Derin Devlet canım benim! Seni ben pek çok pek çok severim desem de inanma, çünkü sen var ya sen, evlat olsan sevilmezsin. Çünkü sürekli çok ama çok kötü şeyler yapıyorsun. Kendi insanına eziyet ediyorsun. İşkence ediyorsun. Ülkende akıllı insan kalmasın diye uğraşıyorsun. Aptalları yönetmek kolaydır diyorsun. Kendi ülkenin geri kalması için elinden geleni ardına koymuyorsun. (Daha önce de söylediğim gibi, ne yazık ki bunları iyi bir şey yaptığına inanarak yapıyorsun.)
Şimdi yine çok yanlış yaptın. Üstelik bu kez çok da fena çuvalladın. Millete eğlence konusu oldun.
Affına sığınarak söyleyeyim, bu akıl fukaralığı sende olduğu sürece daha da çoook yanlış yaparsın. (Öneri: Elemanlarına zekâ geliştirici oyunlar oynamalarını söylemelisin!)
Gizli elemanlarının kimler olduğunu millete açık açık ilan ettin bugün. Bizler zaten şüpheleniyorduk ama emin olamıyorduk. Bugün artık emin olmamızı sağladın. Sağ ol canım benim!
Baştaki çocuk şarkısı yüzünden senli benli olduk. Düzeltelim artık hitabı. Ve devam edelim:
En düzgün insanı bile insanlığından utandırır başını yere eğersiniz siz. Sevgili gizli elemanlarınızın başlarını da yere eğdiniz bugün. Bundan sonra, üzerinde “Ben derin devletin adamıyım.” yazan birer ‘açık alın’la dolaşacaklar. Yazık oldu, gerçekten çok yazık oldu!
Manevralarınızı uzaktan seyretmek bile, "Bayburt, Bayburt olalı böyle zulüm görmedi." dedirtiyor insana. Yaka silktiriyor.
Her çorbanın içine düşmeseniz, her kaşıktan çıkmasanız, her lokmayı boğazlara dizmeseniz, bunu yapabilmek için de yoksul evlere ağıt, pişmiş aşlara su katmasanız keşke!
Ama sizlere söz anlatmak mümkün değil. Çünkü dinleme, okuma, okuduğunu ve dinlediğini anlama beceriniz gerçekten yok. Bunlar olmadığı gibi, konuşanı dinleme beceriniz de yok. Tek bildiğiniz ve çok iyi bildiğiniz şey gerçekten de sadece saldırmak.
Saldır, kazan! Ama devir değişti artık. Artık saldıran kazanamıyor. Aksine değer yitimine uğruyor, kaybediyor. Diğer saldırganlar ve zalimlerle arasında hiçbir fark bulunmadığını gösteriyor. Zulmedenle aynılaşıyor. Veya zaten hep zalim olduğunu açık ediyor.
Bu kadar tantana kopardınız da ne oldu şimdi? Kılıçdaroğlu’nun yanına, zaten yanında olan iki kişiyi soktunuz da ne oldu? Bunu zaten çok önceden yapmıştınız. (Ve bizlere seçtirmiştiniz ya hani, unuttunuz mu?)
Şimdi elemanlarınız beşli çetenin haklarını mı koruyacaklar? Halktan gasp edilen söz konusu 418 milyar geri alınmasın, halka geri verilmesin diye Kılıçdaroğlu’nun önünü mü kesecekler? Bunun adına da bizler, vatan sevgisi, millet sevgisi diyeceğiz öyle mi?
Sizlere, şu vatanı ve milleti gerçekten seviyorsanız, sabit fikirlerinizi değiştirmenizi tekrar önermek isterim. Sürekli vatana zarar veren bir sevgi, vatan sevgisi olamaz çünkü. Vatanı sevmek, vatanın iyiliğine olanı istemek demektir. Vatanın varına yoğuna çökenleri korumak değildir, onları tuttukları çeşme başlarından uzaklaştırmak demektir.
Dış güçlere karşı olup da dış güçlerin -rica kılığına sokulmuş- emirlerine uymak da vatanı sevmek değildir. Yabancı birileri tarafından parlatılıp seçtirilen lidere de lider denmez, birileri tarafından sürekli güdülen topluluklara da millet denmez. Çünkü millet, kendi lehine olanı ayırt edebiliyor ve kararlarını kendisi verebiliyorsa güçlü millettir.
Bunları herkes görebiliyor ama bir tek siz göremiyorsunuz.
Görün ve yanlışlarınızı tekrarlayıp durmayın artık. Bu halka bu yoksulluğu, bu zulmü; bu ülkeye üçüncü sınıf ülke olmayı reva görmeyin.
Çok sıkıldık, çok yorulduk. Yeter artık! Yettiniz gayri!
Alev Subaşı 2 Yıl Önce
Bir öğretmenimden duymuştum ." Ağzı açıkların ülkesini gözü açıklar götürür " demişti.Derincilere kötü bir haberim var " Maymun gözünü açtı ! Başka Kapıya ! " Kaleminize Sağlık