını dinlediğinizde ise çok güzel bir caz yorumuyla başbaşasınız. Keza “Uzun İnce Bir Yoldayım” hayranlıkla dinlediğim piyano eşlikli bir caz yorumuydu. İngilizce caz parçalarının da üstesinden ustalıkla kalkıyor. “What a Wonderful World” (Ne Harika Dünya) ve “Fly Me to the Moon” (Beni Ay’a Uçur) bunlardan iki örnek. Yine kendi çaldığı piyano eşliğinde yorumlamış. Doğru zamanda doğru insanlarla birlikte olduğunda büyük başarılara imza atmayı sürdüreceğine eminim. Yolu açık olsun genç kızımızın...
Bu kez, yeni yılı kısa bir öyküyle karşılayalım:
AYNI DOKTORA GİTMEK
Bir etkinlik arkadaşım vardı. Birlikte şiir ve müzik ağırlıklı etkinlikler yapıyorduk. Birkaç şiir kitabı olan ama ev kadını kompleksiyle yaşayan biriydi. Evlenme teklifi alınca okulu bırakmış. Sonra pişman olmuş. Benim ailede gerçekleşmesi olanaksız bir durum. Çünkü annemiz ilkokul öğretmeni. Kızlarının üniversiteyi bitirip meslek sahibi olması ve çalışması tartışmasız tek seçenekti. Evlenmek için okulu bırakmak bizim için anlaşılması olanaksız bir durumdu. Her neyse… Etkinlik için toplanıp çalışmak gerekiyordu. Anılacak şairin saptanması, daha sonra hangi şiirlerinin okunacağı, hangi şarkıların söyleneceği, vb… kararların alınması. Ancak arkadaşımla ilgili tuhaf bir durum vardı. Birlikteyken çelişkilerini idare etmeye çalışıyorduk. Yalnızken ise senin şiirlerin zorlama, ben ablanım, senden 7 yaş daha büyüğüm, şu kitabı çok beğendim, sert bir şekilde sana da okutacağım, yine sert bir şekilde feysi kullanmıyorsun, ama internetle ilgili bir şeyi öğrenme isteğimi yerine getirmemesi… gibi çelişkili tuhaf davranışlar, konuşmalar… Üzülüyordum neden böyle diye. Annemin gözlem sonucu söylediği ise beni şaşkına uğratmıştı: O seni kıskanıyor! İnanmakta, anlamakta zorlanıyordum. Bu konuda kendim ikna etmeliydim. En son lobide gürültü yapıp beni öğlen uykusundan uyandıranların arasında onun da bulunması, kafeteryaya su almaya giderken arkamdan sert bir şekilde nereye gidiyorsun, diye bağırması, doktor sırasında sataşması… Aman allahım, neler oluyordu?!.. Bunlar bir çeşit psikolojik şiddet değil miydi?!... Sonunda stres, tansiyon yükselmesi, nabız sayısında artış ve kardiologla randevu… Ama daha önce psikiyatristle randevu. Muayene kapısında bekleyen iki kişi vardı: Sürpriz! Biri ben biri de eski etkinlik arkadaşım... Uzak durdum… İçimden selam vermek bile gelmedi… İçim buz gibiydi… Neden sonra akıllı cep telefonumun youtube’ndan kemancı Joshua Bell’in “Ave Maria” icrasını dinledim… Sadık dostum müzik. Kin bilmez, şiddet uygulamaz, terslemez, saygısızlık etmez. Sevgi dağıtır. Huzur verir. Yaşasın müzik!.. Bir de o an içimden kedilere selam gönderdim…
***
Son şiirlerimden biri de Yeni Yıl armağanı olsun:
SEVİLENLER
Beraber kat edelim sabahı
Gibsy Kings olsun ille de
*
Şiir okurlar geçiyor özgür adım
Her biri bir başka acı imajı
Şiir katarlar direnişlerine
*
Hevesle okunur gecelerce
Duyarsız arkadaş yerine
Sohbet ile aşk ile tutku ile
Kitaplığım heyecan içinde
(Kasım 2020)
HER ŞEYE KARŞIN SAĞLIKLI, ÜRETKEN VE HUZURLU YILLAR DİLEĞİYLE!