Ajans Bakırçay
2020-10-31 16:59:47

Geçmiş Olsun Sevgili İzmir’im.

Aysel Korkut

31 Ekim 2020, 16:59

Geçmiş olsun Sevgili İzmir’im.

Yorgunsun biliyorum; üzgünsün, biraz ölü, çok çok da yaralısın.

Bu son olsun ama lütfen son olsun.

Seni bir daha kimse incitemesin.

Kimse canını yakamasın.

Gerekli sorular sorulsun, vicdan yerine cüzdan oturtanlar sorgulansın.

Sorular kendilerine tek tek sorulsun.

Cevaplar kendilerine buldurulsun.

Yaptığı binaları ilk depremde yıkılan müteahhit sersemine, “Bir bina neden yıkılır depremde?” diye sorulsun.

Zemin etüdü iyi yapılmadığından mı?

Projesi o zemine uygun çizilmediğinden mi?

Yumuşak yerlere yüksek binalar dikildiğinden mi?

Uygun malzeme kullanılmadığından mı?

Örneğin, insana biraz daha fazla kâr bıraktığı için birkaç numara daha ince demir kullanıldığından mı?

“Bin çuval çimento yerine dokuz yüz kullansak bişi olmaz canım!” denildiğinden mi?

Çimentoya ırmak kumu yerine deniz kumu katıldığından mı?

Eksik malzemeyle yapılan binaya oturma ruhsatı verildiğinden mi?

Binaya proje dışı ekler yapıldığından mı?

Üstte yığınla kat varken zemin katı oto galerisi yapmak isteyen dangalağın kolonları kesip kaldırmasından mı? 

İmar afları çıkartılıp sık sık, ruhsat verilmeyen binalara ruhsat alma kolaylığı sağlandığından mı?

“Bir gün bir deprem olacak da bu binanın içinde birileri ölecek de… O hoo, aman canım sen de, olmaz öyle şey!” deme rahatlığından mı?

Yaptıkları binalarda yüzlerce insanın öldüğü müteahhitler hep cezasız kaldıklarından mı?

Depremde hasar gören binaları boyayıp sıvayıp yeniden sattığımızdan, çoluklu çocuklu ailelere kiraladığımızdan mı?

Bütün bunları yapanlar, vicdanlarını şeytana sattıklarından mı?

Neden Allah aşkına, neden yıkılır depremde binalar?

Çok klasik olacak ama bir de şu: Neden Japon’un binası yıkılmaz da bizimkiler yıkılır hep?

Neden bir Japon, yaptığı köprünün halatı koptu diye intihar eder de yaptığı binada onlarca insan ölen müteahhit, yüzü bile kızarmadan göğsünü gere gere toplum içinde gezer?

Neden vicdanları sızlamaz hiç, şişko kâr cüzdanlarının?

Neden hı? Neden?

“Çok bozulduk, çok çürüdük, resmen kokuştuk.” deyip de kurtulamaz kimse. Oldu bitti hep böyle değil miydi bu tipteki müteahhitler? Zaten hep çürük değiller miydi? Yeni bir şey mi bu?

Neden yan yana iki binadan birinin burnu bile kanamaz da bu tiplerin yaptığı bina, dünkü o videodaki bina gibi, yandaki binaya çarpa çarpa çöker?

Niye bazılarının vicdan yerinde cüzdan vardır?

Niye bazılarının yürek yerinde hep bana küreği vardır?

Niye bazılarının beyin yerinde insan beyni değil de şahin beyni vardır?

Niye o bazıları kendilerine bir kez olsun bu soruları sormazlar. Bu soruların bir tekini bile sormazlar?

Niye, niye, niye?

Neden?

Bağırmak istiyor insan.

Kusmak... Tükürmek...

“Sevmek zorunda mıyım ben sizin gibi vicdansızları be!?” demek.

İstanbul depremi de kapıda, akıllar yine şurada, burada, orada…

Halkın vergisi nerede?

Sorular boşlukta sallanıyor, gelecek nerede?

Dolu cüzdan, boş cüzdan, sahi, unutmayalım tembihlemeyi de bu arada, evine ekmek götüremediğini sakın kimseye söyleme.

Sus, gülme, kahkaha atma.

Ağlama, bağırma.

Gülecek hal kalmadı onu geçelim de niye ağlamayacak, niye bağırmayacakmışız? Yasak mı var?

Kötü, kötü, kötü, pek çok şey çok kötü. Bu gözler daha kötüsünü görmedi.

Görmesin.

Ağlamak istiyorsan ağla, sızlanmak istiyorsan sızlan, haykırmak istiyorsan haykır. Kırmak istiyorsan bardak çanak kır, yırtmak istiyorsan kağıt yırt, hatta, olsun varsın, kitap bile yırt. Vurmak, vurmak, vurmak istiyorsan masaya çiviye vur, vurdukça bağır, iyi gelecektir bunlar sana. Sıkı tutun, sıkı tut, sıkı sarıl, sakın bırakma. Sakın sakın bırakma. Geçecek bütün bunlar. Geçmek zorunda.

Sen ki uzak okyanuslarda bulunan nadir bir inci kadar değerlisin.

Sen bizim en kıymetlimizsin.

İyileş, ayağa kalk ve yine o inci gibi parla. 

Geçmiş olsun son sığınağım.

Geçmiş olsun Sevgili İzmir’im.

Yorumlar (1)

Muhammet Çekiç 4 Yıl Önce

Kaleminize, yüreğinize sağlık.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.