20. yüzyılın başlarında İzmir'de yaşayan Levanten aileler, kentin Rum ve Müslüman mahallelerinde akıp giden yaşam, gizemli casus Avinaş, bağımsız ruhlu Edith, Rum kızı Panayota, Sümbül, Miralay Hilmi Rahmi ve diğerleri...
Yazar Defne Suman’ın ilk basımı 2016'da yapılan Emanet Zaman adlı romanı, "Doğu'nun İncisi" İzmir'in 1900'lerden 1970'lere uzanan tarihini, İzmir’in kimliğinin en çok değişime uğradığı 20. yüzyılın ilk çeyreğinde geçen kurgusal olaylar eşliğinde anlatan bir roman. Bu anlatının peşinden, yazar Defne Suman'ın rehberliği ve Nomad Mind girişiminin organizasyonu ile, İzmir'in geçmişine yolculuk yaptık geçtiğimiz günlerde. O İzmir ki, 35 matbaa, 30 gazino, 57 otel, 150 okul, 81 eczane, 15 hastane, 269 meyhanenin olduğu; Osmanlıca, Rumca, Fransızca, İspanyolca,Ermenice gazete ve dergilerin yayınlandığı kozmopolit yapısıyla bugünün İzmir'inden çok farklı bir kültürel atmosfere sahip bir kentti.
Roman karakterlerinin peşinden kentin sokaklarında yürüdük. Kemeraltı'nın tarihi hanlarında soluklandık. Bir zamanlar bu sokaklarda Türkçe, Rumca, Fransızca ve Ladino dillerinde sohbetler edildiğini, şarkılar söylendiğini, hatta belki de okkalı küfürler edildiğini hayal ettik. Kültürpark'ta ulu bir manolya ağacının altında kentin yangınla yitirdiği o şaşaalı geçmişi düşündük. Gözlerimiz Kemeraltı'nın en eski otellerinden, 19. yüzyıl sonularında yapılmış, son dönemlerinde kimsesizlere ev sahipliği yapan Şükran Oteli'ni aradı ancak geçen yıl itibariyle, restore edilmek üzere kapılarını kapattığını öğrendik.
Kemeraltı'ndan Anafartalar Caddesi'ne, oradan Basmane'ye ve Fuar'a uzandığımız bu gezide kimi yapıların yenilenerek yaşamaya devam ettiğini gördük. Bunlardan biri de Abacıoğlu Hanı'ydı. Kemeraltı Başdurak Cami'nden, Arasta'ya giden Anafartalar Caddesi'nin sağ tarafında, ortada bir avlu ve bu avluyu çevreleyen iki katlı dükkânların yer aldığı asimetrik planıyla karşımıza çıkan Han 18'inci yüzyıl başında Hacı Mustafa Ağa tarafından yaptırılmış. Cumhuriyetin ilk yıllarında, sebze ve meyve hali işlevi görürken, çevre ilçelere yolcu ve yük taşıyan motorlu araçlar için hareket merkezlerinden biri olarak kullanılmış. "İzmir Tarihi Liman Kenti" ismiyle UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kabul edilen Kemeraltı, bugünlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Vakfı, Kentimiz İzmir Derneği ve TARKEM öncülüğünde yeniden ayağa kaldırılıyor. Abacıoğlu Hanı da bu kapsamda kentin kültürel mirasın yeniden kazandırılan mekanların başında geliyor.
Havra Sokağı'na yöneldiğimizde ise taa İstanbul'dan Balık Pazarı'nın kokuları geldi adeta burnumuza. İzmir Büyükşehir Belediyesi Konak ile Kadifekale arasındaki tarihi aksı canlandırmak ve bölgenin cazibesini artırmak için Kemeraltı’ndaki Havra Sokağı'nı yenilemiş. Bir zamanlar İzmir'deki Yahudi cemaatinin yaşadığı en önemli alanlardan biriymiş bu sokak ve mahalle. 1492'de Katolik İspanya'dan kovulan Yahudiler, kitleler halinde göç etmek zorunda kaldıklarında önemli bir bölümü Osmanlı İmparatorluğu topraklarına sığınmış. İstanbul, İzmir, Ödemiş, Tire, Aydın gibi yerlere yerleşmişler. 17. yüzyılda İzmir yıldızı parlayan bir liman kenti olduğu için Yahudilerin çoğu Kemeraltı bölgesinde yerleşmeyi tercih etmiş. Havra sokağı ve hemen arkasında bugün ayakta kalmış olan toplam dokuz adet sinagog bulunuyor. Ayrıca bu bölgede Kemeraltı Camisi, Başdurak Camisi, Kestanepazarı Camisi, Şadırvan Camisi ve Hisar Camii gibi anıtsal yapılar yer alıyor. Hepsi de 1600'lü yıllarda inşa edilmiş.
Bir sonraki durağımız Kültür Park'tı. Ya da İzmirlilerin zihnindeki yerleşik adıyla Fuar. 1936'da Başbakan İsmet İnönü tarafından açılışı gerçekleştirilen 6. İzmir Enternasyonal Fuarı ile birlikte hizmete giren Kültür Park, 1922 İzmir Yangını'na dek Ermeni mahallesiymiş ve kentin en büyük dini yapılarından biri olan Aziz Stepanos Kilisesi bu bölgede yer alıyormuş. Ancak bölge yangınla birlikte harabe haline gelmiş ve buradaki tüm yaşam izleri yangınla birlikte kökten silinmiş. İzmir Ermenilerinin 1922 yangını ile sadece İzmir değil civar illerde ve yerleşim yerlerindeki izleri de yok olmuş. Yangın sırasında sağ kalmayı başarabilenler çoğunlukla Yunanistan ve Arjantin’e göç etmişler.
Gelmiş geçmiş tüm savaşlarda en büyük bedeli sivil halkların en ağır şekilde ödediği gerçeği ile bir kez daha yüzleşiyoruz eski İzmir'i düşünürken...
"Emanet Zaman"ın izinde Smyrna'yı hayal etmemize olanak sağlayan bu geziyi düzenleyen Nomad Mind inisiyatifi genç bir oluşum olarak kent kültürü ve bilincini yaşatmak adına çeşitli projelere imza atıyor. Nomad Mind ekibine, kentin kültürel hafızasına dair çalışmalarını çoğaltmalarını dileyerek bir kez daha teşekkür ediyoruz.
*** Emanet Zaman'ın tanıtım filmine https://defnesumanblogs.com/tag/emanet-zaman/ linkinden ulaşabilirsiniz.
Yazıda kullanılan görseller www.levantineheritage.com'dan alınmıştır.