Ajans Bakırçay
2023-06-10 18:43:36

Dış Güçler Konusu

Aysel Korkut

10 Haziran 2023, 18:43

Dış güçler hangi ülkelerin kaderini belirleyebilir?

Yönetimlerini ele geçirdikleri ülkelerin elbette. Yani bağımsız olmayan ülkelerin kaderini.

Osmanlı zamanında kapitülasyonlar vardı, şimdi ülke ekonomisine tamamen çökme durumu var. Bize ne satacaklarını, bizden ne alacaklarını tamamen kendileri belirliyorlar. Bunu yapabilmenin yöntemi de söz dinleyecek yöneticiler bulup çıkarmak, parlatmak ve onları güya demokratik yöntemlerle halka seçtirmek… Bulup çıkaramıyorlarsa da söz dinler liderleri, kendi elleriyle bizzat yetiştirmek. Bunu, NATO’ya üye olduğumuz günden beri yapıyorlar. O günden sonraki yöneticileri incelemeye kalksak bu durumu gayet açık görebiliriz.

Söyleyecek sözü kalmayınca “dış güçlerin adamı” diye bağırıp başkalarını karalamaya çalışan AKP yöneticilerinin, yönetici seçilmeden önceki ve sonraki yaşamlarına bakmamız bile, nasıl birer “dış güç adamı” olduklarını -ve değillerse olmadıklarını elbette- görmemize yeter. 

Dış güç hazretleri, sadece yöneticileri belirlemiyor, muhalefeti de belirliyorlar. Seçtirdikleri yöneticilere eğer ki çok keskin şeyler yaptıracaklarsa onu sessizce izleyecek bir muhalefet de dizayn ediyorlar.

Sol yapılar güçlenmeye başlayınca, içlerine, o yapıların güçlenmelerini engelleyecek, aralarında ikilik çıkaracak ve yapıyı güçten düşürecek, sosyalist görünümlü ama hafiften ırkçı ya da sonradan sosyalist olup da yeterli bilince sahip olmayan ama şöyle ya da böyle ortalığı bulandırma gücü olan elemanlar salıyorlar.

İşler böylece tıkır tıkır ilerliyor.

Yok eğer ki seçtirdikleri kişiler biraz söz dinlememeye başlarlarsa hemen onun başına türlü çeşit çoraplar örüyor, onun gücünü azaltıyor ve hatta onu istenmez adam bile yapabiliyorlar. Nereye kadar? O istenmeyen yaptıkları kişinin karşısına daha da istemeyecekleri birisi çıkana kadar.

O zaman taktik değişiyor ve önceki kişi tekrar canlandırılıyor. Çok değil, azıcık cilalanarak parlatılıyor. Bu da zaten kandırılmaya teşne halk için yeterli oluyor. Halk söz dinlemiyor da yine de istemedikleri birisini seçmeye meylediyorsa, o zaman her oyun mübah oluyor ve istemedikleri seçilemesin diye her tür pis işin önü açılıyor. Çünkü çok iyi biliyorlar ki ellerindeki eski kişiler, sonsuza dek söz dinlemez kişi olmayacak, kendileri, dış güç amcalar olarak ‘höt’ dediklerinde onlar yine bal gibi söz dinleyecekler.

Türkiye coğrafyasında yöneticiler, her dönem söz dinler kişilerden oluşturuluyor. Keyiflerine düşkünler. Görgüsüzler. Kendilerini eğitimli gibi göstermeye çalışan ancak gözünün önündekini bile göremeyecek kadar cahil, son derece yetersiz, eğitimsiz kişiler. Çoğu, geçmişlerinde kötü travmaları olan ve bu yüzden de iyi yönlerini hiç geliştirememiş kötülük düşkünü kişiler. Özbeöz halkını açlıktan, yokluktan intihar ettirecek kadar kötü olabilen ve bundan da hiç etkilenmeyen, hiç üzülmeyen, vicdanları gelişmemiş kişiler.

Bunun çok da iyi olmadığını gördü ‘dıj güçlerimiz’ nihayet bu kez. Taktik değiştirelim, bir tık iyi olanını yönetici yaptıralım dediler ama istediklerini gerçekleştiremedikleri, kendi seçtikleri yeniyi seçtiremedikleri için eski hamam eski tasta kalmaya karar verdiler. Öyle de yaptılar.

Oyunu bozan Kılıçdaroğlu olmuştu. Muhalefeti dizayn ederken CHP’nin başına getirdikleri ve kendisine sezdirmeden istediklerini yaptırabildikleri, ortamı sessiz tutmak için sakinliğinden yararlandıkları, ülkeyi kazasız belasız BOP’a hazırlayabildikleri ve bu yüzden de çok sevdikleri ama ülkesinin durumuna itiraz etmeye kalktığı için artık sevmedikleri, sevmeyecekleri Kılıçdaroğlu…

Öyleyse Kılıçdaroğlu parçalanabilir kısmı başlatıldı işin. Kılıçdaroğlu’nun üzerine ‘dıj güç’ çomarları salındı. Herkes bir parçasını koparsın, herkes Kılıçdaroğlu’nun birazını yesin yutsun; Kılıçdaroğlu yerin dibine batırılsın; Kılıçdaroğlu artık hükümsüz olsun ki büyük abilerin önünü bir daha kesemesin, kesmeyi aklından bile geçiremesin, aklından geçirmeye hali bile kalmasın.

Akşamki programı izlemedim. Kılıçdaroğlu’nun etinden et koparma meydan savaşını izleyemeyeceğimi tahmin ettiğim için izlemedim. Sadece arkadaşlarımın o program hakkındaki yorumlarını okudum ve durumun tam da tahmin ettiğim gibi olduğunu öğrendim.

Ülkemizi dizayn eden abilerin, yenemedikleri insanın elini öpmek yerine, yenemedikleri insanı, insanların gözünde değersizleştirmeye çalışmaları işine aracı olan o çok çok ünlü gazetecilere, dış güç abilerin aleti olduklarını bilip bilmediklerini sormak isterdim aslında. Bunu bilerek ve karşılığını da alarak mı yapıyorlar yoksa farkında bile olmadan mı, gerçekten bunu bilmek isterdim ama bunun da bir önemi yok aslında. Bilsek ne olur, bilmesek ne olur… Önemli olan kendilerinin bilmesi. Kendileri biliyorlar mı acaba? Yoksa düşene tekme atmak, fıtratlarının bir parçası mı sadece?

Her neyse işte…

Yeni bir Kemal, dış güç abilerin akıllarını başlarından almıştı. Şimdi artık rahat bir nefes alabilirler. Türkiye oyuncakları olmaya devam edecek. Göndersinler emek emek yetiştirdikleri elemanları ülkemize artık birer birer. Göndersinler ki üzerimizdeki sömürünün yanında kapitülasyon sözcüğü bile çok hafif kalabilsin. Onlar da yeryüzünde savaşlar çıkarmaya, yeni göçmenler oluşturmaya ve onlara kapılarını kapatıp hepsini Türkiye’ye yığmaya devam edebilsinler.

Toplama bir ülke olan Amerika’ya benzesin bütün ülkeler. Hepsi toplama ülkeler olsun.

Bir de NATO’ya yeni üye olan ve olmaya çalışan ülkeleri izleyin artık. İsveç, Norveç, Finlandiya’yı. Bakalım o muhteşem ülkeler, muhteşem ülkeler olarak kalmayı sürdürebilecekler mi? Eğitim sistemleri bozulacak mı bozulmayacak mı? Parmakla gösterilen Danimarka eğitim sistemi hedefe oturacak mı oturmayacak mı? O ülkeler de yönetilebilir kişilerce yönetilmeye başlayacak mı?

Ah ki ah!

Yorumlar (2)

Alev Subaşı 1 Yıl Önce

Eğitim pahalı bulanlar bir de cehaletin bedelini hesaplasınlar diye meşhur bir söz vardır.Bu ülkenin başat sorunu " eğitim " eksikliğidir.Bugün ödediğimiz bedel bunun bir sonucudır. Eğitimini aydın bilimsel laik ilkelerle temellendiremeyen ülkeler üretemez. Bilim üretemez , mal üretemez , özgür politikalar üretemez. Adı 600 yüz yıllık osmanlı da olsa tarihten silinir.Yada bir manda devleti olarak mrünü sürdürür. Ülkemiizin bağımsız olduğu düşüncesi belki de derin bir yanılgıdan ibarettir.

LeylaK 1 Yıl Önce

İstediğimiz hayatı yaşayamıyorsak, nedeni korkularımız! Çünkü beynin asıl amacı bizi "hedeflerimize ulaştırmak" değil, bizi "hayatta tutmak".. da denir ya Yüreğine emeğine kalemine sağlık Aysel öğretmenim, sen hep var ol

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.