96 yaşına rağmen dimdik duruşu ve berrak zihniyle üretmeye devam ediyor eğitimci, yazar Tahsin Yücel. 1938'de ilkokulu, 1944'te Çifteler Köy Enstitüsü'nü, 1947'de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nü bitiren; Zonguldak'ta gezici başöğretmenlik ve denetmenlik yapan; Kütahya köylerinde ilkokul öğretmenliği, Isparta Gönen İlköğretmen Okulu'nda tarım öğretmenliği, İzmir Buca ve Bornova ortaokullarında fen bilgisi öğretmenliği görevlerinde bulunan Yücel, 1973'te emekli olup hayatını yazmaya adıyor. Öğrenciler için ders, yardımcı ders ve kaynak kitaplar yazıyor. Dikili'de yaşayan Yücel, 2000'den bu yana araştırma kitapları ve belge-roman ve kurgu -roman yazmaya adadığı hayatında tam 33 kitaba imza atıyor. Yücel'in ''Her Yönüyle Köy Enstitüleri'' başlıklı 34. kitabı ise Köy Enstitüleri'nin 82. kuruluş yılı olan 2022'de okurlarla buluştu.
1954'te kapatılmasına karşın bugün hala gündemde olan Köy Enstitüleri'ni her yönüyle inceleyen bu önemli kitapta Köy Enstitüleri'nin önerdiği eğitim sistemi, eğitim yöntemleri, eğitim ilkeleri, ders dışı etkinlikleri, güzel sanatlar çalışmaları, demokrasi bilinci, 46 seçimleri sonrası değişen siyasi iklim ve Köy Enstitüleri'nin kapatılışı titizlikle hazırlanmış bir araştırma sonucu karşımıza çıkıyor.
Tahsin Yücel, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Yayınları tarafından yayımlanan kitabında Köy Enstitüleri'nin hangi sosyo-kültürel koşullarda kurulduğunu da anımsatıyor. Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında Türkiye'de nüfusun yüzde 93'ü okuryazar değil; 40 bin köyün 37 bininde okul bile yok. 1936'da eğitmen kurslarıyla Köy Enstitüleri'ne uzanan yeni bir eğitim girişimi başlatılıyor ve bu girişim sonucunda köy okulları, köy bölge okulları, Köy Enstitüleri ve Yüksek Köy Enstitüsü'nde oluşan bir eğitim düzeni oluşturuluyor. Amaç, köylerin tümüne kısa sürede ilköğretim sağlamak, köylerde çalışacak öğretmenler yetiştirmek ve burada verilen eğitimi iş hayatında kullanılabilir hale getirmek.Köy Enstitüleri'nde köy sağlık memurları yetiştirildiğine dikkat çeken Tahsin Yücel, kapatılmasaydı bu kurumlardan köy tarım memurlarının da yetişmiş olacağını belirtiyor.
Köy Enstitüleri, bugün izlenen eğitim politikaları gibi, öyle bir gecede plansız programsız kurulmuyor. Dönemin Milli Eğitim Bakanlığı önce dönemin pilot uygulamaları sayılabilecek Eğitmen Kursları ve Köy Öğretmen Okulu deneyimleriyle yola çıkıyor. Bu deneyimlerin sonuçları başarılı olduğundan yola Köy Enstitüleri fikriyle devam ediliyor. Milli Eğitim Bakanları Saffet Arıkan, Hasan Ali Yücel projenin yasalaşması, yürütülmesi süreçlerinde çok büyük katkı sunuyor. 1935-1946 döneminde İlköğretim Genel Müdürü olarak görev yapan İsmail Hakkı Tonguç ise ''Köyü tanımayan okumuşların köye gidip kalkındırması sağlanamaz, köyün içinden çıkan okumuşların yardımıyla köy canlanır; canlanan köylü kendi kendine kalkınır'' görüşüyle Köy Enstitüleri'nin kurulması ve gelişmesi için en büyük emek veren isim.
Tahsin Yücel'in kitabının izinde Köy Enstitüleri'nin 17 yıllık yolculuğuna tanıklık ederken bu okulların Türkiye için ne büyük bir şans olduğunu bir kez daha anlıyoruz. 1937-1948 döneminde İzmir'den (Kızılçullu), Diyarbakır'a (Dicle), Trabzon'dan (Beşikdüzü) Ankara'ya (Hasanoğlan), tam 21 ilde kurulan okullarda kültür, tarım -ziraat ve teknik konularında verilen derslerle, eğitim fırsatından yoksun köy çocukları, temel müfredat bilgilerinin yanı sıra kültür birikimiyle donanmış, doğaya ve sosyal çevrelerine duyarlı, ekmeğini tam anlamıyla taştan çıkaran, tüketim değil üretime odaklı, başta kendine ve topluma yararlı bireylere dönüşüyor.
Kendisi de Köy Enstitüsü mezunu olan Tahsin Yücel, öğrencisi olduğu Çifteler Köy Enstitüsü'ndeki deneyimlerini anlatırken, yakın köylerdeki halkla kurulan ilişkilere ve yardımlaşma bilincine değiniyor. Ulusal bayramlar veya 17 Nisan Köy Enstitüleri kuruluş yıldönümü törenleri gibi etkinlikler yerel halkla kurulan ilişkileri daha da güçlendirirken bu etkinliklere köylüler katılıyor, okul kooperatifinden alışveriş ediyor, enstitüde yetiştirilen hayvanlardan veya tarım ürünlerinden yararlanabiliyor. Tahsin Yücel, kimsesi olmayan yoksul bir göçmen kadın için, imece usulu ile temelden bir kerpiç ev inşa ettiklerini de anlatıyor kitabında.
''Köy Enstitüsü öğrencilerinin öğretmenlik bilgisi derslerinde uygulama yapmaları için her Köy Enstitüsü'nde bir uygulama ilkokulu bulunması gerekiyordu. Yapı Kolu planını hazırlardı. Hep birlikte, kendi emeğimizle binayı yaptık; bahçesinde oyun alanını, çiçekliğini, meyve ağacı, sebze ve fide yetiştirilecek bölümlerini, gübreliğini, kümes yerini ayırdık. Tarım alanlarının toprağını ekime hazırladık''.
Sadece tarım ve ziraat ile değil, kültür ve sanat etkinlikleriyle de çağı yakalayan gençler yetiştirme idealini uygulamaya geçiren Köy Enstitüleri'ndeki sosyal-kültürel hayatı şöyle anlatıyor Yücel; ''Bir gün edebiyat öğretmenimiz Dr. Sabahattin Eyuboğlu, Ankara'daki yazar ve şairlerin bazılarını Yüksek Köy Enstitüsü'ne getirdi. Gelenlerden Yaşar Kemal, Cahit Külebi, Necati Cumalı, Orhan Veli, Cahit Sıtkı ve Mehmet Kemal'i anımsıyorum. Yazarlarla akşam geç saatlere kadar süren bir edebiyat söyleşisi yaptık''.
1946 seçimleri Köy Enstitüleri'nin 1954'te kapanma ile sonlanacak kısa yolculuğunun dönüm noktasını oluşturuyor Seçimlerle birlikte siyasi iklim değişiyor. Türkiye'deki sağ zihniyetli sol en büyük zararı maalesef bu ülkenin idealist insanlarına veriyor. Dönemin gazeteleri bir zamanlar övgüyle yaklaştıkları Köy Enstitüleri'ne yönelik tavırlarını 180 derece değiştiriyor. Basında Köy Enstitüleri'ni karalayan haberler çoğalmaya başlıyor.
Seçimlerden sonra hükümeti Recep Peker başkanlığında CHP'nin sağ kanadından isimler kuruyor. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel istifa ediyor. Köy Enstitüleri'nin kurucusu İsmail Hakkı Tonguç görevinden alınıp lise resim öğretmenliğine atanıyor.İdealist öğretmenlerin yerine ''milliyetçi'' eğilimleri ile tanınan, ''Biz buraları ıslah etmeye geldik'' diyenler enstitü kadrolarına atanıyor. Gerisi bilindik bir hikaye. Komünistlik suçlamaları başlıyor, enstitülere sık sık bakanlık müfettişleri yollanarak soruşturmalar yapılıyor. Köy Enstitüsü'nde öğrenim gören gençlere Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç'un komünist olduğunu telkin eden öğretmenler türüyor. Öğrencilerin kitapları komünist propagandaya dair iz bulmak üzere didik didik aranıyor.
Herşeye rağmen, 1936-1953 yılları arasında Köy Enstitüleri'nden toplam 27.850 mezun yetişiyor. Sağlık kollarından 1943-1951 döneminde yetişen köy sağlık memuru sayısı ise toplam 1599. Köy Enstitüsü çıkışlıların arasında çok sayıda edebiyat, bilim, sanat ve siyaset insanı bulunuyor. Tahsin Yücel'in ifadesiyle, ''Köylerde saklı bu yetenekli kişileri Köy Enstitüleri ortaya çıkardı. Bunlar Köy Enstitüleri'nin öğrencilerine nitelikli eğitim verdiğinin açık göstergesidir. Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, planlanan sayıda öğretmen ve sağlık memuru yetişseydi , köylerde saklı yeteneklerin hepsi ortaya çıkardı. 1940 yılında TBMM'de Köy Enstitüleri yasası görüşülürken, Hasan Ali Yücel'in 'Türk vatanının dağlarında, kırlarında, hatta en ıssız yerlerinde, kendi başına açılıp solan çiçek bırakmayacağız' sözü gerçekleşirdi''.
Eğitmen, yazar Tahsin Yücel de işte bu eşsiz eğitim projesi sayesinde bugün 96 yaşında tek başına, dimdik ayakta duruyor. Araştırmaktan ve üretmekten hiç vazgeçmiyor. Bu bile başlı başına bir Köy Enstitüsü mucizesi değil mi?