Bazı mekanlar vardır; kapısından içeri girdiğinizde daha ilk görüşte orada olmak ve vakit geçirmekten mutlu olacağınızı hissedersiniz. Altınova'da 1942 yılından bu yana hizmet veren Ege Lokantası işte bu tarife uyan mekanlardan. Babadan oğula üç kuşaktır lokantacılık işinde olan Güven ailesinin temelini attığı lokanta Altınova'ya yolu düşenlerin uğrak yeri.Öğlen saatlerine dek servis edilen kelle paça veya Salı günlerine özel çıkan bamya başta olmak üzere pilav, cacık, etli ve sulu yemekler gibi lezzetlerin yer aldığı özgün mönüsü değil sadece insanı bu mekana çeken. Lokantanın duvarlarını süsleyen fotoğraflar, hem mekanın hem de Altınova'nın tarihinde yolculuğa çıkarıyor misafirlerini.
Sarayın 450 yıllık zeytinyağı deposu
Eski adı Ayazmend (Ayosmontheus) olan Altınova'ya şimdiki adını Atatürk'ün verdiği söyleniyor çeşitli kaynaklarda. Ayazmend'in kelime anlamına gelince; Ayazma (şifalı su); mend ise (Şehir) yani ''Şifalı Şehir''. Beldenin tarihine dair yazılı kaynaklara göre Padişah II. Murat 1444 yılında Hacı Bayram Veli'nin yani Padişah II.Murat'ın hocasının Balıkesir'de yaşadığı dönemde bir süreliğine Ayazmend'de ikamet ediyor. Ve bu dönemden başlayarak Osmanlı sarayının zeytin, zeytinyağı ve sabun ihtiyacı Ayazmend'den karşılanıyor. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinden sonra Midilli adasını da fethetmek için buraya bir karargah kurduğu biliniyor. 1462'de Midilli de Osmanlı topraklarına katılıyor.
Fatih Sultan Mehmet, babası II. Murat gibi yağ alımını Ayazmend'den yapmaya devam ediyor. Padişah Abdülmecid'e kadar, tam 450 yıl boyunca sarayın yağ ihtiyacı bu bölgeden sağlanıyor. Bu sayede Ayazmend yağ mengeneleri, sabunhaneleri,hanları, hamamlarıyla gelişmiş bir ticaret hayatına sahip oluyor.
Ayazmend zeytinyağının en önemli özelliği ise coğrafi avantajı. Kazdağları ve Kozak yaylasının oksijen oranının en yüksek olduğu nokta da yer alan zeytinliklere, pekmez toprağı denilen beyaz yumuşak taşlı toprak da eklenince lezzeti ve aromasıyla ideal zeytinyağı elde etmek için tüm koşullar oluşuyor.
Altınova'nın anıt değerleri
2014 yerel seçimleri öncesinde Ayvalık'ta kendine ait bir belediyesi olan bir beldeyken, daha sonra Balıkesir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde Ayvalık'a bağlı bir mahalleye dönüşen Altınova, son 20 yılda özellikle sahil şeridinde artan yazlık sayısı düşünüldüğünde hızlı bir büyüme gösterdi. Altınova’da bugün geçmişin izlerini ararsanız karşınıza yontma taştan yapılmış, Sultan II. Beyazıd döneminde inşa edilen Hacı Bayram Veli Camisi ve 1300'lere tarihlenen Kadı Camii gibi anıtsal değerler çıkıyor. Merkezdeki tarihi hanlar ve bazıları 15-16.yüzyıldan kalan evler sessizce zamana tanıklık ediyor.
Ve bir lezzet durağı: Ege Lokantası
Hızlı yapılaşmaya rağmen kendine has özelliklerini, kısmen de olsa, korumayı başaran Altınova'nın özgün mekanlarından Ege Lokantası ise 80 yıllık bir işletme olarak bugün de varlığını sürdürüyor. Lokantanın kapısından girer girmez tüm doğallığıyla bir Ege kasabasında olduğunuzu hissediyorsunuz. Mekanın duvarlarında asılı fotoğraflarla hem Ege Lokantası'nın hem de Altınova'nın geçmişini görmek mümkün. Hatta Xsentius adlı bir filozof tarafından milâttan önce 9. yüzyılda bir tapınağa işlendiği iddia edilen ancak asıl sahibi ABD’li şair, yazar ve avukat Max Ehrmann olan ''hayat dersleri'' niteliğinde bir manifesto çerçevelenip asılmış. Şöyle diyor metinde; ''İşin ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir işi seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın''.
13 Nisan 1934 tarihinde Atatürk'ün Altınova ziyareti de var bu fotoğraflar arasında, lokantanın kurucusu Hüseyin Avni Güven'in gençlik fotoğrafları da. Adı servis tabaklarına işlenmiş olan Yurdaer Güven, bayrağı babası Hüseyin Avni'den alıp uzun yıllar sürdürmüş. Şimdilerde aktif olarak çalışmasa da sokağa attığı iskemlesinde lokantaya gelen müşterileri selamlıyor.
Yurdaer Usta'nın yeğeni, subay emeklisi Gürsel Badur ise lokantadaki trafiği beceriyle yönetiyor. Türk Hava Kurumu'ndan emekli olan Gürsel Bey'in en büyük hobisi maket uçağı yapmak. Son 16 yıldır bu aile işletmesini çekip çevirmekle meşgul. Nezaketi ve müşteriye gösterdiği özenden de anlaşılıyor ki işini zevkle yapıyor.
Tam 80 yıl bir işletmeyi yaşatabilmek kolay değil. Nedir bu istikrarın sırrı? Yurdaer Usta'ya göre işini severek yapmak. Tıpkı o manifesto gibi konuşuyor usta:''Sen işini sevdiğinde istekle çalıştığında, özen gösterdiğinde ve güleryüzünü eksik etmediğinde zaten her şey yolunda gider''.
Fast food kültürünün hakim olduğu günümüzde Ege Lokantası gibi babadan oğula miras kalan mekanların sayısı giderek azalıyor. Bir sonraki ziyaretimizde hala bozulmamış bir Altınova bulmak umuduyla; Yurdaer Usta'ya uzun ve sağlıklı bir hayat dileyerek ayrılıyoruz.